Top
Noyan Doğan

Noyan Doğan

noyandogan@hurriyet.com.tr

28/04/2014

Deprem primlerinin hangi bankada tutulacağı vatandaşı ilgilendirir mi?

GEÇEN hafta, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, İşsizlik Sigortası Fonu (İSF) ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) mevduatlarının, yapılan değişiklikle, üç kamu bankasında tutulma zorunluluğunu TBMM gündemine taşıdı ve soru önergesi verdi.

Oran, özetle; her iki kurumun mevduatlarının en yüksek faizi veren bankada tutulmasından neden vazgeçildiğini, bu müdahalenin serbest piyasa ekonomisine aykırı olup olmadığını, kararın DASK’ta kayıp yaratıp yaratmayacağını ve kamu zararının nasıl karşılanacağını sordu.
Umut Oran’ın gündeme getirdiği bu konu ise, durumdan vazife çıkarırcasına kimileri tarafından kamuoyuna farklı yansıtıldı. Neymiş; DASK yaptıranların birikimleri eriyormuş, vatandaş kaybediyormuş, deprem paraları kamu bankalarına kaydırılıyormuş.
Öncelikle şunu belirteyim, hiçbir kurum ve kuruluşun avukatlığını yapacak değilim. Ama DASK’ın kurulup, deprem sigortasının başladığı günden bu yana, 14 yıldır bu uygulamayı destekleyen bir gazeteci olarak, birkaç kelam etmeyi de kendimde hak görüyorum.

CHP’NİN SORU ÖNERGESİ

Anlatmaya başlamadan şunu da söyleyeyim; işsizlik fonu ile DASK’ı aynı kefede değerlendirmek, sapla samanı karıştırmak demektir. Biri, çalışanlardan zorunlu kesilerek oluşturulan bir fon; diğeri ise isteğe bağlı yaptırılan ve kendine has yapısı olan sigorta sistemi.
Ben size, işin doğrusunu anlatayım ki, hem bilmeyenler öğrensin hem de konunun yanlış yansıtılması nedeniyle, ‘boşa mı prim ödüyorum’ diye düşünenler varsa endişe etmesin. Hatta daha iyi anlaşılsın diye de DASK’ın işleyişinden başlayarak, anlatayım.
Zorunlu deprem sigortası için kurulan DASK, kamu-özel sektör işbirliği ile oluşan bir sigorta havuzu. Patron kamu, yani Hazine. İşleten ise özel sektör yani, sigorta şirketi. Zorunlu tarafı ise sadece; tapu, elektrik, su işlemlerinde sigorta aranma şartı. Gerisi isteğe bağlı; isteyen yaptırır, istemeyen yaptırmaz. Tapuda sigorta yaptıran ertesi yıl ister yeniler, ister yenilemez.
Amaç ne? Küçük primler ödenerek –ki, ortalama prim yıllık 150 liradır- tüm konutlar sigorta yaptırsın ve bir depremde oluşacak hasar, sigorta sistemi aracılığı ile karşılansın. İşte zurnanın zırt dediği yer de burası; sigorta sistemi. Kimi aklıevveller, halen, ödenen 150 liralar bir havuzda toplanıyor, hasarlar da bu havuzdan karşılanıyor şeklinde anlamakta ısrar ediyor. Hal böyle olunca da oturup, ilkokuldaki gibi havuz problemi çözmeye çalışıyorlar.
Oysa çok basit. Nasıl ki, vatandaş her yıl prim ödeyip, konutuna sigorta alıyorsa; DASK’ta topladığı bu primlerle her yıl yurtdışından kendine sigorta güvencesi alıyor ve bunun için de prim ödüyor. Nereden ödüyor? Havuzda toplanan primlerden. Yani, DASK’ta kendini sigortalatıyor.
Yoksa, nasıl olacak; bir konuttan 150 lira prim al, deprem olduğunda da o konuta 80 bin lira hasar öde. Daha açık şöyle anlatayım: DASK, Van depreminden önce bölgede sigortalı konutlardan taş çatlasın 2 milyon TL prim topladı; depremde ise 130 milyon lira hasar ödedi. Bu para nasıl ödendi? Yurtdışından primi ödenerek, alınan sigorta güvencesi ile.
Bizim aklıevveller zannediyorlar ki DASK, 6 milyon konutu sigortalayıp, 700 milyon lira prim topladı; bu para da kurumun kasasında, o bankaya mı bu bankaya mı yatırsın, faiz mi alsın, repo mu yapsın, bunu tartışmaya çalışıyorlar.

VATANDAŞ HASARA BAKAR

Yok arkadaş, kasada böyle bir para yok, olamaz da zaten. Bakın, 2014 yılı için DASK’ın tek bir depremde 10 milyar TL’lik hasar ödeme gücü bulunuyor. Bu gücü nereden alıyor? Yurtdışından, parasını ödeyerek, alıyor. Bilmeyenler için söyleyeyim, bu durum sadece DASK’a özel değil, tüm sigortalar için geçerli. İşte buna sigorta sistemi deniyor.
İşin özü, DASK, bir tasarruf sistemi olmadığından ve birikimden de söz edilemeyeceğinden parası erimez, vatandaş da kaybetmez. Açıkçası, DASK’ın parasının ister kamu, ister özel olsun; nerede değerlendiği vatandaşı hiç ama hiç ilgilendirmez. Hatta kurumun parasının olup olmadığı bile vatandaşın umurunda olmaz. Sigortalılar için asıl önemli olan, depremde hasarını alıp alamayacağıdır. Başta Van olmak üzere, 14 yılda büyüklü küçüklü meydana gelen 400’ün üzerinde depremde de DASK; 158 milyon TL hasar ödediğinden, artık hasar konusunun tartışılacak tarafı da kalmamıştır.Son olarak şunu da söyleyeyim: Deprem sigortası gibi sosyal boyutu ağır olan bir konuyu artık siyasi çekişmelere alet etmeyin. Etmeyin ki, yarın öbür gün olası bir depremde vebalinin altında ezilmeyin.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp