Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

19/03/2023

Deprem müzeleri (3)

‘İşimizi iyi yapsaydık, bunlar olmazdı’

Aklın yolu bir derler.Farklı dönemlerde, farklı zamanlarda, farklı kişiler aynı konuda benzer fikirler üretebiliyorlar. 

Deprem müzeleri konusu da görünen o ki fazlasıyla ilgi gördü. 

Hemen her yerden birbirini tamamlayan, birbiriyle örtüşen, birbirini destekleyen öneriler yağıyor. 

Farklı ülkelerde, çok farklı örnekler var. 

Örneğin mültecilerin yaşadığı deniz kazalarını sembolize eden sandal faciaları Vatikan’ın tam da göbeğinde sergileniyor. 

Savaş müzelerini ise dünyanın pek çok yerinde görmek mümkün. 

Bir deprem ülkesi olarak bizim de bu konuyu ciddiye almamızın zamanı geldi de geçiyor. 

Hollanda’dan gelen bir öneriyi daha önce sizlerle paylaşmıştık. Bu da Konya’dan Haluk Yavuz’un önerisi: 

Ders aldık mı? 

“Bilindiği gibi ülkemizde son zamanların en zarar verici depremlerinden biri oldu. Önceden pek çok kere, depremin değil, kurallara uymayan, iyi yapılmamış binaların can ve mal kaybına yol açtığı belirtilmişti. Bunları biliyorduk. Ama ders almamıştık. Bundan da ne kadar ders alacağımız belli değil. İnsanoğlunun unutkan olması da bunun bir sebebidir. 

Şimdi depremin yıktığı binaları, harabe haline gelmiş şehirlerimizi, yitirdiğimiz insanlarımızı, sağ kalanların çektiği sıkıntıları, olay yeni olduğu için çok iyi biliyor ve hissediyoruz. Fakat zamanla önceden olduğu gibi, büyük ihtimalle bugünleri unutacağız ve yine aynı felaketler olacak. 

Olmaması için bize depremi unutturmayacak, devamlı etkisi olacak bir şeyler yapmak lazım. 

Bu sebeple, depremin etkilediği şehirlerin merkezi yerlerinde, yıkılan bir veya birkaç binanın bir deprem anıtı olarak olduğu gibi bırakılması yararlı olabilir. Bazı yıkıntılar da depremin olmadığı şehirlere, beldelere götürülerek halkın görebileceği yerlere yerleştirilmeli, yurdumuzun her yeri ders verici bu anıtlarla donatılmalıdır. 

Bu anıtlara ‘İşimizi iyi yapsaydık, bunlar olmazdı’ isminin verilmesi uygundur. Anıtların ilk hali korunarak, felaketi düşündürücü etkisinin sürekli olması sağlanmalıdır. Daha önce bir sürü masraf sonucu yaptırılan, ziyaretçisi az olan deprem anıtları yerine, teklif edilen anıtlar hem masrafsız olacak, daha da önemlisi depremi unutturmayacaktır. 

Öğrencilerimize yılda bir kere buraları gezdirerek, ‘İşimizi iyi yapsaydık, bunlar olmazdı, daha çok çalışmalıyız’ diye anlatmalıyız. 

Japonlar Hiroşima’daki atom bombasının atıldığı yerde, harabe haline gelen binayı ‘Atom Bombası Kubbesi’ adıyla korumaktadırlar. Orayı ibret alınacak bir yer olarak değerlendirmişlerdir. Bölgeye götürdükleri çocuklarına ‘Yeterince çalışmazsanız aynısı sizin de başınıza gelebilir’ demektedirler. 

‘İşimizi iyi yapsaydık, bunlar olmazdı’ anıtları teklifini değerlendirmeniz temennisiyle saygılarımı sunuyor, işlerinizde başarılar diliyorum.” 

Liyakat, liyakat, liyakat! 

Bir işin en iyi şekilde yapılabilmesi için o işi erbabına vermek ya da yaptırmak gerekir. 

Peki, bunu yeterince yerine getirebiliyor muyuz? 

Keşke gönül rahatlığıyla evet diyebiliyor olsaydık. 

Keşke hep başkalarını suçlama yerine çuvaldızın en büyüğünü kendimize batırıyor olabilseydik. 

Deprem müzeleri fikri muhtemelen kabul görecek ve fazlasıyla yapılacaktır. 

Peki ya sonrası? 

Gidip ziyaret edecek miyiz, ders alacak mıyız, en önemlisi de aldığımız dersleri hayata geçirebilecek miyiz?.. 

Özetin özeti: Felaketlerin, özellikle de doğal felaketlerin ardı arkası kesilmeyeceğine göre onlarla yaşamayı ve onlardan olabildiğince korunmayı şimdi değilse ne zaman ciddiye alacağız?.. 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp