Bu sene kalabalıktı jürimiz. 14 kişiydik.Jürinin işi de çok zordu.Neyse ki Hasan Can Kaya gibi neşeli biri vardı da esprileriyle o gerginliği, o zorluğu aldı üzerimizden.Melis Sezen genç kuşağı temsilen oradaydı, Perihan Savaş ise jüri başkanı olarak oturdu masaya.Metin Özülkü de müzik dünyasıyla ilgili bilgileriyle karar vermemizi kolaylaştırdı.Yasemin Baştan, sektöre hakimiyetiyle öne çıktı.Meral Çetinkaya, tecrübesini konuşturdu, dersine çok iyi çalıştığıbelliydi. Şükrü Avşar’ın dizi sektörüyle ilgili bilgileri yol gösterdi. İzzet Öz’ün müzik bilgisi kategorileri 2-3 kez üzerinden geçmemiz için vesile oldu.Bazı kategorilerde takdir hakkını kullandı jüri. Sıralamayı değiştirdi. En zorlanılan, üzerinde dakikalarca tartışılan kategoriler; en iyi kadın sanatçı, en iyi dizi ve en iyi senarist kategorileri oldu. Öyle iddialı işler yapılmış ki son 1 yıl içinde, o masada fark ediyorsunuz...Bazı kategorilerde zorlandıkSanırım son 3 yıldaki en uzun süren jüri toplantısıydı.Bazı kategoriler üzerinde uzun tartışmalar yaşandı. Şarkılar, diziler tekrar tekrar dinlenip, izlendi.Bazılarımız isimlerin halktaki karşılığını anlattık diğer jüri üyelerine.Hiçbirimiz kişisel hırslarımızı, varsa problemlerimizi, kırgınlıklarımızı koymadık masaya.Sonuçları görmek için artık 3 Aralık’ı beklememiz gerekiyor.O zamana kadar bizler sır gibi saklayacağız isimleri.Tabii o gece sadece ödül alanlar olmayacak, sahne şovları olacak...Bir isim var ki, şovu için şimdiden 1-2 milyon lira harcadı.Yakında onları da açıklarız...Koşun büyük haberİlk birkaç sezonunu seyredip “Vay be!” demiştim...Sonra araya zaman girdi, vakitsizlik aldı başını gitti derken unutmuşum “Outlander” isimli diziyi. II. Dünya Savaşı döneminde yaşayan bir hemşirenin gizemli bir zaman yolculuğu sonunda kendisini 1700’lerin İskoçya’sında bulmasını anlatan “Outlander”, 7’nci sezonuyla D-Smart Go ile ekrana dönüyor.Dizinin yeni sezonlarını arayıp da bulamayanlara, internetten çaresizce diziyi izlemeye çalışanlara duyurulur:Adres D-Smart Go.Gözümüz aydın.Bir kişi bile beğenmemişBen böyle bir şey görmedim.1 gün boyunca bir filmin bu kadar kötülendiğini hiç duymadım.Paylaşımlarla saatlerce dalga geçildiğine vallahi şahit olmadım.“Bihter” filminden bahsediyorum.Yani “Aşk-ı Memnu”nun film uyarlamasından...Bu kadar başarısız olmak da bir başarı bence.Eminim oyuncular da ortaya çıkan işten memnun değildir.Ya da memnunlarsa şu an kapıldıkları rüzgârın etkisindendir.Bazen zorlamayacaksın işte...“Yeniden çekelim, popülaritesinden para kazanalım” demeyeceksin.Sonuç ortada...Batman Schiphol HavaalanıAnkara’dan Batman’a gidecek yolcular, ring aracıyla yanlışlıkla Amsterdam uçağına bindirilmiş.Hep hayal ediyordum böyle bir yanlışlık olsa ve kimse fark etmeden o uçak kalksa ne olur diye...Uçak kalkmamış, yolcular fark etmiş ama müthiş karışıklık değil mi?Ya kalksaydı o uçak?Ya inselerdi Amsterdam’a?Batmanlı abimiz, ablamız...∆ Ne ara Batman böyle oldu?∆ Batman’a bak, laleler kaplamış etrafı!∆ Batman’ın dili ne ara Felemenkçeye döndü deseydi...Eyy ring aracı şoförü bizi güldürdün ya hafta başında, Allah da seni güldürsün.Mutsuzuz, yenmemiz lazımBence pandemi sonrasının getirdiği can sıkıcı durumlardan biri bu. Etraf mutsuz insan kaynıyor...Önce kendi mutsuzluğumuzu yeneceğiz...Onu yeneceğiz ki karşımızdakini mutlu edebilelim...Hatamızı kabul etmeyi bileceğiz.Zaman geçiyor.Bir rüzgâr estirip karşımızdakini kandırmayacağız.Sırf eleştirmek için bahaneler üretmeyeceğiz karşımızdakine.Çabalarını göreceğiz.Yaptıklarını “Herkes bunu yapardı zaten” diye nitelendirmeyeceğiz.Beğenip takdir etmeyi, onu yüceltmeyi bileceğiz.Manipülasyonu kendimiz yapıp “Sen çok büyük bir manipülatörsün” demeyeceğiz.Bunların hepsi için kendi mutsuzluğumuzu yeneceğiz önce...Sonrası kolay.