Top
Gila Benmayor

Gila Benmayor

gbenmayor@hurriyet.com.tr

16/01/2019

Hem okula, hem 19.00 ile 04.00 arası işe giden çocuk işçiler var

Bu, altı bakanlığın ve aralarında TOBB, DİSK, TESK’in de olduğu 7 kurumun imzaladığı ortak deklarasyon ile ilan edilmişti.

Sessiz sedasız geçiverdi “Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı”.

Mesela  deklarasyona imza atmış kurumlar çocuk işliğini önlemek için hangi projeleri hayata geçirdiler?

İlgili bakanlıklar hangi somut adımları attılar?

Doğrusu pek duymadık.

Bilgi Üniversitesi geçtiğimiz hafta sonu, çocuk işçiliğiyle ilgili 2018 yılında yapılan çalışmaları masaya yatırmak üzere bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İLO, UNİCEF temsilcilerinin ve bu alanda çalışan akademisyen ve STK’ların “açık çağrıyla” katıldığı toplantıyı düzenleyen Pınar Uyan Semerci ve Gözde Durmuş ile dün sabah buluştuk.

Prof. Pınar Uyan Semerci, Bilgi Üniversitesi, Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin direktörü.

Gözde Durmuş ise aynı üniversitede Çocuk Çalışmaları Birimi’nde proje yöneticisi.

Semerci ve Durmuş yıllardan beri sahada çocuk işçiliğini araştırıyorlar.

ÇOCUK İŞÇİLİĞİ NEDİR?

Prof. Semerci, Doç. Dr. Emre Erdoğan ile birlikte Adana’da mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının yaşam koşullarını mercek altına alan bir araştırmaya imza atmış.

Yine Erdoğan ve Durmuş ile birlikte Bağcılar ve Küçükçekmece’de çalışan çocuklarla ilgili bir pilot araştırma gerçekleştirmiş.

Sohbetimizde “Çocuk işçiliği günümüzde devam eden önemli bir çocuk hakları meselesidir” diyor Semerci.

Türkiye’nin de imzacısı olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 18 yaşın altındaki tüm bireylerin çocuk olduğunun hatırlatıyor.

Çocuk işçiliğini İLO nasıl tarif etmiş?

“Çocuğa fiziksel, zihinsel, sosyal veya ahlaki açıdan zarar veren; sağlıklı gelişimini ya da eğitimine katılımını, devamını engelleyen, onu potansiyelini gerçekleştirmekten uzaklaştıran ve saygınlıklarını eksilten her türlü çalışma biçimi çocuk işçiliğidir”.

Bu tarifi özellikle vermek istedim.

Çünkü “çocuk işçiliği” konusunda farkındalık düşük düzeyde.

Semerci’nin dediği gibi, bunun ne anlama geldiği kafalarda net değil.

İstanbul’un göbeğinde ayakkabı boyayan çocuğa mesela kaçımız “çocuk işçi” gözüyle bakıyoruz?

Hem okula, hem 19.00 ile 04.00  arası işe giden çocuk işçiler var

FINDIK SEKTÖRÜNDE FARKINDALIK

Öte yandan ne yazık ki elimizde Türkiye’de çocuk işçiliğiyle ilgili sağlıklı veri yok.

Bununla ilgili elimizin altında sadece TUİK’in 2012 yılı verileri var.

2012 yılında Türkiye’de 6-17 yaş grubunda ev dışı ekonomik faaliyetlerde çalışan çocuk sayısı 893 bin.

“Ev dışı faaliyet” vurgusu önemli.

Zira evlerde kimi zaman 8 yaşındaki kız çocuğu anne-baba çalıştığı için 3 yaşındaki bebeğe bakmak zorunda kalabiliyor.

Böyleleri istatistiklere girmiyor.

Semerci “8 yaşındaki bir çocuğun üzerindeki yükü sorgulamak gerek” derken yerden göğe haklı.

TUİK çocuk işçiliğiyle ilgili araştırmalarını 6 yılda bir yapıyor.

2018 yılında yapması gerekirken yapmamış ama 2019 yılında yapacakmış.

Bu arada 2012 yılı araştırmasına 1.6 milyon Suriyeli çocuk dahil değil.

“Bu yeni araştırmada Suriyeli çocukların da yer alması gerekiyor” diyor Semerci.

“Çocuk işçiliği dendiğinde her sektöre, her bölgeye tek tek aynı bakmak gerek” diye ekliyor.

Sektör derken, örneğin fındık sektöründe farkındalık daha büyük zira fındık bir ihracat ürünü ve fındığı kullanan büyük ihracatçı şirketler “çocuk işçiliği” konusunda hassas.

BAĞCILAR’DA TEKSTİL ATÖLYELERİNDE

Pınar Uyan Semerci ve Gözde Durmuş ile Bağcılar ve Küçükçekmece’de çalışan çocuklarla ilgili pilot araştırmalarını uzun konuştuk.

2017 baharında, bu iki ilçede 301 çocuk, anne-babalar ve rehber öğretmenlerle yürütülen  çalışma, daha sonra yapılacak çalışmalar ve geliştirilecek politikalar için bir başlangıç noktası oluşturmayı hedefliyor.

Söz konusu iki ilçede çocuklar en fazla pazarcılık, tekstil, gıda sektörlerinde, imalat sanayide uzun saatler çalışıyorlar.

Mevzuata uygun olarak 15 yaş ve üstünde çalışanların oranı yüzde 27.

Türkiye’de 14 yaşını doldurmayan çocuğun çalışması yasak, 15-18 yaş arası çocukların ise hangi koşullarda çalışabilecekleri yasalar tarafından belirlenmiş.

Gözde Durmuş, Bağcılar’da konuştuğu bir rehber öğretmene dayanarak şöyle bir hikaye aktarıyor:

15 yaşında bir kız çocuğu, sabah okula gidiyor.

Öğleden sonra eve gelip dinleniyor sonra saat 19.00 ile sabah 04.00 arası bir tekstil atölyesinde çalışıyor.

Sabahın köründe evine dönüyor, kahvaltısını edip okulun yolunu tutuyor.

Çoğumuzun uyuduğu saatlerde o kız çocuğu bir tekstil makinesinin başında, Türkiye’de ya da yurt dışında kim bilir kaç paraya satılacak bir kazak imal ediyor.

“Ailece ayakta durmanın mücadelesini veriyorlar” diyor Gözde Durmuş.

“Konuştuğumuz çevrelerde böyle gelmiş, böyle gider görüşü hakim. Ama böyle gidemez, gitmemeli. Hangi birimiz böyle bir yaşamı çocuğu için hayal eder” diye ekliyor Semerci.

Gerçekten hangimiz eder?

 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp