Top
Doğan Hızlan

Doğan Hızlan

dhizlan@hurriyet.com.tr

07/02/2017

John Berger’in ardından

Resimle yazı arasındaki bağlantıları kurdu, hem yazdı hem çizdi.

Bir yazarın denemeleri, onun önce dünyaya, sonra sanata bakışını, gündelik saptamalarını ortaya koyar.

Yaşarken öğrendikleri, onun görüşlerini, insana bakışını özetliyor. Dostluklar, yalnızlıklar, kentler, insanı etkileyen iklimler.

Yeni kitabı “Hoşbeş”i(1) okurken, onun yaşamından kesitleri öğrenmekle yetinmedim. Birçok konu üzerine yeni düşünce kapıları açmayı denedim. Onu daha yakından tanıdım.

Sanat üzerine, sanatçılar üzerine, dostluk üzerine yazdıklarında, bazı kavramları yeniden gözden geçirmemizi sağlayacak içerik var.

Ben zaten denemenin bu özelliğinin altını çizmeye çalışırım.

Kitabın başındaki ilk yazı “Otoportre” başlığını taşıyor:

“Yaklaşık seksen yıldır yazıyorum. Önce mektup, sonra şiir ve konuşma, sonra hikâye, makale kitap, şimdi notlar.

Yazma faaliyeti benim için hayati bir faaliyet oldu hep; bir şeyler anlamlandırmamı ve devam etmemi sağlıyor.”

Tanıdıkları, dostları üzerinden siyasal yargılara da varıyor.

Rus devrimi üzerine bir görüşü aktarıyor:

“Sadece hükümet taraftarlarına, Parti üyelerine tanınan -bu insanların sayısı ne kadar fazla olursa olsun- özgürlük değildir. Özgürlük daima farklı düşünenler için olmalıdır.”

“Düşme Sanatına Dair” yazısında, Şarlo’nun (Charlie Chaplin) bugün de geçerliliğini koruyan mesajlarını değerlendiriyor ve şöyle diyor:

“Chaplin’in dünyasında gülme ölümsüzlüğünün takma adıydı.”

Lorca’yı irdeleyen yazıyı da okuyun.

***

MERİH AKOĞUL, “Fotoğrafı Okumak” (John Berger Anısına)(2) yazısında fotoğraf üzerine yazanların adlarını anıyor:

“Susan Sontag ve Roland Barthes, şu an ikisi de aramızda değil; John Berger de artık yok. Ama fotoğraf üzerine yazdıkları ve fotoğrafçıların üzerinde yaptıkları etki hâlâ çok büyük. Bugün fotoğraf hakkında konuşanların adlarını anmadan geçemeyecekleri bu değerli insanlar, fotoğrafların içine gömülü anlamı sözcükler aracılığıyla başarıyla çıkartıp okuyucunun önüne koydular. Bundan sonradır ki, fotoğraf dünyasında her fotoğrafın nedenselliği üzerine düşünmeye başladı insanlar.”

İyi bir fotoğrafçı ve öğretim üyesi olan Merih Akoğul’un görüşünü okurlarıma aktarmak istedim.

Akoğul, sanatın, sanat kuramlarının yerini belirledikten sonra, üreten ile izleyen arasındaki bağa değinip, bir fotoğraf yapıtının üzerinde konuşmak için gerekli konu başlıklarını sıralıyor, Berger’in fooğraf ve sanat üzerine yazdıklarının iki ana özelliğinden söz ediyor.

Birincisi konuları karmaşık kuralların korkutuculuğundan uzak tutması ve özgün biçimde ele alması ikincisi ise yazıda şiirsel dokunuşlar gerçekleştirmesi.

Onun kimliğini de şöyle özetliyor Akoğul: “Bir kuramcıdan daha çok, sanat üzerine ufuk açıcı denemeler yazan ‘Sözcüklerin Efendisi’ bir edebiyatçı olarak Berger’i ele almak daha doğru.”

***

GÜNCELİ zenginleştiren düşünceler için Berger’i okumak gerekir.

(1) Hoşbeş, John Berger, Çevirenler: Aslı Biçen–Beril Eyüboğlu–Oğuz Tecimen, Metis Yayınları.

(2) Sabitfikir, Şubat 2017.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp