BİRKAÇ gündür Avrupanın bazı kentlerindeydim...
Sokaklarda da gezdim, bakanlık koridorlarında, dernek lokallerinde de.
Ve elbette birbirinden güzel lokantalarında.
Türkiyede toz duman devam ederken, o sokaklardan bizim sokaklara birkaç gözlem aktarmak istedim.
Biliyorsunuz, bu hafta Başbakan Erdoğanın çok önemli bir ziyareti var.
Almanya...
Oradaki ana gündem, Suriye, Irak, Afganistan ve El Kaide.
Bu yüzden de bakış tamamıyla bu eksende.
Yani...
Avrupa sokaklarına göre:
1) Artık mesele yalnızca diplomatik bir müzakere süreci değildir. AB bugün Türkiyeye üyelik öncelikli değil, güvenlik öncelikli bakmaktadır.
Neden mi?
Çünkü şu anda AB kentlerindeki en büyük endişe, oralardan Suriyeye giden El Kaide sempatizanlarının, birer militan ya da canlı bomba olarak Avrupa sokaklarına geri dönmesi...
Korku budur...
Üyelik süreci ikinci plandadır.
2) İstihbarata göre, El Kaide saflarına katılmak üzere yalnızca Almanyadan Suriyeye giden gençlerin sayısı 300e yakın... Bu da bilinen.
3) Alman İçişleri Bakanlığı bu radikal cepheleşmeye karşı özel bir çalışma yapıyor. Bunun için de Türkiye ile yakın işbirliği istiyor...
4) En önemlisi, Türkiye, gidenler ve dönenler için tam bir geçiş köprüsü. Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere ile yaptığımız sohbette, açık açık söyledi:
Türkiye bir geçiş köprüsü olarak kullanılmak isteniyor. Ama buna karşı tam bir işbirliği içindeyiz.
Türkiyenin gerek üyelik süreci, gerekse AB ile ilişkilerin onarımı açısından El Kaideye karşı gelişen bu işbirliği dikkat çekicidir.
Bu açıdan bakınca, TIRlarla El Kaideye silah gönderiliyor haberleri resmi olarak boşta kalıyor.
Avrupanın siyasi mahallelerindeki birkaç fanatik dışında etki yaratmıyor.
ABYİ İSTİYORSAN KURALA UYACAKSIN
Buraya kadar aktardıklarım, birinci öncelik.
Avrupa sokakları için Türkiye açısından ikinci önceliğe gelirsek...
Yani, ABye üyelik sürecine.
Kim ne derse desin; ister dış mihrak, ister iç mızrak, Gezi olayları hükümete karşı çok ters bir rüzgâr yaratmış.
Aynı şekilde, son yolsuzluk iddiaları, yargı ve emniyetteki tayin fırtınaları bu ters algının kökleşmesi için kuvvetli bir zemin oluşturmuş.
Ancak Türkiyenin o coğrafyadaki tek demokratik laik ülke konumunda olması, anlattığım, güvenlik önceliğiyle birleşince, Avrupa sokaklarındaki Türkiye değeri, artı-eksi olarak dengelenmiş durumdadır. Ve özet şudur:
- Bu yüzden, bir fasıl açılır, ikincisi bekler, üyelik için yıllar geçer. Yine vize konuşulur. Bir adım ileri, iki adım geri, bu üyelik süreci devam eder.
Ama şimdi kalıcı olan, Avrupa sokaklarının güvenlik önceliğidir. Türkiye o önceliğin kilit ülkesidir.
Göreceksiniz ki, görüşmeler sonrasında iki ülke arasında yakın bir işbirliği mesajı çıkacaktır.
AVRUPA SOKAKLARI DEMİŞKEN
Size Avrupa sokaklarından bir izlenim aktardım.
Türkiyenin o sokaklardaki AB üyelik sürecine gelince...
Bu defa cevabı bizim sokaklardan bir fotoğraf olarak seçtim...
Bakın ve üyelik sürecimizin sokaklardaki hali açısından o yorumu siz yapın.