Siyah beyazlıların kadrodaki Portekizli sayısını birden dörde çıkaran devre arası hamlesi bazıları için ziyadesiyle memnun edici bazıları için ise son derece lüzumsuz bir işti ama şurası bir gerçek ki bu transferler Beşiktaş yönetiminin bu sene basketbol takımına kadar uzanan “yıldız avı politikası”nın devre arasında da devam ettiğini gösterdi.
Yeni Beşiktaş’ta orta alan ve öndeki oyuncular tamamen yabancı oyunculardan oluşuyor, savunma ise yerlilere emanet. Bu şekilde bakıldığında siyah beyazlıların tüm yatırımı takımın ön tarafına yaptığı hatta bunu yapabilmek için savunmadaki yabancı oyuncuları takımdan uzaklaştırmak durumunda kaldığı anlaşılıyor. Düz bir mantık yürütürsek bu durum ikinci yarıda Beşiktaş’ın hücumda başarılı ama savunmada da aynı oranda sorun yaşayan bir takım olacağını gösteriyor. Acaba Schuster bu denge sorununu nasıl çözecek?
Hatırlıyorum da Galatasaray sezon başında Keita’yı “disiplinsizlik” mazeretiyle Al Sadd’a satmıştı. Bugün ise aynı mazeretle Fenerbahçe’den gönderilen Kazım Kazım sarı kırmızlılara katılıyor. Bu iki olayın bir diğer boyutu da Keita için Katar ekibinin 8 milyon avro ödemesi ve Kazım Kazım’ın bonservisinin elinde olması. Dolayısı ile arkaya yaslanıp düşünüldüğünde bu iki transferin asıl dinamiğinin söylendiği gibi disiplin değil maddiyat olduğu çok net görünüyor.
Sezonun ilk yarısını son derece kötü bir şekilde kapatan Galatasaray’ın devre arasındaki takviyelerle ikinci yarıda nasıl bir performans göstereceği merak konusu fakat sarı kırmızılıların takıma, hâlâ, dişe dokunur bir katkı yapmadığı aşikâr. Dolayısıyla artık önümüzdeki yılın kadrosu için çalışması gereken Hagi’nin yönetimi alınabilecek değil kendisinin alınmasını istediği ve takıma güç katacak oyuncular üzerinde durması gerekiyor.
Sonuçta devre arası döneminin iki hızlı takımı Beşiktaş ve Galatasaray'ın transferleri göz önüne alındığında iki kulüpte de belirleyici unsurun maddiyat olduğu görülüyor ama arada da önemli bir fark var: Beşiktaş'ta transferler para, Galatasaray'da ise parasızlık çerçevesinde ilerliyor.
