Top
Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

14/12/2012

Dokunulsun mu? Dokunulmasın mı?


Genç Bakış’ta önceki gece, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması gerektiği tartışıldı.
Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü’nde gerçekleşen program, her yönüyle çok ilginçti.
Kaldırılsın diyenler kadar, kaldırılmasın diyenlerin de inandırıcı argümanları vardı.
Daha da önemlisi dünyadaki uygulamaları nasıldı?
CHP Milletvekili, Anayasa Profesörü Süheyl Batum’un konuk olduğu programda, gelinen son nokta, cezai suçların önemine göre kaldırılmalı ya da korunmalı yönünde oldu. Ve eğer kaldırılacaksa da herkes için kaldırılmalıydı.
İşte programdan satır başları:

Niye dokunulmazlık?
* Yasama dokunulmazlığı ilk defa İngiltere’de daha sonra Fransa’da, kralların, yöneticilerin insanları alıp süresiz hapsetme hakkını ortadan kaldırmak için ortaya çıkmış. 
* Yasama dokunulmazlığının amacı milletvekilinin, milletvekilliği görevini yaparken, söylediği sözlerden ve kendisine isnat edilebilecek birtakım düzmece suçlamalarla görevini yapmaktan mahrum bırakılmasını önlemektir. 
* Yasama dokunulmazlığının Türkiye’deki uygulaması milletvekilini bir tür suç işleme imtiyazı olan adam haline getiriyor.
* Biz CHP olarak milletvekili yargılanabilmeli, soruşturulabilmeli, kovuşturulabilmeli diyoruz. Ancak yasama işlevini aksatacak şekilde tutuklanmasın, göz altına alınmasın, ev hapsi gibi hürriyeti bağlayıcı herhangi bir tedbir uygulanmasın. Sadece yargılama sürsün. Fakat suç hakkında ciddi deliller varsa o zaman Meclis tutuklanabilmesine karar versin veya dokunulmazlığını o zaman bu boyutta kaldıralım. 
Yani Meclis milletvekili hakkında yargılamayı engellemesin dedik. Ama bir trafik suçu isnat edilmişse ya da suçlama çok zayıfsa Meclis tutuklanmasına ya da gözaltına alınmasına izin vermesin. Ağır bir suçsa o zaman Meclis kararıyla yargılanabilsin, tutuklanabilsin. Ayrıca, eğer isnat edilen, milletvekili seçilmesine engel suçlardan biriyse, terör örgütü kurmak, üyesi olmak, dolandırıcılık, cinsel taciz gibi suçlar işlendiyse hemen ceza uygulansın. Ama toplantı gösteri yürüyüş kanununa aykırı davranmışsınız, 1 yıl cezanız var, o zaman milletvekilliğinin sonuna bırakılsın. Böyle bir ayırım yapalım dedik. 

Kim ne ile suçlanıyor?
* Bir kişi hakkında suç isnadını oluşturan eylemlerin bütününe dosya diyoruz. Savcı bu dosyaya bakar ve soruşturulmasına karar verirse o suç dosyası olur. Sonra savcı lehte, aleyhte delilleri toplar. Uygun görmemişse dosyayı kapatır. Tersini düşünürse bir iddianame hazırlayıp mahkemeye verir. Fezleke ise dosyanın tamamını göndermeden Meclis’e yazılan talep yazısıdır. Suç isnadı ciddi, dokunulmazlığını kaldırıp yargılayın demektir.  
* Meclis’teki fezlekeler arasında çok ciddi suçlar da var, ciddi olmayan suçlar da var. Sayın Kılıçdaroğlu ve toplantıyı düzenleyenler hakkında Samsun’da hava karardıktan sonra konuşmasına 10 dakika devam ettiği için bir iddianame düzenlenmiş ve 1 yıl 2 ay ceza vermiş. Bu ceza o kişilerin milletvekili olmasını da engelleyecek. Bu korkunç bir şey. 
* Biz CHP olarak verdiğimiz Anayasa önerisinde Yasama Sorumsuzluğu’nu ayırdık. Vekiller oy ve sözlerinden, Meclis’te ileri sürdükleri düşüncelerden sorumlu tutulamazlar dedik. Bu net.

Suni gündem mi?
* Türkiye’nin esas sorunu milletvekili dokunulmazlığı filan değil. Bunların hepsi suni gündem. 
* Mustafa Balbay’ın hakkında sadece bir suçlama var. Daha kesinleşmedi. Yargılaması tutuklu devam ettiği için içeride. Biz diyoruz ki milletvekili seçilmiş, yargıla, kovuştur ama tutuklama. Biz cezası kesinleşmiş, hüküm giymiş birini milletvekili adaylığına koymadık. Zaten koyamazdık. Yüksek Seçim Kurulu buna izin vermiyor. Hakkında bir soruşturma var. Biz buna inanmıyoruz. Milletvekili adayı gösterdik, seçildi. Kesinleşirse zaten milletvekilliği düşer. 
* ‘Silivri’ye gittim, orada bir komedi gördüm’ dediği için Sayın Kılıçdaroğlu hakkında fezleke düzenlendi. Bunun üzerine bütün milletvekillerimiz bizim dokunulmazlığımız kaldırılsın diye dilekçe verdik. Fakat Meclis’ten ‘Bu kişilerin doğal talebine değil, Meclis’e gelen fezlekelere bağlıdır’ cevabı geldi. Biz bu sisteme karşıyız. 
* Biz Adalet Komisyonu’nda sadece 10 kişinin dokunulmazlığının kaldırılmasına karşı koyacağız. Terör suçuna karşı olmamıza rağmen önümüze geldiğinde milletvekillerimizin bir kısmı kaldırılsın, bir kısmı kaldırılmasın yönünde oy kullanır.  
* 1994 farklıymış. Yalan. 1994’te terör var, şehitler veriliyor. O dönemde Orhan Doğan’ın milletvekili lojmanlarındaki evinde bir PKK militanını sahte adla yatırdığı ve hatta Meclis polikliniğinde tedavi ettirdiği ortaya çıktı. İnfial oldu. Aynı  günlerde Maltepe’de Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerine bomba atıldı. Gencecik öğrenciler öldü. O sırada Hatip Dicle çıktı; “Bu bir savaş, savaşta askerler ölür, genç mi yaşlı mı, üniformalı mı, sivil mi fark etmez” dedi. Bunlar üzerine dokunulmazlıklar kaldırıldı. 
Özetin Özeti: Dokunulmazlıkların kaldırılması, şu andakinden daha büyük sorunlar yaratabilir!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp