Top
Fatih Çekirge

Fatih Çekirge

fcekirge@hurriyet.com.tr

15/11/2016

Avrupa'nın bu yaptırım kafası nereye kadar

 

n

Ben Tuzla’da dünyanın en büyük yüzer enerji santralını uğurlama törenindeydim...

n

 

n

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tören alanına girmesini beklerken, Başbakan Binali Yıldırım’la sohbet ediyoruz...

n

 

n

Başbakan’a kısa bir soru sordum:

n

 

n

m Kuzey Irak operasyonunda bir sıkıntı ihtimali var mı?

n

 

n

Cevap kısa ve net oldu:

n

 

n

- Her şey planladığımız gibi gidiyor. Ama daha açığını söyleyeyim; teröre prim verene, bu operasyonu kesene karşı bir tek sözümüz olur: Tepelerine bineriz.

n

 

n

Tuzla’da Başbakan’la sohbetten çıkan özet cümle şu:

n

 

n

“Sonuna kadar kararlılık...”

n

 

n

Şimdi Avrupa Parlamentosu Başkanı’nın bu ‘yaptırım tehdidine’ gelebilirim.

n

 

n

1) Bu tavır diplomasiye ve Avrupa kültürüne yakışmamıştır.

n

 

n

2) Çünkü Avrupa’nın bu ‘yukarıdan bakan’, ‘buyurgan’, ‘sömürgen ve kemirgen’ tarzı nefretten başka bir şey yaratmıyor...

n

 

n

Ben Tuzla’da dünyanın en büyük power-ship’lerini uğurlama törenindeyken...

n

 

n

Her biri 500 megavatlık yani 500 milyon dolarlık gemileri...

n

 

n

Myanmar’dan Uganda’ya kadar birçok ülkeye gönderirken...

n

 

n

500 megavatlık bir gemi iki buçuk milyonluk bir şehri aydınlatacakken...

n

 

n

Bu Türk firmasının dünyadaki en büyük rakibinin ABD olduğunu bilirken...

n

 

n

ABD’nin Çin’le ortaklık kurup Myanmar’daki ihaleyi almak üzere Türkiye ile yarıştığını bilirken...

n

 

n

Türk firmasının bu yarışı kazandığını yerinde görürken...

n

 

n

Ve mesela...

n

 

n

İngiltere’nin bazı şehirlerini aydınlatmak için Türkiye’den bu gemileri sipariş ettiğine gözlerimle Tuzla’da tanık olurken...

n

 

n

AB Parlamentosu Başkanı’nın ‘Türkiye’ye yaptırım’ sözü çok ucuz kalmıyor mu?

n

 

n

Yani buradaki AB elçileri bu gerçeği merkezlerine iletmiyorlar mı?

n

 

n

Yüzer santralı ithal eden Gana’nın elçisi oradaydı...

n

 

n

Nasıl mutlu, nasıl gururlu, nasıl sahici bir arkadaşlık halindeydi...

n

 

n

Çünkü, Gana bugüne kadar Avrupa’dan aldığı jeneratörlerle elektriğin birimine 30 sent ödüyormuş.

n

 

n

Şimdi Türkiye’den aldıkları bu enerji gemisiyle 10 sent ödüyorlar...

n

 

n

Kan emmenin sonudur bu.

n

 

n

Avrupa artık...

n

 

n

Eski çağlardaki buyurgan tarzından vazgeçmek zorundadır.

n

 

n

Dinlemek, anlamak ve konuşmak zorundadır.

n

 

n

Dahası, o ülke halklarının siyasi tercihlerine saygı duymalıdır.

n

 

n

En azından bu üslup, ne diplomasiye ne de insan haklarına yakışıyor.

n

 

n

Çünkü artık Türkiye’nin bu içinde bulunduğu coğrafyanın sınırları ve sorunları eski çağlardaki gibi cetvelle çizilemeyecek kadar büyümüş ve derinleşmiştir.

n

 

n

Paris’in arka sokaklarındaki bu gerçek bütün çıplaklığıyla duruyor.

n

 

n

Nasıl mı?

n

 

n

Yıllarca Fas, Tunus ve Cezayir üzerinde bir sömürge imparatorluğu kurduktan sonra...

n

 

n

O sömürgenin Fransız pasaportlu çocukları...

n

 

n

Şimdi Paris’in gettolarında DEAŞ için militan oluyorlar ya...

n

 

n

Aynı şey Berlin için de geçerli.

n

 

n

Zaten bir sohbetimiz sırasında Alman İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere bana bütün samimiyetiyle şöyle demişti:

n

 

n

- DEAŞ’a giden bu çocukları anlamaya çalışıyoruz. Neden gidiyorlar?

n

 

n

İşte şimdi cevabı ben veriyorum:

n

 

n

Bu buyurgan tavrınızdan dolayı.

n

 

n

Konuşmayı denemiyorsunuz...

n

 

n

Anlamayı denemiyorsunuz...

n

 

n

“Bizden olan medenidir, diğeri bedevidir” kafası artık işlemiyor.

n

 

n

Üstelik bedevilik de anlamanız gereken önemli bir kültürdür.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp