Top
Naci Cem Öncel

Naci Cem Öncel

noncel@hurriyet.com.tr

04/09/2020

Bilime duacıyız

Parkta yürürken kulak misafiri olduğum bu sohbette gençlerin “İnşallah bulunur” diye dua ettiği şey, COVID-19 aşısı tabii ki. Bizler ilkokuldayken bazı hastalıkların aşılarını bulan Edward Jenner, Louis Pasteur gibi isimleri birer kahraman gibi tanımıştık. Onların buluşları sayesinde çiçek, kolera gibi salgın hastalıklar, günümüzde kitlesel tehdit değiller. Aynı şekilde Jonas Salk ve ekibi, 1955’te geliştirdikleri aşıyla, virüse bağlı çocuk felcinin önlenmesini sağlamıştı. Üstelik Salk, yüz milyonlarca dolarlık patent geliri elde etmek yerine aşının formülünü ücretsiz olarak tüm ülkelerin kullanımına sunmuştu.

BİLİMSEL ETİK ŞART

Bilim insanı olup insanlığa yararlı buluşlarla, gelişime ön ayak olmak çok özel bir mertebe. Bununla birlikte bilim, etik değerlere dayanmadığında insanların elinde korkunç bir silaha dönüşebiliyor. Örneğin Nazi dönemi Almanya’sında yüksek donanımlı pek çok doktorun tıbbi uygulamaları, bugün bizler için dehşet uyandıran insanlık suçları konumunda. Ayrıca yakın dönemlerde yerli kabileler veya mahkûmlar üzerinde yapılan izinsiz deneyler tartışma nedeni. Keza hayvanlar üzerinde yapılan deneyler de... Bir diğer tartışmaysa ilaçların fiyatlanması ve dağıtım esasları. Bu örnekler ağırlıklı olarak son yüzyıla dayansa da tıp ahlakı veya bilimsel etik, sadece modern döneme ait bir mesele değil.

Bilime duacıyız

YA BİLİM YA BİRİKİM

Gazzâlî (ö.1111), bilimin gelişmesi önündeki en temel sorunlardan birinin insanların ahlaki zafiyetleri olduğunu vurguluyordu. Ona göre nesnel doğruların tartışılacak bir yönü yokken “iyi-kötü” kavramları kişiden kişiye değişebildiği için tartışmaya açıktır. Gazzâlî kendi döneminde tıp gibi insanlığa faydalı hizmetlere yönelenlerin pek az olduğundan, öte yandan önemsiz ayrıntıları tartışarak kendini üstün gösterme peşinde koşan çok sayıda fıkıh/hukuk âliminin yetiştiğinden yakınır. Gazzâlî’ye göre bunun nedeni, vakıflarda mütevelli üyesi olup mal-mülk yönetmenin hekimlikten çok daha kazançlı bir iş olmasıdır. Yani insanlar kişisel çıkar peşinde koştukları için insanlığa daha büyük hizmeti dokunacak bilimler hak ettiği değeri görmez.

Günümüz dünyası, Gazzâlî’nin yaşadığı dönemden çok çok farklı. Bilgi, başlı başına kazanç kapısı. Artık uygulamalı bilimler, tıp teknolojisi ve ilaç endüstrisi milyarlarca dolarlık dev bir pazar. Öte yandan “kâr, getiri” gibi ölçülerle “insanlık” değerleri arasındaki çizgiler tam olarak net değil. Üstelik pek çok ülkede bilimsel araştırma hâlâ “idealist” işi. Ayrıca son salgında gördüğümüz üzere kaynaklar yetmediğinde sağlık çalışanları çok zorlu etik kararlar vermek durumunda kalıyor. Öyleyse hem daha çok bilime ihtiyacımız var, hem de her konuda “insanlığımızı koruyacak” etik değerlere. Biri olmadan diğeri asla “tam” olmuyor.

BİR YEMİN ETTİM Kİ…

EĞER hekimlik ahlakını zorlayan sorunlu durumlar olmasaydı hiç şüphesiz “Hipokrat Yemini”ne gerek kalmazdı. Hipokrat Yemini’nin en eski biçimi, “sanat, bilgi ve tıp tanrısı Apollo, sağlık tanrısı Asklepios, temizlik tanrıçası Hygiea (hijyen kelimesinin kökenidir) ve şifa-ilaç tanrısı Panagea” üzerine yeminle başlarken, Hıristiyanlıkla birlikte yeminin giriş bölümü değişikliğe uğradı. Hipokrat’a büyük saygı duyan Müslüman hekimler “bir Allah” (tevhid) üzerine yemin ederken Urfa doğumlu İshak b. Ali er-Ruhavî, 10. yüzyıl başlarında “Edebü’t-tabîb” adlı eserinde hekimlik ahlakının esaslarını ortaya koymuştu. Ona göre tüm uygulamalı bilimlerde -akıl yürütme ve deney- ayrılmaz bir bütündür ve esastır. Öte yandan Ruhavî şu noktayı da vurgular: Tıp bilimine ilham veren de asıl şifa veren de sonsuz bilgi sahibi olan Allah’tır.


AMACINA ULAŞAN YARDIMLAR

Son dönemde sosyal medya üzerinden düzenlenen bazı yardım kampanyaları güzel sonuçlara vesile oluyor. Örneğin kritik ölçüde kas kaybına yol açan SMA hastalığına sahip çocuklar, toplanan yardımlarla tedavi imkânına kavuştular. Başarılı bağış kampanyaları, diğer hasta çocukların sayısını da görünür hale getirdi. Başka hastalıklarla birlikte, tedavileri için yardım talep eden yüzlerce aile var. Ve elbette onlar için her dakika önemli ve acil destek çok kıymetli. Öte yandan bilim insanı yetiştirmek, bilimsel araştırmalar ve teknolojinin ucuzlaması, orta ve uzun vadede çok daha fazla insanın şifa bulmasını sağlıyor. “Hayırlarda yarışırken”, bilime kaynak oluşturacak projeleri de unutmamak gerek. Malum, “bilim Çin’de olsa bile...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları