Türkiye’nin en köklü ve en büyük üniversitesinde rektörlük yarışı tüm hızla devam ediyor.
Seçim 20 Aralık’ta gerçekleşecek.
5 aday yarışıyor.
Hepsi de birbirinden iddialı.
Daha önceki seçimlerde olduğu gibi daha şimdiden kendisini rektör ilan edenler var.
Kimi gücünü öğretim üyelerinden alıyor. Kimi de Ankara’dan.
Sandıktan kimin çıkacağı hiç önemli değil diyenler bile var.
Peki, o zaman bu seçim kandırmacası niye diye de sormayın.
Böyle gelmiş, böyle gidiyor.
Ama çirkin olan, yarışın giderek, akademik dünyaya hiç yakışmayacak boyutlara çekilmesi. Bu sadece adaylara değil, üniversiteye de zarar veriyor.
Eminiz ki aynı dosyalar, YÖK ve Çankaya’ya da gidiyordur...
O makamı hak etmeyen ve yakışmayanları  elbette eleyeceklerdir.
Ve umarız tam tersi olmaz!..
Bu arada, o adaylıktan çekildi, bunun arkasında şu var, şunun rektörlüğü kesin, şu kesin olmaz gibi dayatmalara da en iyi cevabı, öğretim üyeleri, sandıkta verecektir.
Çünkü iradeleriyle oynanmak isteniyor.
İstanbul Üniversitesi, bugüne kadar ne seçimler gördü. Elbette bunu da atlatacaktır. Atlatmalı da...
Çünkü önlerinde çok zorlu bir süreç ve yoğun baskı var.
Örneğin üniversitenin bölünmesine izin verilecek mi, Çapa ve Cerrahpaşa’nın yerlerinde gözü olanlara karşı dik durulacak mı?
En önemlisi de akademik çıtayı daha yükseklere çıkartabilecekler mi?..
Örnek bir seçim, örnek bir atama ve örnek bir demokratikleşme örneği sergilenir...
İstanbul Üniversitesi’ne yakışan da bu olur...
Tüm adaylara başarılar diliyoruz.