Top
A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

ahmetcannizamoglu@yahoo.com

30/12/2010

İlk yarı değerlendirmeleri: Fenerbahçe

Fenerbahçe’den bu sene beklenti yüksekti. Zira geçen yıl çok eleştirilen Daum ile yollar ayrılmış ve şampiyonluğu kıl payı kaçıran kadro Stoch, Dia, Niang ve Yobo gibi isimlerle daha da güçlendirilmişti. Fakat bugün bakıldığında sarı lacivertliler adına işlerin iyi gittiğini söylemek çok zor. Evet, Aykut Kocaman çok iyi niyetli ve kendisinin takım ile ilgili teşhisleri çok yerinde fakat genç teknik adamın aceleci tavrı ve yanlış tedavileri, aylar geçmesine rağmen sarı lacivertlilerin hala sene başındaki istikrarsız görüntüsünden kurtulamamasına neden oldu.

Aykut Hoca’nın takım ile ilgili ilk tespitleri yavaş oynamak, kanatları kullanamamak ve atağa çıkmakta güçlük çekmekti ve aslında bu tespitlerin hepsi doğruydu. Bu eksiklikleri ortadan kaldırmak adına takıma Stoch ve Dia gibi iki genç ve enerjik isim katıldı fakat bu değişikliğin akşamdan sabaha yapılmak istenmesi hem hazır olmayan yeni futbolcuları hem de senelerdir oynadığı sistemin dışında bir anlayışa sahip olması beklenen eski futbolcuları olumsuz yönde etkiledi ve sonuçta ilgili tedavi başarılı bir şekilde hayata geçirilemedi.

Aykut Kocaman, yine doğru bir şekilde, takımın Alex’e bu denli bağlanmasının doğru olmadığına ve artık Fenerbahçe’nin Alexsiz de oynayabiliyor olması gerektiğine inandı. Ancak bu teşhisin tedavisinin de Brezilyalı oyuncuyu bir anda ilk on bir dışında bırakmak veya zaman zaman onu oyundan çıkarmak şeklinde gerçekleşmesi takıma büyük zarar verirken ilk yarının son haftalarında bu işin bu şekilde hızlı yaptırımlarla yapılmasının doğru olmadığının ve aşama aşama yapılmasının gerektiğinin görülmesi hem Alex’i takımın kahramanı haline soktu hem de Fenerbahçe’yi gereksiz maceralardan uzaklaştırdı.

Sezonun ilk yarısında sarı lacivertliler için en önemli sorunlardan biri de öne geçilen maçlarda bu üstünlüğün korunamaması hatta bu şekilde birçok maç kaybedilmesi oldu. Bu durumda faturayı teknik direktöre kesmek makul görünmekle birlikte futbolcuların konsantrasyon ve daha da önemlisi özgüven eksikliği, bir büyük takım için asla kabul edilemez bu durumun başlıca nedenleri oldu.

Konsantrasyon demişken Fenerbahçe’de Santos ve Christian başta olmak üzere, Blica, Yobo ile bazı maçlarda Gökhan Gönül, bazı maçlarda da Volkan’ın vurdumduymazlığa varan rahat tavırları sarı lacivertliler adına ilk yarıdaki en büyük yönetimsel sorundu. Zira potansiyel olarak ligin en iyi on birine sahip olan takımın sezonun ilk yarısını liderin dokuz puan arkasında bitirmesinin en önemli nedenlerinden birisi mevcut potansiyelin bir türlü saha yansıtılamamasıydı.

Fenerbahçe için ilk yarıdaki iki olumlu gelişme Niang’ın başarılı grafiği ve Alex’in hiç olmadığı kadar formda olmasıydı. Sanıyorum bu özellikler de olmasa sezonun ilk yarısında sarı lacivertliler, puan anlamında diğer iki büyük takıma benzer konumda olacaktı.

Sonuçta bugün bakıldığında Fenerbahçe’nin sezonun ilk yarısında gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’de başarısız olduğunu ve bunun üzerinde büyük ölçüde Aykut Kocaman’ın aceleci tavrının etkili olduğunu söylemek mümkün. Devre arasında yapılması planlanan transferler sonrasında Fenerbahçe’nin ikinci yarı nasıl bir performans göstereceği şimdilik meçhul fakat geride kalan maçlarda özellikle bazı maçlarda tek tek dökülen sarı lacivertlilerin ikinci yarıda harikalar yaratmasını beklemek de oldukça iyimser bir düşünce olacaktır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları