Geçen yıl Sönmez’den “Davos’u Uçuran Türk” diye söz etmiştim.

Yazılım şirketi Tibco’nun kurucusu olan ve 25 yılını Silikon Vadisi’nde geçiren Murat Sönmez transfer olduktan sonra DEF’in teknolojiye yatırımı iki kat artmış.

DEF’in yedi kişilik İcra Kurulu’nun üyesi olan Sönmez, Davos’ta geçen yıl açıklanan “Küresel Zor Görevler” arasında “İnternet’in Geleceği” projesinin başında.

Murat Sönmez ile “Dördüncü Sanayi Devrimini” ya da diğer adıyla Endüstri 4.0’ı konuşmak üzere buluştuk ama sohbet Türkiye’nin Davos katılımıyla açılıyor.

Sönmez haklı olarak “Türkiye’de herkes Davos Davos diyor ama burada dünyanın geleceğine yönelik üretilen uzun soluklu projelere bizim ülkeden yeterince katılım yok” diyor.

Siyasilerden, iş dünyasından katılımın iyi olduğunu ancak yukarıdaki bacağın eksik olduğunu vurguluyor.

DEF’in geçen yıl ilan ettiği “Küresel Zor Görevlerin” hangi alanları kapsıyor?

1.Tarım ve Gıda Güvenliği, 2.Ekonomik Büyüme ve Sosyal Kapsama, 3.İstihdam, Beceri, İnsan Kaynağı, 4.Çevre ve Kaynakların Güvenliği, 5.Küresel Finansal Sistemin Geleceği, 6.İnternetin Geleceği 7.Cinsiyet Eşitliği, 8.Küresel Suç ve Yolsuzluk, 9. Alt Yapı, Uzun Vadeli Yatırım ve Gelişme, 10.Uluslararası Ticaret ve Yatırım.

KAPIMIZ AÇIK

Murat Sönmez “ Bu alanlarda Türkiye’den proje üretebilecek herkese çağrıda bulanarak “Bu konularda çalışma yapmak isteyenlere kapımız açık” diyor.

Sönmez’in dikkat çektiği konu önemli.

Beğenin, beğenmeyin DEF yeni fikirlerin tartışıldığı, trendlerin ortaya çıktığı, sorunların tartışıldığı ve çözümlerin masaya yatırıldığı önemli bir platform.

Bu platformda bu yıl Göbeklitepe sunumu ilgiyle izlenen Prof. Mehmet Özdoğan, yazar Elif Şafak, “Küresel Genç Lider” olarak CHP milletvekili Şafak Pavey’in seslerini duyurmalarını kesinlikle siyasilerden daha etkili oldu.

Sönmez ile yaptığımız sohbetin 4.Sanayi Devrimi bölümüne gelirsek, ona kafamdaki soruyu yöneltiyorum:

“4 milyar insanın internete erişiminin olmadığı bir dünyada internete bağlı nesnelerin üretimde daha fazla kullanılmasını içeren 4. Sanayi Devrimi’nden nasıl söz edebiliriz”.

Yani dijital uçurumu ile teknoloji devrimini nasıl bağdaştıracağız?

İnterneti ulaşımı olmayanların arasında 1.1 milyarın elektriği bile yok.

Sönmez ısrarlı sorum karşısında “4 milyar kişi için kısa vadede yapılacak bir şey. Yok. Bugünden yarına internete kavuşmaları mümkün değil zira bu yoksul ülkelerde bir hükümetin, bir kurumun tek başına yapabileceği bir şey değil” diyor.

HER TUVALETE BİR CİP

Yani 4.Sanayi Devrimi’ne arkamızda 4 milyar insanı bırakarak geçiyoruz.

Ama öte yandan teknolojinin dünyayı hızla değiştirdiği gerçeği var.

Murat Sönmez’in buna verdiği örnekler çarpıcı.

Dar dolaplara sığabilecek bir askı modeli geliştiren 21 yaşındaki yeğeni bunu sosyal medya üzerinde duyurmayı başarıp seri üretime geçmeye hazırlanıyormuş.

San Francisco’da rastladığı Meksikalı bir doktora öğrencisi RNA örnekleriyle belli tip kanserleri önceden tespit etmeyi başarmış.

Sönmez bu doktora öğrencisine vizyonunu sormuş.

“Her tuvalete bir cip koymak istiyorum” cevabını almış.

Sönmez “Bizim DEF partnerlerinden biri akıllı tuvalet yapıyor. Japonya’da bu ciplerin tuvaletlere yerleştirildiğini düşünün. En yaşlı ikinci ülke Japonya sağlığa büyük paralar harcıyor. Bu yöntemle hastalıklar önceden tespit etmek, hem sağlık masraflarını düşürmek mümkün” diyor.

DEF bu Meksikalı doktora öğrencisiyle Japonya’da akıllı tuvaletler yapan şirketi buluşturuyor.

Yoksa birbirlerinden nasıl haberdar olacaklar?

TÜRKİYE KOŞUNUN NERESİNDE?

Sönmez’in verdiği bir başka örnek DEF’in çatısı altında “Teknoloji Öncüler” adı altında toplanan 32 teknoloji şirketi.

“Teknoloji Öncüleri” sosyal medyayı izliyor, verileri anında değerlendiriyor.

Geçenlerde New York’taki bir yangını instagram üzerinden öğrenen grup üyelerinden biri itfaiyeye anında haber veriyor.

“Yeni teknolojilerle, yeni fırsatlar ortaya çıkıyor” diyen Sönmez noktayı koyuyor:

“Gelecek hızla yaklaşıyor”.

Katıldığım oturumlardan birinde “Hükümetlerde artık Gelecek Bakanı olmalı” diye bir cümle duymuştum.

Victoria&Albert Müzesi’nin bu yıl Davos’taki Kongre Merkezi’ndeki sergisinin teması zaten insanlığın durumunu ortaya koyuyor:

“Şimdiki Zaman Yarın”.

4 milyarı arkamızda bırakmak pahasına geleceğe koşuyoruz.

Esas soru şu: Türkiye bu koşunun neresinde?