Top
15/11/2015

La vie en noir

Orası 20’li yaşlarımızda bize kapılarını ve kollarını açan şehirdi.

n


* * *

n


“Özgürlük”ün gerçek manasını o şehirde, havayı gökyüzü gibi içimize çekerek öğrenmiştik.
Bizi felsefeyle tanıştıran şehirdi orası.

n


* * *

n


Önceki gece haberler gelmeye başladığı zaman gözlerimi kapattım, kulaklarımı kapattım, ağzımı sımsıkı kapattım.
Utancımdan üç maymunu oynamak istedim.

n


* * *

n


Bir 21’inci yüzyıl riyasına ortak olmanın utancını.
Müslüman olup da İslam adına çoluk çocuk, hamile kadın demeden insafsızca katleden, insanların kafasını kesmeyi dünyanın en iğrenç reality şovuna çevirecek kadar gaddarlaşmış bir vahşete karşı sesimizi yükseltemediğimiz, korktuğumuz, pıstığımız için üç maymunu oynamak istedim.

n


* * *

n


Bir Müslüman olarak, “Kardeşim, yeter artık” diye ayağa kalkamayacak kadar acizleşmemize isyan edecek bile mecalim yoktu, ondan üç maymunu oynamak istedim.

n


* * *

n


Edith Piaf’ın, “La vie en rose”u dünyanın en güzel aşk şarkısıdır.
“Sevgilim beni kollarına alınca, hayatı tozpembe görüyorum” diyen bir şarkıdır bu.

n


* * *

n


Bugün bütün Fransa yasta.
“La vie en noir” şarkısını söylüyor. Yani matem siyahının şarkısını.
O harikulade şarkının “La vie en noir” versiyonu hiçbir zaman yazılmasın, hayat devam etsin, inadına devam etsin demek, kollarını, hayatımın en güzel yıllarına açan bu insanlarla aynı matemi tutmak için o şehre gidiyorum.

n

 

n

 

n

Umarım sorarlar

n

 

n

 

n

DÜNYANIN en büyük devletleri bugün Antalya’da bir araya geliyor. İçlerinde en büyük Müslüman ülkeler, en büyük Hıristiyan ülkeler, en büyük Budist ve Hindu ülkeler var. Umarım orada birbirlerine sorarlar. Müslümanlar neden IŞİD gibi belalara karşı sesini yükseltemiyor. Hıristiyanlar neden Filistin sorununun çözümüne çare bulamıyor. Bu açlık, bu yoksulluk, bu savaşlar niye devam ediyor?

n


* * *

n


NOT: Cumhurbaşkanı’nın daha ertesi günü beklemeden canlı yayında Türk milleti adına tepkisini dile getirmesine sevindim ve
gurur duydum.

n

 

n

 

n

Steve McQueen, ölümünden 35 yıl sonra neden hâlâ bir stil ikonu

n

 

n

Hürriyet

n

 

n

HÜRRİYET’in dünkü stil eki “Follow”u çok sevdim.
Bir reklam eki olmasına rağmen harikulade bir içerik ve görsel malzemeyle hazırlanmıştı.
En ilgiyle okuduğum yazılardan biri Başak Dizer’in Amerikalı aktör Steve McQueen’in bir stil ikonu olarak
yeniden yükselişini
anlattığı yazı oldu.
Son zamanlarda Batı’da nereye gitsem, vitrinlerde bol bol Steve McQueen fotoğrafı görüyorum.
Giysileri, gözlükleri, saati ile insana müthiş cool duygu veriyor.
Bir insan ölümünden 35 yıl sonra hâlâ bu moderniteyi koruyabiliyorsa, yaşadığı zamanın çok ötesinde bir insandı demektir.

n

 

n


Demişti

n

 

n

 

n

SURİYE içsavaşı başlarken Esad, “Suriye
parçalanırsa, domino taşı gibi hepinizin üzerine devrilir” demişti. Haklıymış.

n

 

n

 

n

Sizce de takım elbise asla tarih olmaz mı

n

 

n


FOLLOW ekinde Sibel Arna’nın, erkeklerin takım elbiseden asla vazgeçmeyeceğini anlatan bir yazı vardı.
Bana sorarsanız doğru. Vitrinler de öyle diyor.
Ekte sevdiğim öteki güzel şeyler de şunlardı:
-Ece Sükan’ın “Vazgeçilmez tasarımcı kaldı mı” yazısı.
-Fethi Karaduman’ın Vogue’u, Elle’i, Marie Claire’i, Vanity Fair’i aratmayan, ayakkabısını giyen kadın fotoğrafı.
Hürriyet’in hiç bitmeyen yenilikçiliği ile iftihar ediyorum.
Türkiye’de modern tüketimin aynası bu gazete.
Ancak Pazar Kelebek ekindeki sokak modası için bir eleştirim var.
Konfeksiyonda Türk markaları harikalar yaratıyor. Ancak seçilen örneklerde bunları giyen insanlara çok az yer veriyorlar.
Bu da haksızlık oluyor.

n

 

n

 

n

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp