GEÇEN hafta Ukraynada hükümetin devrilmesinin Rusya ile Batıyı nasıl bir kez daha karşı karşıya getirdiğini anlatmıştım
Her ne kadar ABD başta olmak üzere Batılı müttefikler, Rusya ile yeni bir çatışma istemese de durum tehlikeli bir şekilde tırmanmaya devam ediyor. Hem de Türkiye için çok hassas bir öneme sahip olan yanı başımızdaki Kırım Özerk Bölgesinde...
*
KIRIM. Karadenizin kuzeyinde denize uzanan tarihi yarımada. İstanbuldan uçakla sadece 1 saat 10 dakika uzakta. Tarihi açıdan da Kırım, Türklere yakın bir coğrafya. Türk boylarından olan Tatarlar, 8inci yüzyıldan itibaren buraya yerleşmeye başlamış. Ancak yüzyıllar boyunca burayı kontrol edenin, Karadenize, Boğazların girişine ve Akdenize geçişe de hâkim olacağı varsayıldığından pek çok savaşlar verilmiş uğruna.
1774 tarihli Küçük Kaynarca Anlaşmasıyla Osmanlı himayesinden çıkan Kırım Hanlığı, 1783 yılında Rusya tarafından ilhak edildi. Yarımada, yakın tarihte iki dramatik olaya sahne oldu. İngiltere, Fransa ve Osmanlının Rusların sıcak sulara inmesini engellemek için yürüttüğü 1853-56 Kırım Savaşı... Diğeri de İkinci Dünya Savaşı sırasında işgalci Alman Nazilerle işbirliği yaptıkları gerekçesiyle yaklaşık 193 bin Tatarın Stalin tarafından başta Özbekistan ve Kazakistana sürgün edilmesi. Ve bu zorlu yolculukta maalesef binlerce soydaşımızın can vermesi...
*
HER ne kadar SSCBnin son lideri Gorbaçov dönemindeki Perestroika (Yeniden Yapılanma) politikası çerçevesinde Tatarlar, memleketlerine dönmeye başlasa da sorunlar sürdü.
Çünkü ata yadigârı toprakların büyük bir kısmı, Sovyet Yönetiminin başka cumhuriyetlerden getirdiği Ruslar tarafından işgal edilmişti. Tatarlar, Rus ve Ukraynalı komşularla iyi ilişkiler kurdular ama, tarihte yaşadıkları mezalimi de unutmadılar. Bu nedenle 1991 yılında Ukraynada SSCBden bağımsızlık için referandum yapıldığında, büyük ölçüde destek verdiler.
Ukraynaya bağlı Kırım Özerk Bölgesinin bugünkü demografik yapısına gelince... Nüfusu yaklaşık 2 milyon. Yüzde 58.5i etnik Rus, yüzde 24ü Ukraynalı, yüzde 12si ise Tatar. 2009 yılındaki devlet başkanlığı seçimlerinde halkın yüzde 78 gibi rekor bir kesimi, geçtiğimiz günlerde devrilen Rusya yanlısı Viktor Yanukoviçe oy vermiş. Yani Kırımda çoğunluğu oluşturan Ruslar, doğal olarak Moskovaya yakın bir siyasi yapıdan yana.
*
ÖNCEKİ gün ABD Başkanı Obama ile 90 dakikalık bir telefon konuşması yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, askeri müdahale için bölgede çoğunluk olan Rusların güvenliğini öne sürüyor. Ama hesabı başka.
Rusya, Ukraynada Yanukoviçi deviren yeni yönetim, ABye yakın bir politika çizmek istese de Kievi kendi yörüngesinde tutmayı planlıyor. Bu nedenle de Kırımı koz olarak işgal etmiş durumda. Ayrıca Kırımda bulunan iki Rus deniz üssü de Moskovanın askeri planlarında hayati öneme sahip. 2017ye kadar Sivastopol üssünü Ukraynadan kiralayan Moskova yönetimi, burayı katiyen kaybetmek istemiyor.
Obama yönetimi ise zaten Suriyede Rusya ile bir sinir harbi içinde. 2008 yılında Rusya, Gürcistanın Güney Osetya bölgesini işgal ettiğinde ABDnin Moskovaya karşı ekonomik ve siyasi enstrümanları sınırlıydı. Yine benzer bir durum söz konusu. Rusyanın Kırımı işgal etmesinin ardından Batının Moskovaya yönelik en ciddi tehdidi haziran ayında Soçide yapılması planlanan G-8 zirvesini boykot etme ve ekonomik yaptırımlar oldu.
Öte yandan Avrupanın Rusya ile kısa vadede bir ekonomik çekişmeye girmesi pek muhtemel değil. Çünkü Rusya, ABnin en büyük doğalgaz tedarikçilerinden biri. Dolayısıyla bu krizde eli güçlü olan taraf şimdilik Rusya gibi duruyor.
Ve Kırım Tatarları, bir kez daha belirsiz bir dönemden geçerken, Türkiye tansiyonu düşürmek için elinden geleni yapmalıdır.