Top
A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

ahmetcannizamoglu@yahoo.com

18/01/2011

Türk Telekom Arena Protesto ve Empati

Konu ile ilgili sayfalarca yazmak da mümkün olayların nasıl olup da bu hale geldiğine şaşırarak donup kalmak da.

Aslında ben daha çok ikinci gruba ait hissediyorum fakat aklımdakileri söylemeye başladıktan sonra noktayı koymakta zorlanacağımın da farkındayım. Bu durumda sanıyorum sağlıklı bir yorum yapabilmek için en iyi yol, olayları ve tarafları ayrı ayrı değerlendirip biraz da empati yaparak tüm açıları görmeye çalışmak.

Hatırlıyorum da bundan beş altı yıl önce Fenerbahçeli bir arkadaşım Galatasaraylı bir diğer arkadaşıma şöyle takılıyordu: “sizin birkaç yıl önce satın aldığınız altın, gümüş ve bronz kombineler vardı, yeni stattan. Onlar ne oldu?”

Gerçekten de Galatasaray yönetimleri yeni stat konusunda başarısızlık sınırlarını zorlayan davranışlar içine girdi ve çoğumuz bunun gayet iyi farkındaydık fakat artık anasınıfı öğrencileri dahi tüm hikâyeyi ezbere biliyor: rahmetli Özhan Başkan, Başbakan Erdoğan’dan stat konusunda yardım talebinde bulundu, Sayın Başbakan, konu ile yakından ilgilendi ve Ali Sami Yen’deki kirasını dahi ödeyemeyen Galatasaray’a Toki, yepyeni bir stat inşa etti.

Peki, bu durum bu denli açık bir şekilde, hatta sarı kırmızılı camiayı bu kadar yıpratıcı bir tutumla lanse edilmek zorunda mıydı? Evet, tüm inşaatı Toki yaptı ve inşaat için Galatasaray’dan tek kuruş alınmadı ama bunun o gün stada gelmiş ve camialarına gönül vermiş taraftarlarının önünde, onları azarlar bir şekilde, adeta “gözlerine sokularak” ve açılışı yapılan yapının bir stadyumdan ziyade toplu konut olduğunu düşündürecek şekilde açıklanması tüm bu keyifsiz durumların başlangıç noktası oldu. Kendimizi bir an için Galatasaray taraftarının yerine koyarsak, büyük bir heyecan yaşanılan bir günde, yaptığı açıklamalarla Galatasaray yönetiminin başarısızlıklarının ve acizliğinin altını kalın çizgilerle çizen Toki Başkanı’nın konuşmasını sabırla dinlemek sanıyorum hiç de kolay olmazdı.

Gelelim Galatasaray taraftarına… Aslında Galatasaray taraftarı ile ilgili değerlendirme yapmadan önce verilen tepkinin nedenini bilmek gerekir. Statta bulunan birkaç arkadaşımdan aldığım bilgiye göre tepkinin en büyük nedeni kalabalık psikolojisine uymak, ikinci nedeni Sayın Başbakan’ın Fenerbahçeli olması, üçüncü nedeni ise siyasi. Aslında bu tablo, biz spor sevdalıları için, siyasi nedenin birinci sırada olmasından çok daha iyi zira stadyumlar siyasi etkinliklerin asla bulaşmaması gereken nadide alanlar fakat neden ne olursa olsun ortada Sayın Başbakan’ın konuşma yapmasına engel olacak şekilde sürekli protesto edilmesi gerçeği var ki bu da Galatasaray taraftarını konunun baş aktörlerinden birisi yapmaya yetiyor da artıyor bile. Burada kendimizi Sayın Başbakan’ın yerine koyacak olursak, konuya gösterdiği önem nedeniyle belki de alkışlanmayı bekleyen birinin bu şekilde protesto edilmesinin verdiği üzüntüyü anlamak çok da zor değil.

Ve Adnan Polat… Galatasaray başkanı, açılışın olduğu gece mikrofonların karşısında geçerek Sayın Başbakan’dan özür dileyip, protestocu Galatasaraylıları da defterden silince hepimiz çok şaşırmıştık fakat ertesi gün yaşananlar Polat’ın sadece Sayın Başbakan’ın tepkisinin farkında olduğunu ve olacakları önceden tahmin ettiğini gösterdi. Bu noktada da kendimizi Adnan Polat’ın yerine koysak ve çok güzel başlayan bir günde, olayların kendisinin de maçın tamamını izleyememesine neden olacak şekilde ters gitmesine ve tabiri caizse bir çuval incirin berbat olmasına neden olan Galatasaray taraftarlarına yönelik sert açıklamalar yapması bir raddeye kadar anlaşılabilir fakat tepkinin boyutlarını kişilerin tespit edilmesine, bu kişilerin statlara alınmamasına veya onların kombinelerinin iptal edilmesine kadar taşımak sanıyorum herkesin üzerinde hemfikir olacağı bir davranış olmasa gerek.

Tüm bu yaşananlar buraya kadar bir şekilde üstesinden gelinebilecek bir çizgideydi ancak stat açılışından bir gün sonra Sayın Başbakan’ın, kendisine gösterilen tepkinin yanlışlığını göstermek adına Galatasaray’ın Türk Telekom Arena için kasasından hiç para çıkmadığını söylemesi ayrıca söz konusu stat için Galatasaray ile henüz yazılı bir anlaşma yapılmadığını vurgulaması konunun gündemdeki yerini kaybetmesi bir tarafa bunu çok daha sağlamlaştırmasına neden oldu. Burada yine Sayın Başbakan için bir empati kurmaya çalışırsak akla gelen şey şudur; gösterilen tepkinin nedenini kabul etmek mümkün fakat sözleşmelerin imzalanmadığı gerçeğinin kamuoyu ile paylaşılması ve bunun milyonlarca Galatasaraylıyı endişeye sevk etmesi, yapılması mecbur olunmayan bir davranıştı.

Neticede; Türkiye’nin en güzel stadının “ilk merhaba”sının bir şenlik havasında geçmesi beklenirken bir anda ve kimsenin de anlamadığı bir şekilde yaşanan olaylar bu açılışı tüm taraflar hatta tüm ülke için bir keyifsizlik vesilesi haline getirdi. Bugün iktidar ve muhalefet partilerinin bu açılışta yaşananları siyasi malzeme olarak kullanması, taraftarların spor kimliklerini bırakıp siyasi kimlikleri ile değerlendirmeler yapması ve neticede işin gitgide futbol ve spor ekseninden ayrılması hepimiz için en büyük can sıkıntısı kaynağı.

İşin bu andan sonra hiçbir şey olmamışçasına devam etmesini beklemek fazla iyimser bir yaklaşım olur fakat en azından karşılıklı anlayış dozumuzu biraz arttırabilir ve Türk Telekom Arena’nın her şeyden önce bir stadyum olduğunu aklımızda tutabilirsek hâlihazırdaki dumanlı havanın dağılmasını sağlamak mümkün olacaktır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları