Top
11/02/2023

Cevabı siyasilere bırakmayın lütfen

Belki de o yüzden İzmir’de zaman zaman yaşadığımız o küçük depremler sonrası hep bu diyaloglar aklıma gelir.Ve her küçük depremin açığa çıkan enerjiden dolayı iyi olduğunu düşünürüm.Tabii son yaşadığımız deprem faciasının şiddeti ve boyutu düşünüldüğünde bizim yaşadıklarımızla kıyaslanmayacak kadar büyük olduğunu anlıyoruz.Peki biz böyle bir dehşeti yaşarsak ne olacak?Aslında Prof. Dr. Naci Görür bunun cevabını veriyor; “99 senesinden itibaren her an olmak kaydıyla 30 yıl içinde depremin olma olasılığı yüzde 62. Biz 23 yılını geçirdik. Yüzde 62 olasılık 70’lere çıktı. Artık uzatmalara oynuyoruz...”Uzatmaları oynayan sadece İstanbul mu?Maalesef İzmir ve çevresi için de aynı şeyleri söylüyor Naci Görür...“İzmir körfezinin doğu batı yönünde giden fay en tehlikeli olanıdır. Asıl tehlike yaratacak İzmir fayıdır. Körfezin kıyısında yapılan binalar bataklık bir zemin üzerinde bilinçsizce inşa edilmiştir. Eski İzmir’de bu kadar yüksek binalara müsaade edilmezdi. İzmir’in depreme dirençli hale gelebilmesi için çoğu binanın yıkılması gerekiyor. Gediz akarsuyunun, delta çökelleri üzerine bina yapmışlar. Bu inanılır gibi değil.”Son yaşadığımız deprem felaketiyle ilgili çok önceden uyaran bilim insanları, şimdi de Türkiye’nin farklı bölgeleri için uyarıyor.Şimdi;Bu sözleri dinleyecek miyiz ve gerekenleri yapacak mıyız?Yoksa bu felaketin üzerinden bir süre geçtikten sonra yine unutup bir sonraki depremi mi bekleyeceğiz?Cevabı sadece siyasilere bırakmayın lütfen...Çünkü cevabı hepimizin vermesi gerekiyor.Yık yenisini yapasla kentsel dönüşüm değilKENTSELdönüşümden “yık yerine yenisini yap” mı anlıyoruz?Galiba öyle...Mevcut uygulamalar böyle algılandığını gösteriyor.Ben de uzun zamandır diyorum ki;Türkiye bu deprem gerçeğiyle bir yol ayrımına girdi.Artık gerçekçi kararlar almamız gerekir.Belli ki kağıt üstünde birçok detay ideal gözüküyor.Ama uygulamalar gösteriyor ki; denetimlerde, uygulamalarda sınıfta kalıyoruz.Bir süre yeni projeler yerine kentsel dönüşüme yeni bir anlayış ve yaklaşım getirecek örnek modeller yaratmamız gerekecek.Ada bazında ve büyük alanları dönüştürecek projeleri yapmalıyız.Böylece kentlerimiz hem nefes alacak, hem de depreme dayanıklı hale gelecektir.Zamanımız yok unutmayalım.Evet imar affı istemeyinBEN “Bir daha kimse imar affı istemisin?” diye yazdıkça, yine bir grup geçti bilgisayar başına aynı mesajları atmaya başladı.“Mağduruz” diyorlar.Sorabilir miyim; neyin mağdurusunuz?Bir af beklediğinize göre bir eksiğiniz ya da yanlışınız var.Yapmayın kardeşim...Evinize yeni imalatlar yapmayın.Proje dışında ekleme yapmayın.Binaların statiğini, estetiğini bozacak eklemeler yapmayın.Yapmayın...Devleti de kandırmayın, kedinizi de... Bitişik nizam kentleri boğduBİTİŞİK nizam evler maalesef Türkiye’nin bir yanlışı...Arsa sahipleri kayıp istemedikleri için bitişik nizam apartmanlara seslerini çıkarmadılar.Ama ne oldu?Kentler nefes alamaz hale geldi.Deprem yan yana, bitişik nizamla yapılmış binalara hasarlar vermeye başladı. Bir gün ada bazında kentleri yeniden planlama şansı olursa imar yönetmeliklerini gözden geçirelim.Gelmeyin, her şeyi yollamayınDEPREM bölgesinde olanlar sürekli uyarıyor.“Gelmeyin” diye…Çünkü bu kritik günler sadece profesyonellerin sahada olması gerekir.Ve yine uyarıyorlar.“Aklınıza gelen her şeyi yollamayın...” diye…Çünkü bölgenin ihtiyacına göre hareket etmek gerekir.Ve hiç unutmayın önümüzde uzun bir süre var.Bu yardımları birkaç gün için değil; birkaç yıl için planlamalıyız.Lütfen koordinasyonu sağlayan kurumlara danışmadan hiçbir şey yapmayın.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp