Top
Nilgün Tekfidan Gümüş

Nilgün Tekfidan Gümüş

ngumus@hurriyet.com.tr

03/03/2014

Kırım mirası

GEÇEN hafta Ukrayna’da hükümetin devrilmesinin Rusya ile Batı’yı nasıl bir kez daha karşı karşıya getirdiğini anlatmıştım

Her ne kadar ABD başta olmak üzere Batılı müttefikler, Rusya ile yeni bir çatışma istemese de durum tehlikeli bir şekilde tırmanmaya devam ediyor. Hem de Türkiye için çok hassas bir öneme sahip olan yanı başımızdaki Kırım Özerk Bölgesi’nde...

*

KIRIM. Karadeniz’in kuzeyinde denize uzanan tarihi yarımada. İstanbul’dan uçakla sadece 1 saat 10 dakika uzakta. Tarihi açıdan da Kırım, Türklere yakın bir coğrafya. Türk boylarından olan Tatarlar, 8’inci yüzyıldan itibaren buraya yerleşmeye başlamış. Ancak yüzyıllar boyunca burayı kontrol edenin, Karadeniz’e, Boğazlar’ın girişine ve Akdeniz’e geçişe de hâkim olacağı varsayıldığından pek çok savaşlar verilmiş uğruna.
1774 tarihli Küçük Kaynarca Anlaşması’yla Osmanlı himayesinden çıkan Kırım Hanlığı, 1783 yılında Rusya tarafından ilhak edildi. Yarımada, yakın tarihte iki dramatik olaya sahne oldu. İngiltere, Fransa ve Osmanlı’nın Rusların sıcak sulara inmesini engellemek için yürüttüğü 1853-56 Kırım Savaşı...  Diğeri de İkinci Dünya Savaşı sırasında işgalci Alman Nazilerle işbirliği yaptıkları gerekçesiyle yaklaşık 193 bin Tatar’ın Stalin tarafından başta Özbekistan ve Kazakistan’a sürgün edilmesi. Ve bu zorlu yolculukta maalesef binlerce soydaşımızın can vermesi...

*

HER ne kadar SSCB’nin son lideri Gorbaçov dönemindeki “Perestroika” (Yeniden Yapılanma) politikası çerçevesinde Tatarlar, memleketlerine dönmeye başlasa da sorunlar sürdü.
Çünkü ata yadigârı toprakların büyük bir kısmı, Sovyet Yönetimi’nin başka cumhuriyetlerden getirdiği Ruslar tarafından işgal edilmişti. Tatarlar, Rus ve Ukraynalı komşularla iyi ilişkiler kurdular ama, tarihte yaşadıkları mezalimi de unutmadılar. Bu nedenle 1991 yılında Ukrayna’da SSCB’den bağımsızlık için referandum yapıldığında, büyük ölçüde destek verdiler.
Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Bölgesi’nin bugünkü demografik yapısına gelince... Nüfusu yaklaşık 2 milyon. Yüzde 58.5’i etnik Rus, yüzde 24’ü Ukraynalı, yüzde 12’si ise Tatar. 2009 yılındaki devlet başkanlığı seçimlerinde halkın yüzde 78 gibi rekor bir kesimi, geçtiğimiz günlerde devrilen Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç’e oy vermiş. Yani Kırım’da çoğunluğu oluşturan Ruslar, doğal olarak Moskova’ya yakın bir siyasi yapıdan yana.

*

ÖNCEKİ gün ABD Başkanı Obama ile 90 dakikalık bir telefon konuşması yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, askeri müdahale için bölgede çoğunluk olan Rusların güvenliğini öne sürüyor. Ama hesabı başka.
Rusya, Ukrayna’da Yanukoviç’i deviren yeni yönetim, AB’ye yakın bir politika çizmek istese de Kiev’i kendi yörüngesinde tutmayı planlıyor. Bu nedenle de Kırım’ı koz olarak işgal etmiş durumda. Ayrıca Kırım’da bulunan iki Rus deniz üssü de Moskova’nın askeri planlarında hayati öneme sahip. 2017’ye kadar Sivastopol üssünü Ukrayna’dan kiralayan Moskova yönetimi, burayı katiyen kaybetmek istemiyor.
Obama yönetimi ise zaten Suriye’de Rusya ile bir sinir harbi içinde. 2008 yılında Rusya, Gürcistan’ın Güney Osetya bölgesini işgal ettiğinde ABD’nin Moskova’ya karşı ekonomik ve siyasi enstrümanları sınırlıydı. Yine benzer bir durum söz konusu. Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesinin ardından Batı’nın Moskova’ya yönelik en ciddi tehdidi haziran ayında Soçi’de yapılması planlanan G-8 zirvesini boykot etme ve ekonomik yaptırımlar oldu.
Öte yandan Avrupa’nın Rusya ile kısa vadede bir ekonomik çekişmeye girmesi pek muhtemel değil. Çünkü Rusya, AB’nin en büyük doğalgaz tedarikçilerinden biri. Dolayısıyla bu krizde eli güçlü olan taraf şimdilik Rusya gibi duruyor.
Ve Kırım Tatarları, bir kez daha belirsiz bir dönemden geçerken, Türkiye tansiyonu düşürmek için elinden geleni yapmalıdır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp