Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

25/10/2011

Terör, deprem ve koruyucu önlemler

Daha şehitlerimizin acısı dinmeden şimdi bir de depremle sarsıldık. Ama acıların en büyüğü, her iki konuda da alınması gereken önlemlerin hâlâ yeterince alınmamış olması.
Her şehit haberi ve her deprem felaketinden sonra yapılan o resmi açıklamaları, artık duymak istemiyoruz.
Kırk yıldır aynı terane:
Şehitlerin kanı yerde kalmayacak...
Acılar sarılacak...
Peki alınan ve alınması gereken önlemler nerede?
Ara ki bulasın!..
Koruyucu hekimlik gibi, terör ve depreme karşı da koruyucu tedbirlerin alınması gerekir. Her ikisinin de ilacı koruyucu önlemlerdir.
Terörü doğuran nedenleri ortadan kaldırıp, en şiddetli depreme bile dayanacak bir kentleşme anlayışı getirebilseydik, yarattığı tahribat, bu kadar büyük olmazdı.
Ama biz ne yapıyoruz?
Hiçbir inandırıcılığı olmasa da hâlâ demeç ve karşılıklı suçlamalarla durumu kurtarmaya çalışıyoruz...

TOKİ konutları
Depremi, bu kadar yıkıcı etkisine rağmen hâlâ olduktan sonra hatırlıyoruz. Yalova, Düzce depremleri ders olmadı. Afyon depremi de. Görünen o ki Van, Erciş’ten de ders almayacağız.
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanı, deprem tehlikesiyle karşı karşıya. Peki ne yapıyoruz? Koskocaman bir hiç.
Gerçekleşen projeler yok mu?
Elbette var?
Ama ne kadar yeterli, işte o tartışılır.
Hâlâ milyonlarca vatandaşımız risk altındaki konutlarda oturuyor. Oysa öte yanda, TOKİ’nin ya da inşaat şirketlerinin elinde, bitmiş ve oturmaya hazır on binlerce konut var. Neden bu risk altındaki evleri bir an önce boşaltıp, bu konutlara taşımıyoruz ki? İlle de İstanbul’da, İzmir’de ve başka kentlerimizde de deprem olmasını mı bekleyeceğiz?
Deprem fonunda toplanan bu paralar, neden bu amaçla kullanılmaz ki?..

Depreme ne kadar hazırız?
Deprem konusunda felaket senaryoları yazıp birbirimizi yeme yerine, akılcı projeler üretip bunların hayata geçirilmesi için mücadele vermek, en doğru tutum olur. Tıpkı terör konusunda olduğu gibi bu konuda da birlik beraberlik günü.
Ortak akıl bugün olmayacaksa, ne zaman olacak?
Sağduyu bugün galip gelmeyecekse ne zaman gelecek?
En önemlisi de elimizi taşın altına bugün koyamayacaksak ne zaman koyacağız?..
Cahit Kayıkcı, emekli bir vatandaşımız. Olası bir deprem ve sonrası için ciddi anlamda kafa yormuş ve içimizi cız ettirse de çarpıcı tespitlerde bulunmuş. İşte onlardan bazıları:
-Felakete uğrayan insanlar, yakınlarını ve mallarını kaybetmeleri sonucu şoka girerek, mantıklı düşünme kabiliyetlerini kaybedecek,
-Herkes önce kendi yakınlarının kurtarılmasını ve kendilerine yardım edilmesini isteyecek, deprem bölgesinde, ulaşım ve haberleşme sistemlerinin devre dışı kalması sonucu oluşan panik ve karmaşa ortamı kaosa dönüşecek,
-Yerleşim birimlerinin büyük hasar görmesi sonucunda; insanların evsiz kalması ve geçici iskan ihtiyaçları ile hayatlarını idame ettirebilmeleri için gerekli olan beslenme, sağlık ve hijyen gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması güçleşecek,
-Doğal afette telekomünikasyon sistemleri hasar görebileceğinden; telefon haberleşmesi tamamen kesilebilecek, Uluslararası Mobil Sistemleri ile de haberleşme sağlanamayacak, bunun sonucu olarak; afet bölgesi ile haberleşme ve bölgeden haber alma afetin en kritik olan ilk anlarında en büyük problemi oluşturacak,
-Yıkıcı etkisine maruz kalan halkın bölgeyi süratle terk etmek istemesi, bölgedeki yakınlarına ulaşmak isteyenlerin de bir an evvel bölgeye ulaşmak istemeleri nedeniyle; her iki istikamette trafik yoğunlaşacak,
-Deprem bölgesinde konuşlu bulunan İlk Müdahale Kuvvetleri afetin olumsuz etkilerine maruz kalacağından; arama kurtarma ve yardım faaliyetlerine iştiraki gecikebilecek hatta imkânsız hale gelebilecek,
-Deprem bölgesindeki elektrik şebekesinin devre dışı kalması, akü ve jeneratörlerin doğal afetlerden etkilenmeyecek şekilde muhafaza edilmemiş olması nedeniyle; arama kurtarma çalışmaları ve elektrik ile çalışan soğutma, ısıtma, aydınlatma ve muhabere sistemleri olumsuz şekilde etkilenecek,
-İhtiyaç maddelerinden gıda, ilaç ve mevsime bağlı olarak ısınma maddelerinin ve gereçlerinin temininde problemler yaşanabilecek,
-Deprem bölgesinde, afetin yarattığı karışıklık ortamını fırsat bilen kişilerin sebep olacağı yağmacılık ve hırsızlık olayları kendisini gösterecek, bu nedenle, afet bölgesinde can ve mal güvenliğinin sağlanması ihtiyacı ortaya çıkacak,
-Afet bölgesine ulaşan kara ve demiryolu ulaşım şebekelerinin kullanılamaz hale gelmesi sonucu; afet bölgesine karadan müdahale gecikebilecek veya imkânsız hale gelebilecektir. Bu nedenle, afet bölgesine ilk müdahale edecek unsurların havadan ulaştırılması önem kazanabilecek,
-Depremde, su şebekeleri zarar görebilecek, halkın kullanacağı temiz suyun temin edilmesi ve hijyen koşullarının sağlanması önemli bir ihtiyaç haline gelebilecek,
-Enerji nakil hatları ve enerji santrallerinin tahrip olması nedeniyle; afet bölgesinde uzun süre enerji kesintisine ve enerji nakil hatlarındaki kopmalardan dolayı büyük çaplı yangın ve orman yangınlarına maruz kalınabilecek,
Kayıkçı daha onlarca madde sıralamış ve soruyor:
“Peki, bütün bunları bilmek için kâhin olmak mı gerekir?”
Kesinlikle hayır. Duyarlı bir vatandaş olmak, yetiyor da artıyor...
Özetin özeti: Bugünden sonrası için ne terör ne de deprem için artık hiçbir mazeretimiz yok. Koruyucu önlemler adına ne gerekiyorsa, artık o yapılmalıdır..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp