Top
15/03/2023

Savunmada yeni nesil teknoloji

Hidrojenin olduğu yerde üretilip bir döngü şeklinde kullanılması savunma sanayisinde denizaltılarda müthiş bir çağ açacak gibi görünüyor. Bu konuda yeni nesil bir teknolojiye imza atan Gürbağ Savunma ekibi 60 kişiden oluşuyor. Devletten bir kaynak kullanmadan şirketi ayakları üzerinde durma noktasına getirmişler. Yazılım konusunda oldukça gelişmiş işlere imza atmışlar.- SAVUNMA sanayisi şirketleri ile röportaj için deprem bölgesinden Ankara’ya geçerken içimde bir nebze suçluluk duygusu vardı. Önceliğim değişiyor mu diye tedirgin oldum, içim içimi yedi. Sohbet ettiğim bir arkadaşım bana bu hissimin psikolojik karşılığını anlattı. Büyük savaşlar ve felaketler sonunda geride kalan kişilerde “hayatta kalma suçluluğu” adıyla bilinen bir sendrom oluştuğundan bahsetti. Aslında bunun içinden bir türlü çıkamadığımız bir duygu olduğunu biliyordum ancak literatürde bir karşılığı olduğunu da öğrenmiş oldum. Savunma şirketine röportaj için gitmiştim, ne var ki depremin inşa süreçleri ile ilgili olarak da bilgiler aldım. Sohbetin bu konulara evrilmesine de ayrıca memnun oldum.ÖNCEKİ ORTAKLIKLARI SİSMİK İZOLATÖRGittiğim Gürbağ Savunma’nın ilgimi çeken kısmı ürettikleri yeni nesil bir teknolojiydi. Bu teknoloji savunma sektöründe bazı konuları yeniden şekillendirecek kadar önemli bir yeniliğe sahip. Sohbetin başlangıç kısmında Gürbağ Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Halil Bağıban da vardı. Urfalı bir işinsanı olan Halil Bey’le sohbete depremi konuşarak başladık. Şirketin bir önceki ortaklığının ‘sismik izolatör’ konusunda olduğunu, prefabrik beton yapılar ve çelik konstrüksiyon konusunda büyük üretim kapasitesine sahip olduklarını öğrenince sizin de merak edebileceğinizi düşündüğüm soruları da kendisine yönelttim.BİR YILDA BİTER MİÖncelikle 11 ili kapsayan deprem bölgesinde planlanan yeni yapıları bir senede bitirip bitiremeyeceğimizi sordum. Türkiye’nin müteahhitlik ve inşaat malzemesi üretiminde dünya liginde yer aldığını, doğru bir yönetim ve planlamayla başarabileceğimizi öğrenmiş oldum. Önce bu duyduklarım inanılmazmış gibi geldi. Söz konusu bina sayısı 500 bindi. Halil Bey hiç tereddüt etmeden bu konuda çok emin olduğunun altını çizdi. Öncelik Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırmak olduğundan, yurtdışı şantiyelerindeki ekipmanları da Türkiye’ye getirdiklerini anlattı. “Bu iş en iyi şekilde yapılıp bitirilene kadar öncesinde de olduğu gibi sonuna kadar ülkemizin hizmetindeyiz” diye de ekledi.Güney Amerika’daki ‘lego tarzı’ prefabrik binaların yapımının Türkiye’de mümkün olup olmadığını da konuştuk. Perde beton tekniği kullanıldığından üretilmesinde hiçbir problem olmadığını ve dayanıklı olduğunu söylediler.Sınır güvenliği için Keşif Gözetleme Sistemi.İLERİDE HİKÂYE BURADA BAŞLADI DİYECEĞİZ- İNŞAAT sektöründeki çalışmalarının ardından savunma sektörüne nasıl geçiş yaptıklarını merak ettim. Halil Bağıban inşaat şirketlerinin yurtdışında büyük bir iş ağına sahip olduğunu ve bunun savunma sanayisi şirketleri için de önemli bir avantaj sağladığını belirtti. Bu işe milli bir mesele olarak baktıklarını aktardı. Önce AR-GE çalışmalarına kaynak aktararak işe başlamışlar. Geldikleri noktada ise çokça övündükleri ekipleri, çığır açacağını düşündükleri bir teknolojiyi geliştirmiş. Ne olduğunu anlamak üzere üretim tesislerine geçtim.Yıllar önce Baykar’ın kurucusu Özdemir Bayraktar hayatta iken İstanbul’da sanayi sitesindeki mütevazi işyerlerine gitmiştim. Şimdi de kapıdan girerken bir anda aklıma o görüntüler geldi. Şirket kurucu ortaklarından Genel Müdürü Alper Görgülü ve Genel Müdür Yardımcısı Batuhan Bağıban, 2020 yılında Gürbağ Savunma’yı kurduklarını anlatarak söze başladı. Ostim Teknopark’ta yer alan AR-GEmerkezine ilave olarak 2000 metrekare olan bu tesiste de üretim yapmaya başladıklarını söyledi. Şirketi kurmadan önce projenin fikir babası mühendis kardeşler Mustafa Mutlu ve Halil İbrahim Çoban ile sistem üzerinde uzun yıllar AR-GE yaptıklarını anlattı.Hydro-GIDS Akıllı Savunma Sistemi. / Mustafa Mutlu ÇobanYENİ BİR PATENT YENİ SAVUNMA DOKTRİNİTesisin uçsuz bucaksız büyüklükte olmasından daha önemlisi fikrin büyüklüğü. Nitekim Baykar firması işin başlangıcında, o mütevazı üretim alanına sahipken dahi yabancı yatırımcılar tarafından satın alınmak istenmişti. Gerçek vizyonerler her zaman fikri takip ederler.Gürbağ Savunma’nın üzerinde çalıştığı teknoloji de rekabette farklılık yaratan böyle bir fikrin ürünü. Heyecan verici çünkü fırlatma sistemlerinde itki olarak hidrojeni kullanmayı başardılar. Geçmişte bunu deneyenler hidrojeni kullanırken çok tehlikeli süreçlerden geçmek durumunda kalıyorlar ve bir türlü başaramıyorlardı. Sonunda Gürbağ bu süreçteki tüm tehlikeleri bertaraf edecek çözümler üreterek geleceğin muharebe sahasının vazgeçilmezi olan dolanan mühimmatların fırlatılmasında Türk modelini gerçekleştirdi. Bu nedenle de uluslararası birçok şirketten üretim ve ortaklık yapmak üzere teklifler aldılar.Batuhan Bağıban - Halil Bağıban - MeteYarar - Mustafa Kemal Alataş - Alper GörgülüHİDROJEN REAKTÖRLERİ HER YERDE KULLANILACAK- PEKİ Gürbağ’ın geliştirdiği bu sistem gerçekte muharebe sahasına ne kazandıracak? Patentini aldıkları hidrojen reaktörleri sayesinde, fırlatma sisteminin ihtiyaç duyduğu hidrojen gazını depolamadan, yerinde üretim yapabiliyorlar. Bu sistem balistik bir iz bırakmıyor. Bu sebeple alan üzerinde bulunan insansız hava aracı ve diğer unsurlar tarafından tespit edilemiyor. Fırlatma sonrası atık oluşturmadığı ve sisteme bakım onarım gerektirecek bir unsur teşkil etmediği için arka arkaya atış yapmaya imkân sağlıyor.MALİYETİ DE DÜŞÜRMÜŞLERİşin en ilginci 800 dolar düzeyinde olan fırlatma maliyetini sadece 3 dolar seviyelerine kadar indirmiş olmaları. Deniz platformlarında mevcut fırlatma sistemlerinde katı yakıt kullanılması da namlu ömrüne ek olarak platformda deformasyona sebep oluyor. Bu yeni teknoloji hidrojen fırlatma sistemini deniz platformları için daha efektif hale getiriyor. Hydro-Gids; sabit platformlara, insansız kara ve deniz araçlarının üzerine entegre edilebilme özelliği ile mobil olarak da taşınabiliyor. Bu sistem fırlatma rampalarında yer alan hidrojenin, dronun itkisinde kullanılması ile dünyada ilk olma özelliğine sahip. Yaklaşık 2 kilogramlık dron fırlatan sistemin, hesaplamalarla ilk etapta 60, gelecekte 1450 kilograma kadar çıkan itki kabiliyetine ulaşmasını öngörmüşler. Bu teknoloji fikrinin nasıl geliştiğini sordum. Hidrojen konusunu çalışırken bu konuda ne yapabiliriz diye düşündüklerini, savunma sanayisinde başka projelerde çalışırken dolanan mühimmatlarda yaşanan sıkıntıları görerek bu işe yoğunlaştıklarını söylediler.Mühendis kardeşler gerçekten ilginç bir düşünme pratiğine sahipler. Şu anda çalıştıkları projelere gizlilik kapsamında olduğu için girmeyeceğim ama yaptıklarını bana gösterdiklerinde uzun bir süre onları konuşacağımızı söyleyebilirim.DENİZALTILARDA ÇIĞIR AÇACAK- HİDROJENİN olduğu yerde üretilip bir döngü şeklinde kullanılması denizaltılarda müthiş bir çağ açacak gibi görünüyor. Ekip 60 kişiden oluşuyor. Devletten bir kaynak kullanmadan şirketi ayakları üzerinde durma noktasına getirmişler. Yazılım konusunda oldukça gelişmiş işlere imza atmışlar. Gürbağ şirketini görünce Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar’ın ilk yaptığı konuşma aklıma geldi. Şimdi onlarda da dünyada olmayan bir sistemi başarmış olmanın mütevazi çizgisi her dem kendini gösteriyor. Bu şirketin başardığı konuları açıkçası ilgi ile takip edeceğim. Ürettikleri hidrojen reaktörünü diğer ticari ve savunma sanayisinde patent olarak kullanmayı başaracak olurlarsa, yeni bir unicorn şirket ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim.Burda yazı yazarken en çok isteğim şey insan hikâyelerinin peşinden koşmak ve tarihe not düşebilmek. Türkiye hikâyesinin ancak bu insan öykülerinin birleşmesinden oluşabileceğine inanıyorum. Yüzlerce hikâye zaten yazılmış durumda ve eksik kalmış parçalarından birisinin Gürbağ’la tamamlandığını düşünüyor ve diğerlerine huzurla geçiyorum. Yolunuz açık olsun.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp