Top
Yalçın Bayer

Yalçın Bayer

ybayer@hurriyet.com.tr

13/02/2014

Yerli mala bu kadar düşmanlık yapılmaz

ELAZIĞ’da Hamzabey Barajı’ndan şehir merkezine içme suyu taşıyacak 83 kilometrelik isale hattı için geçtiğimiz günlerde ihaleye çıkıldı.

İhale sonucunda geçtiğimiz yıl Kıbrıs içme suyu projesi kapsamında Çin’den ithal edilen dökme demir (düktil) borularla aynı teknik özellikteki boruların Elazığ içme suyu projesinde de kullanılması kararlaştırıldı.
Öğrendik ki, projede yerli çelik borular yerine Çin menşeili dökme demir boruların kullanılmasının ülke ekonomisine getireceği kaybın 24 milyon doları bulacağı tahmin ediliyor.
Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Genel Sekreteri Mehmet Zeren bu konuda çok dertli; Türkiye’de üretimde güçlü bir sektör varken bu ithal neden?
Türkiye’de uzun yıllardır barajlardan şehir merkezine taşınacak su için çelik borular kullanılıyor. Zaten ülkemizin arazi yapısı göz önüne alındığında barajlardan yüksek basınçla gelen suya en dayanıklı boru çeşidinin çelik borular olduğu görülüyor. Ancak DSİ tarafından Elazığ İçme Suyu İsale Hattı Projesi çelik boru üzerinden projelendirilmişken, daha sonra projede dökme demir kullanılmasına karar verildi.
Projede dökme demir boruların tercih edilme sebebi olarak; çelik boruların korozyona (paslanma) karşı hassas olması gösteriliyor. Ancak, Korozyon Derneği’nin yaptırdığı akademik çalışma, dökme demir borulardaki korozyon riskinin çelik borulara göre üç kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Çelik boruların kullanıldığı iletim hatları, korozyona dayanıklı iç ve dış kaplama ve ilaveten yapılan katodik koruma yöntemi sayesinde 100 yıla kadar sorunsuzca çalışabiliyor.

ELAZIĞ İHALESİ

Elazığ İçme Suyu İsale Hattı yapım işi ihalesinde teknik şartname incelendiğinde, Türkiye’den tedarik edilemeyeceği düşünülen 1.500 mm çapında dökme demir boruların kullanılacağı görülüyor. Daha önce bahsettiğimiz KKTC içme suyu projesinde kullanılan dökme demir borularla aynı çaplarda yapılacak olan Elazığ İçme Suyu İsale Hattı’nda da ithalat yoluyla karşılanacak olan boruların tercih edileceği anlaşılıyor. Kamu alımlarında yerli ürün kullanılmasına ilişkin 2011/13 sayılı Başbakanlık Genelgesi’ne rağmen yerli ürünler ihale dışı bırakılıyor. Aslında söz konusu genelgeye göre teknik şartnamelerde Türkiye’de üretilen ürünlerin teklif edilmesini engelleyen düzenlemelerin yapılmaması gerekiyor. Buna rağmen, Türkiye’den tedarik edilemeyeceği düşünülen ve daha önce gerçekleştirilen KKTC içme suyu projesinde olduğu gibi şartnamede yurtdışından ithal edilen dökme demir boruların yer aldığı görülüyor.
Cari açığın artırılması yerine, asgariye indirilmesi hepimizin ortak çabası olmalı. Ancak bu projede tercih edilen ve teknik olarak çelik borulardan daha avantajlı olmayan ve maliyet açısından da çelik borulardan yaklaşık % 65 daha pahalı olan dökme demir boruların tercih edilmesi anlaşılır bir durum değil. Projede dökme demir boru kullanılması halinde boru tedarik bedelinin yaklaşık 61 milyon dolar olacağı tahmin ediliyor. Aynı proje için çelik boru tedarik maliyeti ise sadece 37 milyon dolar. Projede çelik boruların tercih edilmesi durumunda hem yurtdışına döviz transferi olmayacak hem de yaklaşık 24 milyon dolarlık bir tasarruf sağlanacak ve ayrıca kamu zararı oluşmayacak.

DÜNYADA 5’İNCİYİZ AMA

Ülkemizde bulunan 30’a yakın çelik boru üreticisi, tüm dünyaya çelik boru satıyor. Üretimde Avrupa’da birinci ve dünyada beşinci sırada yer alan çelik boru üreticileri şimdiye kadar yurtiçinde ve yurtdışında birçok su iletim hattına çelik boru tedarik etti. Son olarak, Büyük İstanbul İçme Suyu Projesi kapsamında İstanbul’a su getirecek olan Melen ve Yeşilçay Projeleri’nde de ülkemizde üretilen çelik borular kullanıldı. Buna rağmen, Elazığ İçme Suyu Projesi’nde çelik borunun ihale dışı bırakılmasının mantıklı bir izahını bulamıyoruz. Bu yanlıştan bir an önce dönülerek ihale şartnamesine çelik boruların da dahil edilmesi ve eşit şartlarda rekabetin oluşmasına imkân verecek bir ihalenin yapılması gerekiyor.”
Kendi üretimimize kurşun sıkmayalım.

CHP’li olma irademi ifade ettim

BENİM aday adayı olmam CHP’den, CHP’de olduğumu beyan etmektir. Hizmete devam edeceğim. Türkiye’nin AKP’den kurtulması gerektiğine inanıyorum. Ben ilk defa aday adayı oldum, bu adaylığım esasen CHP’li irademi ifade etmek içindi. Aday tespitlerinde yaşanan karmaşa, kararsızlık, adayların doğru-yanlış olması vs. bu saatten sonra beni ilgilendirmiyor. Türkiye, AKP’den kurtulmalıdır. Bu inançla CHP’li adaylara katkı sunmak için elimden geleni yapacağım.
30 Mart 2014 tarihi Türkiye’nin mi, AKP’nin mi daha büyük olduğunu gösterecektir ve bir daha yaşanmayacaktır.
Lokman KONDAKÇI

Biliyor musunuz

-ANADOLU Kadın Hareketi Lideri Birsen Temir’in, aday listeleri YSK’ya teslim edilmeden önce siyasi partilere, “Kadın adayları seçilebilecek yerlere koyun” çağrısında bulunarak, “Kadınlar siyasette eşit temsil edilmeli ve anayasa ile güvence altına alınmalıdır” dediğini...
-ORTA öğrenimini Saint Joseph Lisesi’nde, yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde tamamlayan 1986-1992 arasında İÜ İktisat Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışan, yüksek lisansını da yine bu üniversitede yapan eski TKP Genel Başkanı Aydemir Güler’in (53), İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı olarak DİSK’in 47’nci yıldönümü nedeniyle Genel Başkan Kani Beko’yu ziyaret edeceğini...
-ULUS gazetesinin ünlü Müessese Müdürü, eski Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası Genel Sekreteri, Altınoluk tarihi Antantros Şehrini Kurtarma Koruma ve Yaşatma Derneği kurucusu Remzi Erkürem’in (91) vefat ettiğini, cenazesinin bugün Zincirlikuyu Camisi’nde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlukuyu Mezarlığı’nda toprağa verileceğini...

Yazdıklarınız AKP’ye yarıyor

NEYİN küskünü, kimi savunuyorsunuz? Ortadaki insanları yanlış yönlendirdiğinizin farkında değil misiniz? Bu ayarda yazdığınız her yazı sadece AKP’ye yarıyor, bunu da mı görmüyorsunuz? Tamam bizde biat yok eleştiri var, kabul ediyorum ama % 1 oy alamıyacak partilerin CHP oylarını bölmesine çanak tutuyorsunuz. Ayrıca AKP’li biraderler sizin bu yazılarınızla bize Facebook’ta giydiriyor, bunu da dikkate alın lütfen. Prof. Dr. Tolga GÜVENÇ

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp