Bu cümleyi söyledikten sonra da İngilizce albüm için nasıl sıkı çalıştığından bahsetti.
Eminim çalışıyor, eminim çok emek veriyordur; ama dünya starlığı denilen mertebe için acaba pop şarkıcılarımız fazlaca kasıyor olabilir mi?
Söz vermek, bu konuda kararlı olmak elbette güzel şey.
Ama “dünya starlığı” denilen şeyi bu kadar takıntı haline getirmek bir yandan da girdaba sürüklenmek gibi.
O girdapta kaybolup
gitmek de var...

O sendrom mu?

Edis konserinde en çok eğlenenlerden biri de Aleyna Tilki’ydi.
Bennu Gerede’nin oğulları Daren ve Miro’yla aynı locada olan Aleyna, Edis’in seyircisinden daha çok zıplayıp dans etmiş olabilir.
Onun da bir dünya starı olma emeği/çabası var, malum.
Hep söylüyor.
Belki de bu dünyaya açılma olayının altında tüm ülke gençlerinin bir ara sıkça söylendiği, hatta bazılarının eyleme döküp göçüp gittiği gibi bir “Gidelim buralardan, dayanamıyorum” sendromu yatıyordur esasen.
Kim bilir?

Sessiz sedasız akıp gidiyor

Dünya starı olmak istiyor mu bilmem. Ama biliyorum ki, dünya müziği kategorisinden hiç hoşlanmıyor.
Ve yurtdışında sessiz sedasız kendi müziğiyle yol almaya devam ediyor. Gaye Su Akyol’dan bahsediyorum.
Son olarak Songlines Dergisi’nin Londra’da yapılan ödül töreninde en iyi sanatçı ödülünü aldı Akyol. Bu arada haberi de sadece Kelebek verdi.
Hali hazırda Avrupa’da sürekli konser veriyor zaten.
Mesela Gaye’nin yaptığı müzik daha çabuk algılanıyor yurtdışında.
Çünkü buraya dair bir şeyler var müziğinde.
Yabancılar da buranın müziğini merak ediyor sonuçta.
Çocukluklarından beri dinledikleri şeyleri bir de bir Türk’ün sesinden dinlemek istemiyorlar.

Tarkan örneği

Efsanedir, hep söylenir.
Zamanında Ahmet Ertegün fazla tembel bulduğu için Tarkan’la çalışmayı bırakmış.
Tarkan da onca ışığına ve kendiliğinden yurtdışında tutmuş “Şımarık” şarkısına rağmen “dünya starlığı” çabasından yavaş yavaş vazgeçmişti.
Bakalım Edis onun gibi bu çabadan hemen vazgeçmeyip sonuna kadar sürdürebilecek mi?

Çalışmışlar olmuş!

Şunu rahatça söyleyebiliriz ama:
Edis’in o gece sahnede verdiği konser gayet profesyoneldi.
Sahne arkasındaki dev led’lerden yansıyan şık görsellerden tut da dansçılarla Edis’in yaptığı şova kadar.
Çalışmışlar, olmuş işte!
Tabii bu şovu çok iyi gösteren Volkswagen Arena sahnesini de es geçmeyelim.
O sahnenin de payı büyük.

Şehir Atlası

◊ RİNGA’DA BİR ‘MASTERCHEF’LE
Böyle tasvirlemem hata olmaz herhalde:
Kuruçeşme’de Oligark’ın içinde iki adet özerk restoran var. Ali Ocakbaşı ve Ringa.
İkisi de Boğaz’ın sularına bakıyor. Biri etçi, diğeri deniz ürünleri ağırlıklı.
Ve meğer ikisi de üstünü kapatmış. Kışın da açıklar.
Pazar günü MasterChef’in jüri üyelerinden Somer Sivrioğlu’yla beraber Ringa’daydım.
Bir ara mekanın spesiyali paella’yı denedik. Somer özellikle paella’nın dibi tutmuş halinin çok iyi olduğunu söyledi.
Meğer öylesi makbulmüş...
Esas bildiğim ise şu, Ringa’nın kabak tatlısı
çok çok iyi.

◊ GENÇ SOSYETE ORADA
İstanbul’da gezip tozmayı seven 20 ila 28 yaş arası gençliğin Ulus 29’u neresi?
Kesinlikle Tarabya’daki Kun Society.
Sahibi Murat Kazancıoğlu’nun çevresi sayesinde burası son zamanlarda hayli popüler.
Hem Uzakdoğu menüsü hem de DJ’li geceleriyle...