Ama kupa hâlâ sıkışık takvimde tam olarak yerini bulamadığı için herkesi zorluyor.

Geçenlerde Beşiktaş, Karabük’e altyapı ağırlıklı kadroyla gitmişti, bu kez de Antalya’ya misafir olan U21 ekibi Fenerbahçe’ydi.

Ben bütün genç oyuncuların göstermelik olarak bir arada sahada olmasındansa, tecrübelilerle karıştırılmış ekiplerde gerçek potansiyellerin ortaya çıkacağına inananlardanım. Türkiye Kupası bunun için büyük bir fırsat ama bu aylarda yeterince fonksiyonel değil.

Acaba kupanın grup maçları, temmuz-ağustosta oynanamaz mı?

Resmi birer hazırlık maçı hüviyetine dönüştürülemez mi? Böylece İtalya-İspanya-İngiltere’de kupada bu aylarda finalin kıyısına gelinmişken, Türkiye’de de mesafe kat edilmiş olurdu hem.

Dün yedek kadrolarla sahaya çıkan iki deneysel takımın oyununda dikkat çeken iki genç, Antalya sağ açığı Halil İbrahim ile Fenerbahçe santrforu Semih’ti.

Semih, biraz kuvvetlenirse kendini daha fazla izletmeye aday.

MAÇIN ADAMI: ALPER POTUK

İŞİNDE ne kadar ciddi olduğunu gösterdi. Formayı geri almaya hazır.

KONTRA KONUSUNA DİKKAT

HAFTA sonu Rizeli A.İlhan’ın bir korner dönüşü Markoviç’i geçer geçmez bomboş kaldığına değinmiştim. Dün de 45’te Birkan, duran top sonrası Fenerbahçe’yi açığa düşürdü. Bir kez daha anımsatmak gerek: Lokomotiv, Niasse ve Maicon’la bu işleri çok iyi yapıyor.

Uygar büyüdükçe küçülmeli

UYGAR’ın çıkışı hepimizi heyecanlandırdı. Ama genç adam ismini kamuoyuna öğrettikçe, davranışlarında değişim olmamalı. Dün Enguene’nin faulü sonrası jestleri daha şık olabilirdi. Uygar’dan onu seven bir ağabeyi olarak ricam, büyüdükçe küçülmeyi unutmamalı.