Top
Mehmet Y. Yılmaz

Mehmet Y. Yılmaz

myy@hurriyet.com.tr

17/05/2017

Partili Cumhurbaşkanı dönemine doğru

Bu vesileyle afişler asılmış, birinde Cumhurbaşkanı’nın, diğerinde Başbakan Binali Yıldırım’ın fotoğrafı var.

Üzerinde “Demokrasi. Değişim. Reform” yazılı afişler bunlar.

“Değişim” konusunu anladım. Türkiye Cumhuriyeti, adım adım, tek adam yönetiminde parti devletine dönüşecek.

Reform” konusunu merak ettim: 15 yıldır tek başına iktidarda olup da yapmayı düşündüğü reformları yapamamış bir parti, şimdi hangi reformları yapacak?

Demek ki kafalarında bir şeyler var. Bekleyip göreceğiz.

“Demokrasi” konusuna gelirsek...

Bir demokrasinin varlığı için olmazsa olmaz koşullardan birisi serbest seçimler.

Bunu iyi kötü yapabiliyorduk ama son referandumdan
sonra ortaya çıktı ki artık seçimlerin de şeffaf ve
güvenilir bir şekilde yapılmasının önünde engeller var.

YSK’yı alan Üsküdar’ı kolayca geçebiliyor ve artık seçimlerin yargı gözetiminde yapılması tek başına yeterli bir güvence teşkil etmiyor.

Öte yandan bir demokrasinin varlığı için olmazsa olmaz koşullardan birisi de güçler ayrılığı ki ona da referandum ile kabul edilen Anayasa değişikliğinden sonra veda etmiş bulunuyoruz.

Danıştay Başkanı ne derse desin, artık herkes biliyor ki, siyasi iktidarın belirlediği bir HSK, hâkimleri ve savcıları tayin edecek.

Meclis, yürütmeyi denetleme gücünü ve yeteneğini kaybetti, tek başına yürütmeyi temsil edecek partili Cumhurbaşkanı, tek başına çıkarabileceği kararnameler ile ülkeyi yönetecek.

Ağzını açanın hapse atıldığı, bir başlık yüzünden gazetecilerin tutuklandığı bir ülkede demokrasinin varlığından söz etmek zor.

TEK SORUMLU SÜRÜCÜ DEĞİLDİ

MARMARİS’e giderken yoldan çıkan midibüs kazası ile ilgili olarak Muğla Cumhuriyet Başsavcısı “Midibüsün koltuk kapasitesi 30 kişi olması gerekirken, ölen ve yaralananların toplamı bu rakamı aşıyor” dedi.

Midibüste 34 kişi vardı, ne yazık ki 24 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Bu midibüs yola İzmir Buca’dan çıkmıştı, Sakar Beli’nde kontrolden çıktı.

Buca’dan İzmir-Aydın otoyoluna girmiş, Aydın’dan Çine’ye, oradan Yatağan, Bayır, Muğla üzerinden Ula’ya ulaşıp, Marmaris yoluna girmiş olmalı.

Yani yaklaşık 220 kilometre kadar bir yol.

Ve belli ki bu 220 kilometre boyunca hiçbir trafik denetimine takılmamış.

Bu yolu zaman zaman ben de kullanıyorum.

Büyük yerleşim merkezlerinin giriş-çıkışlarında ve yol üzerinde trafik ekipleri hep oluyor.

Ama yaptıkları tek denetim, bir yere saklanıp insanların hız tuzağına düşmelerini beklemek.

Bunun dışında bir denetim yapılmıyor.

Eğer trafik ekipleri, işlerini düzgün yapsalardı, bu midibüsün fazla yolcu taşıdığını görebilirler ve yola devam etmesini engelleyebilirlerdi.

Bu sadece o bölge için geçerli değil.

Kabak lastik kullanan, yasak motorin kullanan şehirlerarası otobüslerin, aşırı ve yanlış yüklenmiş kamyonların, istiap haddinin üzerinde yolcu taşıyan araçların neden oldukları kazalara Türkiye’nin her yerinde rastlıyoruz.

Evet, midibüsü kullanan sürücü hata yaptı, viraja fren yapmadan girdi, belki freni patlaktı, midibüsün teknik eksiklikleri vardı vs.

Ama bunca ölümün tek sorumlusu da bunlar değil.

Kamu görevlileri “boşvermeselerdi” bu ölümlerin önüne geçilebilirdi.

Bunu da aklımızda tutalım.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp