Top
Onur Baştürk

Onur Baştürk

obasturk@hurriyet.com.tr

08/12/2019

Öperek, elleyerek yenilen açılış yemeğinden notlar

Fatih Tutak onunla yaptığım röportajda, “Yaratıcılığın cüretkar olması gerektiğine inanıyorum” demişti.
Dediğini yapmış. Sadece lafta kalmamış söylediği.
Şef Aduriz’le beraber yaptığı ortak açılış yemeğinde onun buluşu olan yeni yemekleri tatma fırsatım oldu.
En ilginç olan da Fatih’in “Türk mutfağına hediyemiz olsun” dediği mantar tarhanasıydı.
Mantardan neden tarhana yaptığını şöyle açıkladı Fatih:
“Restoranın menüsünü hazırlarken Anadolu’yu karış karış gezdik.
Tam 10 bin kilometre yol teptik. Tarhananın her yerde başka şekilde hazırlandığını ama sonuçta birbirine benzer ürünlerle yapıldığını gördüm.
Tarhana aslında bir fermantasyon mucizesi. Tarihin ilk hazır çorbalarından biri. Neden başka bir ürünle tarhana yapılmasın diye düşündüm ve mantar tarhanası yapma fikri bu şekilde gelişti.”

Öperek, elleyerek yenilen açılış yemeğinden notlar


ÇATAL BIÇAĞIN DEVRİ BİTİYOR MU?

Ortak şef yemeğinde Aduriz’in TURK’e özel yaptığı yemekler de farklı deneyimler içeriyordu. Ondan da bahsetmem lazım.
Mesela soğuk bir buz küresinin üstünden öperek yenilen istiridye (ki zaten yemeğin adı “İstiridye Öpücüğü”ydü).
Mesela elle yenilen çilek ve kaymak...
Nitekim bu elle ya da öperek yemek yeme olayıyla ilgili şu bilgiyi ekledi Fatih:
“Tüm duyularımızla yemeği hissetmek artık çok önemli.
Bu yüzden çatal bıçak yerine bu tarz yemek yeme olayı ön plana çıkmaya başladı dünyada.”

BÖLGESEL KOKTEYLE BUYURUN

Fatih’in “Yeni Türk mutfağı için bir referans noktası olmasını istiyorum” dediği TURK’ün kokteyl menüsü de enteresan.
Mekanda Türkiye’nin her bölgesine ait kokteyller olacakmış.
Mesela Marmara Bölgesi’ne ait bir kokteyl tamamen o bölgenin malzemelerinden hazırlanacakmış.
Bir süre sonra da restoranın içecek danışmanı Bülent Sefer tarafından bu yedi bölgenin kokteyllerini içeren bir kitap hazırlanacakmış.

FİYATLAR NASIL?

Şef Aduriz’le yapılan ortak yemek sadece bir günlüktü.
Fatih Tutak’ın kendi normal menüsü ise dört bölüme ayrılmış.
Her bölümden bir yemek seçiyor ve ortaya dört tabaklık kendi kişisel menünüzü oluşturuyorsunuz.
Bunun toplam fiyatı da 390 lira.

Nereden geldi nereye gidiyor

“Kim bu şef?” diyenler için mini bir özet de geçeyim:
Fatih Tutak 20 yaşında, kariyerini geliştirmek için Türkiye’den ayrılıyor.
15 yıl boyunca Uzakdoğu’da farklı şehirlerde çalışıyor.
Özellikle Bangkok’taki House On Sathorn adlı restoranda yaptığı mantı ilgi görüyor.
Türk mutfağında yeni bir dil oluşturma tutkusu sonunda onu 35 yaşında İstanbul’a, TURK projesini yapmaya kadar getiriyor.

Öperek, elleyerek yenilen açılış yemeğinden notlar

Bu sitem işe yaradı

Sezen Aksu’dan öğrendiğim en önemli şey şudur:
Sitem yorar, kimseye sitem etmeyeceksin!
Doğru, sitem gerçekten de yorar. Durmadan sitem eden insanlarla iletişiminizi bir düşünün, günün sonunda mutlaka kendinizi bitkin hissedersiniz.
Lakin sitemin iyi yanları da olabiliyor.
En güncel misal: Alican Yücesoy başrolünde olduğu “Küçük Şeyler” adlı filmin 1 haftada 100 salondan 4 salona düşmesi üzerine Twitter hesabından uzun uzun sitem etmiş.
Kime sitem dolu olduğu da net değil.
Sinema salonlarına, sisteme, ona buna, önüne gelene bin tekme şeklinde yani...
Ama doğrusu iyi ki sitem etmiş! Çünkü bu sayede filmden haberdar oldum ve merak ettim.
Herhalde birçok insan da benim gibidir.
Hatta Yücesoy’un sözlerinden sonra “Küçük Şeyler’i izleyelim” diye mini bir kampanya bile başladı.
Yani ilk kez bir sitem işe yaradı!

Ne olacak bu Vogue’un hali

Vogue’un Türkçe edisyonu tam 10 yıldır bizimleymiş.
Derginin ilk hazırlık aşamalarını hatırlıyorum da, sektörde nasıl tantana kopmuş ne dedikodular dönmüştü.
Ve şimdi Vogue Türkiye geçici olarak veda ediyor.
Vogue’un Türkiye’deki yeni yayın grubu kim olacak, dergi şubat ayında tekrar çıkabilecek mi; hâlâ belirsiz. Ama duyduğum o ki, Conde Nast hâlâ Türk yayın gruplarıyla görüşmelerine devam ediyor.

Öperek, elleyerek yenilen açılış yemeğinden notlar


O DÖNEM GELDİ

Bu arada Vogue Yayın Yönetmeni Seda Domaniç’in son editör yazısında söylediği şu sözlere sonuna kadar katıldığımı söylemem lazım. İşte Seda’nın satırları:
“Birçoğumuzun anne babası hayatlarını tek bir iş yaparak geçirdi.
İstatistiklere göre bizler hayatımız boyunca altı farklı işte çalışacağız.
Bizim çocuklarımız ise aynı anda altı farklı iş yapacak.
Artık hayatın akışı o kadar hızlanıyor; iş modelleri, sektörler o kadar çabuk değişiyor ki, bana göre aynı anda altı iş birden yapacağımız dönem çoktan geldi.
2010’ları geride bıraktığımız bu aralık ayında herkesi alıştığı ortamı sorgulamaya, konfor alanından uzaklaşmaya davet ediyorum.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp