Top
Naci Cem Öncel

Naci Cem Öncel

noncel@hurriyet.com.tr

17/12/2021

Sensin dillerde okunan...

Yunus, Anadolu insanına İslam’ın özünü yalın bir Türkçe ile anlatmıştır. Açıklanması zor görünen konular onun dilinde gönüle hemen işleyen dizelere dönüşür. Samimidir Yunus... Her ne kadar yazdıkları “nasihat” türünün bir örneği gibi görünse de o kimselere tepeden bakmaz. Ne anlatacaksa kendi halinden anlatır. Öte yandan işlediği konular “şahsi” meseleleri değildir. Hayatın anlamı veya ölüm korkusu gibi tüm insanlığın temel sorularıdır. Yunus, aradığı yanıtlarıysa ilahi aşkta, Yaradan ve Peygamber sevgisinde bulur: “Sensin ismi baki olan, sensin dillerde okunan / Senin aşkına dokunan kendini bilmez, Allah’ım.”... “Yunus medh eyledi seni dillerde / Sevilirsin bütün gönüllerde / Ağlaya, ağlaya gurbet ellerde / Ya Muhammed, canım arzular seni.” Yunus Emre, akan ırmakta, yerde gökte, “72 millette” hep Allah’ın tecellisini görür; kendi özünde doğanın, manevi rehberinin ve “İslam bülbülleri”nin sesini duyar.

Sensin dillerde okunan...

Yunus, yalın dili sayesinde, her kesim tarafından sevilmesi gibi zor bir “işi kolay kılmıştır”. Dizeleri, sözleri, sadece Türkçe halk edebiyatının değil, ilahilere dönüşüp müzik geleneğinin de ayrılmaz parçası haline gelmiştir. “Tutmaz olur tutan eller, çürür şol söyleyen diller / Sevip kazandığın mallar, varislere kalır bir gün” demiş Yunus... Hepimiz, sözleriyle bize zengin bir miras bırakan Yunus’un varisleriyiz. Vefatı üzerinden 700 yıl geçse de gönlümüzde daima “bir Yunus var, Yunus’tan içeri”. Bu dünyada, “yolu sevgiden geçen” birileri oldukça, Yunus anılmaya devam edecek. Sadece bir yıl boyunca değil elbette, Türkçe yaşadıkça ve sevgisi yaşatıldıkça...

ALLAH’A ULAŞAN YOLLAR

2021 yılı, Yunus Emre’nin vefatının 700., Necmeddîn-i Kübrâ’nın da vefatının 800. yıldönümüydü. İslam medeniyetinin Orta Asya’daki en etkili isimlerinden biri olan Necmeddîn-i Kübrâ’nın talebeleri, geniş bir coğrafyaya onun sözlerini ve öğretilerini taşımışlardır. Eserlerinde kişinin sadece ibadetle yetinmemesi, mutlaka nefsini de terbiye etmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu yolda rıza, tevekkül, kainatı aşkla sevmek gibi konuları işleyen Kübra, günümüzden tam 800 yıl önce, 1221’de yıkıcı Moğol istilaları sırasında, Ürgenç (Gürgenç) şehrinde şehit düşerek dünyaya veda etmiştir.

Sensin dillerde okunan...

HER NEFESTE BAYRAM

“Allah’a ulaşan yollar, yaratıkların (mahlukatın) nefesleri sayısıncadır”... Böyle yazar “el-Usûlü’l-Aşere” adlı eserinde, Necmeddîn-i Kübrâ. Bu meşhur sözün çok farklı biçimlerde yorumlandığını dile getirir: Alınıp verilen her nefes, olgunlaşıp ilerlemeye vesiledir. Yani, “herkesin bir ömür boyu aldığı nefesler kadar Hakk’a giden yolu vardır.Bu nedenle kişi, yersiz kaygılar ve faydasız işlerle nefesini tüketmemeli; her nefesi bir bayram neşesiyle yaşamalıdır. Ayrıca cömertlikten yardımseverliğe kadar “güzel ahlak” sayılan nice iyi davranış bulunur. Sayısı “nefesler kadar” çok olan bu güzel hareketlerin her biri kişiyi, “insan-ı kamil” yani “olgun insan” olmaya götürür.

NEREDEN ÇIKARSAN ÇIK

Necmeddîn-i Kübrâ, “Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir (Bakara, 150)” ayetinden hareketle, “yönlerin çokluğu, gaye olan varlığın çokluğunu gerektirmez” der. Kübrâ’ya göre bu, gündelik hayatımızda da böyledir. Örneğin çok sayıda meslek vardır ama ortak gayeleri insana faydalı olmaktır. Hatta bu nedenle “sanatla ilimde ihtilaf ve çeşitlilik, bir rahmet sayılmıştır”. Yeter ki o iş, gönülden gelerek, halis bir niyetle yapılsın. Sonuçta gün ışığı farklı pencerelerden gelse de, tüm ışıkların kaynağı tek bir güneştir. Bu nedenle kainatta iyiye yönelen farklı yolların her biri, insanları aydınlığa, Allah’ın birliğine ulaştırır.

Sensin dillerde okunan...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları