ONUN hikâyesi 27 Ocak 2013 günü New Yorkun yükselen yeni bölgesi, Brooklynin bir sokağında başlıyor.
O gün sokak buzlanma yüzünden trafiğe kapanmıştır.
1.98 boyundaki dev adam, çevresindekilere, Big Lebowski filminin kahramanının meşhur ettiği Dude (herif veya kanka) kelimesiyle seslenerek başlar.
Zaten 1.98lik dev cüssesi ile filmin kahramanı John Goodmana benzemektedir.
Bill de Blasio, onu dünyanın bir numaralı şehrinin belediye başkanlığına getiren yürüyüşünü tam bir yıl önce, Brooklynin bu mütevazı evinde başlatır.
Yanında kendinden 30 cm küçük siyah bir kadın, çoraplarının izleri yırtık genç bir kız ve afro saçları ile 1970lerin Black Panther hareketinin mensuplarını hatırlatan genç bir adam vardır.
Amerikan yerleşik nizamının kalesine saldıracaklardır.
Hem de gerisinde, dünya siyasetinin yeni ufkuna ait çok önemli işaretler vererek.
* * *
Şanslı yıldızın altında doğmuş bir çocuk değildi. Babası Alman kökenli bir Amerikalıydı.
Yalede okumuştu. Onu parlak bir hayat beklerken, İkinci Dünya Savaşı patlamış, Okinawada bir bacağını kaybetmişti.
Savaştan geriye bir alkolik olarak dönmüştü.
Yeni belediye başkanı babasının adı ile hayata başladı. Adı Warren William Jrdı.
Annesi ise İtalyan asıllı bir kadındı.
Hayata pratik bakışı, annesinden almıştı. Bir de yeni adını.
Babasına olan tepkisinden dolayı adını değiştirip, Bill de Blasio yapmıştı.
O günden sonra önünde yepyeni bir hayat başlayacaktı.
Sadece boyuyla değil, hayata bakışı ile de çok farklı bir çocuktu.
Bir arkadaşının deyişi ile her hafta başka bir kıza âşık oluyordu.
Ama onun asıl farkı, sosyal ve siyasal alandaki faaliyetleriydi.
Önce Nikaraguaya gidip Sandinista gerillarının safında savaştı.
Dönüşte New York Belediyesinin vatandaşla ilişkiler bölümünde bir iş buldu.
* * *
Orada Chirlane McClay isimli siyah bir kadınla tanıştı. Belediye başkanının konuşmalarını yazıyordu. Bill de Blasio kadına âşık oldu. Ancak arada ciddi bir sorun vardı.
Kadın lezbiyendi. Üstelik bunu yazdığı bir kitapçıkla açıklamıştı.
Damarlarindaki İtalyan kanı, hem kendini, hem kadını ikna etmeyi başardı. Kısa süre sonra Chirlane hamileydi. Bunu öğrendikten sonra, iki gay rahibin önünde dini nikâhla evlendiler.
Her ikisi de aktivistti.
Ama aktivizmleri 2012deki Wall Street işgallerine kadar kamuoyunca pek bilinmedi.
O yıl geldiğinde Bill, Wall Streette, Amerikan yerleşik sistemine meydan okuyan bu hareketin içindeydi.
New York kamuoyu onu ilk defa Amerikanın Gezisi sayılabilecek bu direnişle tanıdı.
O hareketin zorla bastırılmasından kısa süre sonra Bill de Blasio, Brooklyndeki evinden, Büyük Elma denilen New Yorkun belediye başkanlığına adaylığını açıklıyordu.
Seçim programını ise bugüne kadar dünyada hiç rastlanmamış bir şekilde açıklayacaktı.
DANTE IS
BLASİOnun iki çocuğu var. Çocuklarına ilginç isimler takmış.
Büyüğü Chiara adında bir kız.
Oğlunun ismi ise Dante.
Seçildiği takdirde babasının uygulayacağı programı oğlu Dante açıkladı.
500 bin dolardan fazla geliri olanlardan ek vergi alıp bununla bütün fakir çocuklarının anaokuluna gitmesini sağlayacağını söyledi.
Afro saçları bir anda New Yorkun gündemi oldu.
Seçmenlere her gün özel e-mail gönderildi.
Sonunda Bill de Blasio New York halkının yüzde 73ünün oyunu alarak belediye başkanı seçildi.
* * *
Yılbaşı gece yarısından sonra yatağıma uzanıp, Paris Match dergisinde Bill de Blasionun hayatını okurken gözüm bir ara televizyona takıldı.
Başbakan Erdoğan halka sesleniş kouşması yapıyordu.
O gecenin yılbaşı olması, belli ki öfkesini daha da arttırmıştı.
Aynı irkiltici üslup, aynı suçlamalar...
Ne anlama geldiğini anlamadığım birtakım dini kavramlar...
İstiklal Marşının, uzun bölümünden atıflar...
Türkiyenin bir bölümü yılbaşını kutlarken, ülkenin Başbakanı öteki bölümüne yönelik savaş yemini ediyordu sanki...
Sonuna kadar bekledim...
En küçük bir sevgi sözcüğü gelir diye bekledim...
Gelmedi...
Sadece savaş baltaları vardı ve bu konuşma 2014e ait bütün umutlarımı alıp götürmüştü.
* * *
Sonra New York halkını ve De Blasioyu düşünüm.
Öyle bir halk ki, Amerikan yerleşik nizamının, CIAnın, FBIın bütün fişlemelerini elinin tersi ile itmiş.
Amerikan devletinin tüylerini diken diken eden bir Sandinista gerillasını, bir Wall Street direnişçisini, bir lezbiyenin eşini, afro saçlı Dante adlı freak bir çocuğun babasını, Büyük Elmanın tepesine getirmiş.
Gece epey ilerlemişti...
Erdoğanı tamamen kafamdan sildim ve ileriye baktım...
Acaba bir gün bu toplum da kafamızdaki bütün sicilleri, Milli Güvenlik Kurullarında çıkmış emirlerle hazırlanmış fişleri yırtıp atacak mı.
O gün gelecek ve bu ülkenin belediye başkanlıklarına, başbakanlıklarına, cumhurbaşkanlıklarına Geziye katılmış, dağlarda yaşamış insanlar da seçilebilecek.
O gün gelecek ve bizler, yılbaşı akşamlarını savaş ilanlarıyla değil, kucaklaşarak kutlayacağız.
Bir gün... Evet bir gün elbet... Bu ülkenin de bir Bill de Blasiosu olacak...
* * *
Bill de Blasio dün sabahtan itibaren, resmen New York belediye başkanlığı görevine başladı...
Sana başarılar Dude...