Top
20/03/2023

Kadim toprak Ankara...

Bu köşede; spiritüel yaşam koçluğu, yoga, özdeğer, farkındalık bilinci, affetme ve kabul egzersizleri, nefes terapisi, gerek beden gerek zihin sağlığımız için şifa enerjisi çalışmaları, her birimizin sahip olduğu birtakım negatif düşünce kalıplarını değiştirmeye yönelik çalışmalar, meditasyonlar anlatacağım. Hatta bazısının pratiklerini de öğretmeye çalışacağım. Ayrıca her yazımda sizlerle küçük olumlamalar da paylaşacağım. Birlikte paylaşımda bulunarak, hayatın akışına karşı gelmeden, hayatla birlikte uyum içinde akmayı öğrenecek ve deneyimleyeceğiz. Önce kendimize daha doğrusu özümüze gün be gün daha da yaklaşacak ve sonsuz sevginin kaynağına ulaşmayı hedefleyeceğiz. Hepiniz, köşeme hoş geldiniz...* * *İlk yazımda başkentimiz olması sebebiyle hepimizin gönlünde ayrı bir değer taşıyan ancak yanı sıra; tüm Anadolu insanında gözlemlediğimiz gibi yöre halkının mertliği, yardımseverliği, açık sözlülüğü ve elbette şiirlere, türkülere konu olmuş bağları, dereleri, yamaçları ile göz bebeğimiz olan Ankara’nın isminin sırrını irdeleyeceğiz. Bildiklerimizin ötesinde, bugüne dek bilinmeyen anlamlarını çözmeye çalışacağız.* * *Ankara Marşı’nda “her bahtı kara”nın Ankara’yı görmek istediği söylenmiş ve “senden yardım umar her düşen dara” denilmiş. Ankara’nın herkese kucak açacağı, yaralarını iyileştireceği, bağrına basacağı ön kabulü hep vurgulanmış adına yazılan şarkılarda, şiirlerde... Elbette bunların hiçbiri tesadüf değil. Çağlar boyu nice farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış bu kadim toprakların öyküsüne gelin beraber göz atalım.NEDEN ANKARA?“ANCH”, Türkçe okunuşuyla “Ank” hecesi, “gemi çapası” anlamına gelen ve eski Mısır’da “Nil Anahtarı” olarak bilinen kutsal bir semboldü. Günümüzde hâlâ bu sembol şifa, şans ve kötü enerjiden korunma gibi spiritüel amaçlarla kullanılmaktadır. Ankara isminin ilk olarak hangi uygarlık tarafından verildiği tam olarak belli olmamakla birlikte, tarihi kaynakların çoğu ilk kez Kelt ırkından gelen Galatlar’ın, Yunanca’da “gemi çapası” anlamına gelen “Ancyra” (Ankira) ismiyle şehri kurduklarını söylemektedir. Bir diğer efsaneye göre ise Frigya Kralı Midas’ın, Ankara’da şehri kurarken, gemi çapası anlamına gelen “Anker” ismini vakfettiği rivayet edilmektedir. Selçuklu döneminde Engürü veya Engüriye adıyla anılan Ankara’mızdan, yine o tarihlerde Batı menşeili kaynaklarda ise Angara, Angora diye bahsedilmektedir. “Engü” kelimesi ise Farsça’da üzüm demekmiş, Ankara’nın üzüm bağlarının eski çağlardan bu yana bereketiyle ünlü olması kentin bir dönemki isim telaffuzuna yansımış.ANKARA’NIN SPİRİTÜEL SIRLARIPaleolitik çağlardan bu yana yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinen şehrimizin isminin bu topraklardan gelip geçen tüm uygarlıklar tarafından “çapa” anlamında isimlendirilmesi sizce tesadüf müdür? Elbette değildir. Bu soru kafamı hep kurcalardı. Bundan 11 yıl kadar önce Ankara’ya yoga semineri vermek üzere gelmiş Hollandalı bir şifacı ve yoga eğitmeni “tesadüfen Ankara’da yaşamadığımızı, tesadüfen Ankara’nın başkent olmadığını, koskoca Türkiye coğrafyasında başkent olarak seçilmesinin stratejik ve diplomatik sebepler dışında mistik ve spiritüel bir sebebi de olduğunu, tüm ülkenin kaderini değiştiren Cumhuriyet’in ilanına ev sahipliği yapmasının ayrı bir anlamı olduğunu” kulağıma fısıldadığında dondum kaldım. “Neden?” diye sorduğumda, aldığım cevap fazla zorlanmadan ikna olmama yetmişti. Şöyle demişti Hollandalı eğitmen: “Çok eski çağlardan bu yana insanlığın sığınağı olmuş, Yeni Çağ’da bilinen ve eski çağlarda bilmediğimiz yüzlerce inanışa sahip ırkların yaşadığı, nice eren, ermiş ve yüce ruhlara vatan olmuş, toprağında bilgelik ve yaşanmışlık olan, üzüm bağlarında yetişen üzümlerinden şifa akan, kadim topraktır burası. “Çapa” bir noktaya sabitlenmek veya bir nesneyi sabitlemek için kullanılan bir malzemedir, sabittir, tutungaçtır, güven verir.” O anda fark ettim ki, herkesin gidip yerleşmek için can attığı güzeller güzeli İzmir’den 30 yıl önce Ankara’ya üniversite okumak için gelip, bir daha geri dönmemiş olmam tesadüf değildi. Ankara’ya “çapa” atmış olmam asla rastgele bir karar değildi. Yoga ile ezoterik ve şifa enerjisi içerikli tüm öğretilerle ve yöntemlerle yolum Ankara’da kesişmişti. Birlikte şifa ve yoga çalıştığım, enerji ve meditasyon çalışmaları yaptığım ışık işçisi dostlarımın yaşadığı, kavak ağaçlarına sarılıp topraklama yaparken içimin bambaşka bir huzurla dolduğu kentimdi benim Ankara.ANKARA’DA NERELERDE MEDİTASYON YAPILMALI?“Peki Ankara’da spiritüel enerjisi ve şifa enerjisi en yüksek yerler nereleri?” diye soracak olursanız, “şehrin tamamı” diyebilirim rahatlıkla. Ancak doğaya yakın ve doğayla iç içe olmak için Botanik Parkı’nda yoga yapmanızı ve burada bol bol nefes egzersizleri çalışmanızı, Anıtkabir’in sevgi, saygı ve sonsuzluk enerjisini mutlaka sık sık solumanızı, Ankara Kalesi ve Hamamönü’nde tarihin izini sürerken tüm duyularınızla buralarda kazanılan zaferleri imgelemenizi, Hacı Bayram-ı Veli’ye, Karyağdı Hatun Türbesi’ne gittiğinizde bu yazımı hatırlayıp, bu topraklardan gelmiş geçmiş tüm yüce ruhlar için sonra da kendiniz için inancınıza uygun şekilde dua edip, dileklerinizi sunmanızı öneririm. Bence hepimiz, üzerinde yaşadığımız kentimizin içinde barındırdığı yüksek şifa enerjisi ve kadim ruhu için de teşekkür edelim ve bu toprakların nice büyük medeniyetlere ev sahipliğini hatırlayarak iliklerimize kadar o yüce ruhları, tarih boyu yaşanmışlıkları ve o spiritüel gücü daha derinden hissedelim.BU HAFTANIN ÖNERİSİANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİ’NDE İŞARETLERİ FARK EDECEKSİNİZ Tüm yazı boyunca anlattıklarımın tarihsel kronolojisini yerinde görmek, şahit olmak ve hissetmek için Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni ziyaret etmeyi de unutmayınız. Emin olun işaretleri fark edeceksiniz. Hepimize şifa olsun. Sevgiyle...
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp