Top
Nilgün Tekfidan Gümüş

Nilgün Tekfidan Gümüş

ngumus@hurriyet.com.tr

10/02/2014

Kazan-kazan

WIN-win. Ya da Türkçesi kazan-kazan. Kıbrıs’ta son günlerde barış rüzgârlarını estirmeye başlayan formülün adı da bu.

Bugün size adada adil ve kalıcı bir çözüm sağlanması halinde kimin, neden, nasıl kazanabileceğini anlatacağım.

*

TIME dergisinde enteresan bir yazı vardı. Makalede ABD’nin şeyl enerjisine yönelmesinin İran’ı nasıl müzakere masasına çektiği anlatılıyordu.
Buna göre, ABD’nin kayadan elde edilen petrol ve doğalgaz bolluğu sayesinde yurtdışı enerji piyasalarına bağımlılığı azaldı. Sonuçta İran gibi enerji devi bir ülkeye bile ekonomik yaptırımları daha kolay uygulayabildi. Ekonomik baskı altında ezilen İran, Hasan Ruhani gibi daha ılımlı bir ismi cumhurbaşkanı olarak seçerken şüpheli nükleer programı da müzakereye açıldı.

*

ŞİMDİ Kıbrıs’ta olan biten de tıpatıp olmasa da benzer bir durum. Enerji hesapları, Doğu Akdeniz’de de çözüm dayatıyor. 2010 yılının Aralık ayında İsrail’in Hayfa kenti açıklarında büyük bir doğalgaz rezervi keşfedildi. Buraya Leviathan adı verildi. Bu keşfin en büyük ortağı ise Amerikan Noble Enerji şirketiydi. Leviathan’ın Kıbrıs’ın güneydoğusuna doğru giden uzantısında da enerji yatakları olabilirdi.

*

TÜRKİYE haklı, itiraz etti. Kıbrıs sorunu çözülmeden Rumların tek başına doğal kaynakları pazarlayamayacağını savundu. Olmadı askeri tehdit savurdu.
2011 Eylül ayında Güney Kıbrıs’ın tek taraflı ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölge”nin Afrodit adı verilmiş olan 12’nci parselinde petrol ve doğalgaz arama çalışmaları başladı. Ve Noble Enerji, 2013 yılının dördüncü çeyreğinde beklenenden bir miktar az olsa da doğalgaz ve petrol bulunduğunu doğruladı. Tahminlere göre bölgede tüm AB’nin altı aylık doğalgaz ihtiyacını karşılayabilecek orta büyüklükte bir yatak mevcuttu. Noble Enerji’nin ortaklarından biri ise İsrail sermayeli Delek şirketi.

*

İSRAİL, 2017 yılı itibariyle doğalgaz çıkarmayı hedefliyor. Güney Kıbrıs’ın planı ise 2020’de uluslararası pazarlara açılmak. Şimdi Kıbrıs, İsrail ve burada çalışan yabancı enerji şirketlerinin ortak bir sorunu var… Çıkarılan doğalgaz ya da petrol nasıl pazarlanacak?
Likit doğalgaza (LPG) dönüştürülüp terminaller üzerinden gemilerle mi dünya piyasalarına yollanacak yoksa enerji boru hatlarıyla mı? LPG seçeneği terminal kurulmasını gerektiren maliyeti arttıran bir yöntem. Enerji boru hattı gündeme geldiğinde ise Türkiye önemli bir geçiş ülkesi olarak öne çıkıyor. Ancak Rumlar, İsrail ve Türkiye’nin ortaklık yapabilmesi için yarım asırlık Kıbrıs sorununun çözülmesi şart.

*

İŞTE sorunun çözümlenebileceği yer de burası. KKTC, 2004 tarihli Annan planını desteklemiş olsa da AB haksız bir şekilde barış planının hayata geçirilmemiş olmasının faturasını Kıbrıslı Türkler ve Türkiye’ye çıkardı.
Türkiye, yeniden barışa destek vererek hem AB ile tıkanıklığı aşabilir, hem de petrol pazarlıklarında yerini alabilir. Güney Kıbrıs, tarihinin en önemli ekonomik krizini atlatabilir. KKTC, bu refahtan payını alarak nemalanır. İsrail, Türkiye ile çıkar işbirliğine girerek Doğu Akdeniz’deki güvenliğini güçlendirebilir. Rus doğalgazına bağımlı AB de enerji ithalatçılarını çeşitlendirebilir. Elbette yabancı şirketler de bu pazarlıktan misliyle kârlı çıkacaktır.

*

İYİMSER senaryo böyle. Ama masada çözülmesi gereken ciddi sorunlar da var. Mülkiyet. Toprak. Türk askerinin adadaki varlığını sağlayan Türkiye’nin garantörlüğü. Mülkiyet sorununun doğalgaz ortaklığı ve Türkiye’den KKTC’ye akmaya başlayacak suyla çözülmesi mümkün. KKTC, yüzde 7 oranında toprak iade ederek yüzde 29’luk bir toprağa sahip olacak. Türkiye, 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde olduğu gibi garantörlüğünü korumak istiyor. BM’nin fikirleri arasında Türkiye’nin sadece Kıbrıslı Türklerin yeni federasyondaki kurucu devletine garantör olması bulunuyor.
Salı günü Rum ve KKTC liderleri yeniden masaya oturacak. Ve hesaplar sıkı tutulursa, iki taraf da kârlı çıkabilir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp