Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

23/10/2011

Şehitlerimiz, Hikmet Bila ve kanser

Şehitlerimizin acısı, cenaze törenlerinin ardından bir kez daha yüreklerimizde derin yaralar açtı. Kendilerine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz. Acılarının ne kadar büyük olduğunu biliyoruz. Umarız ki en büyük tesellileri, benzer acıların bir daha yaşanmaması olur...
Benzer bir acıyı medya ve Milliyet olarak Hikmet Bila’nın ölümüyle bir kez daha yüreğimizde hissettik. Daha çok gençti, daha yapacak çok işi vardı. Ama da bıraktı gitti. Tıpkı Yalçın Çınar gibi.
Onların sevgili ailelerine de, zamansız her iki veda için sonsuz sabır diliyoruz...
Kansere yenik düşen genç arkadaşlarımızın sayısı o kadar çok ki, terör gibi artık onun da sonu gelsin...

Bilişim çağı
Son bir haftadır on binlerce kilometre yol yaptım. Kırgızistan ve Kazakistan’daki hızlı turun ardından önce Isparta’ya dün de Adıyaman Besni’ye gittim. Her ikisinde de ileriye dönük çok yararlı etkinlikler vardı.
Isparta’daki toplantıya, üniversitelerimizin Bilgisayar bölüm başkanları ile bilişim sektörünün temsilcileri katıldı.
Öğrenmenin sınırının olmadığını bu toplantı ile bir kez daha yaşadım. Konuşmacıları dinledikçe, daha öğrenilecek o kadar çok şey var demekten kendimi alamadım.
Hocalar ve sektör temsilcileri, hem sektörün sorunlarını konuştular hem de önümüzdeki süreçte bilişim teknolojisinin kazanacağı ivmeyi değerlendirdiler.
Bilişim teknolojisi, son yıllarda öylesine hızlı gelişiyor ki ona bile yetişemezken, 10, 20, 30 yıl sonra geleceği noktaya nasıl uyum sağlayacağımız gerçekten de üzerinde yorum yapılması gereken çok zor bir konu.
Bu hızlı değişim, çok farklı sorunları da beraberinde getirecek. Ona da şimdiden hazırlanmakta yarar var. Teknologların bilime sınırsız açılımlar getirirken pedegog, sosyolog ve psikolog desteği almaları gerektiğinin bir kez daha dile getirilmesi sevindiriciydi.
Ama onların asıl sorunu ve toplanma gerekçeleri, mesleklerinin yeniden tanımlanması ve dış etkilerden korunmasıydı. Bilgisayar mühendislerinin, elektronik mühendislerine karşı böylesine bir tavır içerisinde olduklarını, bu toplantıya katılıncaya kadar bilmiyordum. Meğerse çok dolularmış...
FATİH projesi de farklı yönleriyle ele alındı. Karşı çıkan yoktu. Ama hemen herkes daha temkinli hareket edilmesi yönünde konuştu. Acele edilmemesi gerektiği ve pilot uygulamalardan sonra nihai kararın verilmesi konusunda karar vericilerin dikkatinin çekilmesi önemsendi...

Besni Eğitim Bayramı
Adıyaman Besni, 13 yıldır dünyada bir ilki gerçekleştiriyor. Dünyada eğitim bayramı olan başka ülke ve başka kentler var mı bilmiyorum. Rusya ve Makedonya’da benzeri etkinlikler varmış. Ancak Besni’ninki onlardan çok farklı.
Bayram dün sabah kentin ileri gelenleri, milletvekilleri, konuklar, öğrenciler ve halkın katılımıyla kalabalık bir kortejle başladı. Yürüyüş bu yıl, bandosuz sakin bir ortamda gerçekleşti. Sessizliği bozan tek haykırış, ara ara öğrencilerin, “şehitler olmaz, vatan bölünmez” sloganıydı.
Daha sonra yine iktidar ve muhalefetten milletvekilleri, bilim insanlarının katılımıyla Eğitimin Güncel Sorunları ve Besni konulu panel gerçekleşti. Akşam ve bugün de tiyatrodan, sergiye farklı etkinlikler vardı.
Besni, sadece üzümü, doğası ve girişimci insanlarıyla değil, hayırseverleriyle de fark yaratan kentlerimizden birisi. Onlarca okul yapılmış. Yapılmaya da devam ediyor.
Hedeflerinde üniversite var. Bunu başarırlar mı? Verdikleri intiba kesinlikle başarabilecekleri yönünde.
Vakıf Başkanı Mehmet Kaban, bu süreci doğdukları topraklara borç ödeme şeklinde yorumluyor.
Eğitim bayramının söylemi bile kulaklara hoş geliyor. Keşke bu haftayı tüm ülkede eğitim bayramı olarak kutlasak...
Panele katılım, Batılı kentlerimizde görmeyeceğimiz bir yoğunluktaydı.
Hemen her konuşmacı bir şeyler önerdi. Benim önerim ise bu bayram çerçevesinde Besni’deki öğretmenlere bir maaş ikramiye verilmesi oldu. Çünkü farklılık yaratmakla olmuyor, içini de doldurmaları gerekiyor ki, kalıcı olsun.
Özetin özeti: On binlerce kilometre yol yapmak gerçekten çok yorucu ama gördükleriniz buna değiyor. Özellikle de çocuk ve gençler için yapılanları ve onların gözündeki mutluluğu görünce. Evet, çok acılı günler geçiriyoruz. Ama güzel şeyler de oluyor...
 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp