Tüm dünyada 8 Mart’ta “Kadınlar siz bizim her şeyimizsiniz” dendi.

Biz de, bu hassasiyet yayılır, her güne 8 Mart gibi bakılırsa ancak bir anlamı olur, yoksa 8 Mart kırmızı gül gününden bir adım öteye gitmez dedik.
İşte haklı olduğumuzun göstergelerinden bir tanesi.
Dünyanın her yerinde cinsiyet ayrımcılığı halen erkeklerden yana işlemeye devam ediyor, en medeni bildiğimiz Hollywood’da bile!
Bu yıl Sandra Bullock (Gravity) ve Jennifer Lawrence (Hunger Games), kadın başrollerin büyük bütçeli filmleri sırtlayabileceğini gösterdiler.
Ama durumu onlar bile kurtaramadı.
San Diego Üniversitesi imzalı son araştırma, Hollywood yapımı filmlerin yüzde 70 erkeklerden yana olduğunu ortaya koydu.
Kadınların öne çıktığı filmlerde nasıl değerlendirildikleri ise düşünülmesi gereken bir başka önemli bir detay.
Filmlerde genç kadınlara daha fazla fırsat verilirken erkeklerde yaş o kadar önemli bir rol oynamıyor.
Kadın oyuncular hem erkekler kadar para kazanmıyor hem de bazı sahnelerde soyunmaları talep ediliyor.
Sektörde söz sahibi kadın oyuncular ise bu eşitsizlikten yakınıp duruyorlar.
Konuyu Cate Blanchett’in “Mavi Yasemin” filmindeki rolüyle Oscar aldığında yaptığı manidar konuşmaya bağlayayım:
“Sektörde merkezinde kadın olan filmlerin ender olduğunu düşünenler var ama gerçek bu değil. İzleyici böyle filmler görmek istiyor ve gerçekte bunlar para da kazandırıyor. Dünya yuvarlaktır, millet!”

Fırat'tan Recep İvedik yorumu

Geçtiğimiz haftalarda sinemaya giden her dört seyirciden biri Recep İvedik’i seçmiş.
Bu dörtte bir ve bundan sonra izleyecek potansiyel izleyici için yazayım o zaman.
İşte geçen pazar günkü röportaj konuğum Fırat Tanış’ın, Revep İvedik hakkındaki tespitleri:
“Recep İvedik figürü, Şahan Gökbakar sunumlarında buna dikkat çekmese de, ötelenen, ötekileştirilen, bar kapısından alınmayan, çirkinlerin, kaba sabaların kahramanı bence.
Şahan buna dikkat çekseydi belki bugünkü iktidarın ya da olası iktidarın tabanı ile ilgili bize fikir verecekti.
Recep İvedik’te Şahan’ın yaptığı da politik aslında, hatta siyasi. Siyasi bir tabana, insan profiline dokunuyor.”

Kaz ciğeri yer misiniz?

Geçenlerde bir yemek tanıtımında üç ayrı tarifte kaz ciğerine rastladım.
“Kesinlike yemem, yiyenleri de ayıplarım” deyince işin iç yüzünü bilmeyenler “Neden?” diye sordu tabii.
Anlatayım.
Oldukça pahalı olan kaz ciğeri, çoğunlukla kaz çiftliklerinde hayvanlara işkence edilerek elde edilen bir yiyecek.
Kazlar ciğerleri yağlansın diye ağızlarından huniyle tıka basa besleniyor ve hayatları boyunca kıpırdamalarına izin verilmiyor.
Bazı yerlerde kolaylık olsun diye kazların boyunları delinip oradan beslenme hortumları sokulduğu da oluyor.
Yemek için öldürmek ayrı, bir canlının tüm hayatını işkenceye çevirip öldürmek ayrı.
Siz de kaz ciğeri görünce uzak durun bence, işkenceye ortak olmayın.