Top
09/11/2023

Daha iyi kentlerde yaşamayı hak ediyoruz

Her fırsatta yazıyorum.Türkiye geçmişe göre birçok parametrede dünyayla rekabet edebilir düzeyde...Ancak kentleşmede sınıfta kaldığımız acı bir gerçektir.Şu da gerçek...Bundan hepimiz sorumluyuz. Devletin yanlışlarından daha çok vatandaşımızın yanlışları var.Örneğin imar aflarını isteyen vatandaşlardı. Bu talebi gören, duyan, karar alan siyasetçilerdi belki ama vatandaştan böyle bir istek gelmeseydi bu konu gündeme gelmezdi belki...Sonuçlarını her depremden sonra görüyoruz.Binlerce, on binlerce insanımızı depremde kaybettik.Ama daha önemlisi sağlıksız, giderek yaşaması zorlaşan şehirlerimiz var. Türkiye’nin kentsel dönüşüm konusuna daha çok eğilmesi gerekir.Nüfusun homojen bir şekilde yayılması şart...Büyükşehirlerimizin altyapıları artık yeni nüfus artışlarını kaldıramıyor.Mega şehirlerde yaşamanın maliyeti de giderek artıyor.Oysa Almanya, Fransa gibi başarılı ülkeler var.Bu kadar yoğun nüfus hareketini hiçbir devlet kolay karşılayamaz. İstatistiklere yansıyan bilgiler var.İstanbul’u pandemi sonrası 2 milyondan biraz fazla insan terk etmiş.Ama daha fazla insan İstanbul’a taşınmış. İnsanları İstanbul’dan uzaklaştıran nedenlerden daha fazlası gelmek için hala mevcut...Hep İstanbul’u konuşuyoruz; arada İzmir gözden kaçıyor. Bu gidişle İzmir 7 milyonluk nüfusa koşuyor.İzmir’in 7 milyonu kaldıracak altyapısı var mı?Bence yok...Kentsel dönüşüm sadece yakıp yenisini yapmak olmamalı.Dönüşümü bir zihniyet değişimiyle, yeni bir yol haritasıyla, farklı bir kentsel modelle çözebiliriz.Türkiye bunu yapabilir.Eskisinden daha güçlü ve hazırlıklıyız. Edirne’den dışarı çıktığımızda tek bir şeyi kıskanırım hep...O da mimari, kentleşme...Hepimiz daha iyi kentlerde yaşamayı hak ediyoruz. Ve tekrarlıyorum.Bunu sadece devletin değil; vatandaşımızın daha çok istemesi lazım.Siyaset iklimi değişir mi?Cumhuriyet Halk Partisi’nde değişimler her zaman olmaz. Şimdi yeni bir Genel Başkan var; Özgür Özel 13 yıllık Kılıçdaroğlu liderliğinden sonra göreve geldi. Özel’i kamuoyu tanıyor ama genel başkan olarak olaylara yaklaşımını herkes merak ediyor.İktidarın uzun zamandır dile getirdiği “Türkiye’de muhalefet sorunu var” yorumu vardı.Ana muhalefetin de iktidara yönelik birçok konuda ağır eleştirileri vardı.Her şeye rağmen CHP’deki değişimin siyasete nasıl yansıyacağını göreceğiz.Sadece Ankara’da değil; yerel siyasette de partilerin en azından bazı konularda birlikte hareket ediyor olmasını toplum arzu ediyor.Mart’ta yerel seçimler var.Siyasetin tansiyonu yeniden yükselebilir ama sonrasında siyasetin tonu, üslubu yeniden şekillenebilir.Türkiye’nin önemli konuları konuşmak için bütün siyasi partilerin önemli meselelerde bir araya gelebiliyor olması gerekir. Belki bu değişimler yeni bir siyaset iklimi getirir.Karşıyaka’ya bir stat mıbir spor kompleksi mi?Yıldırım Karakaplan birçok önemli projeye imza atmış insanlardan biridir. Örneğin Atatürk stadı yapılırken genç bir mühendisti. O günleri arada kendisinden dinliyorum. Hala spor yapan, yüzen, spordan kopmayan da biridir. İyi bir Karşıyakalıdır, İzmir sevdalısıdır.Geçen gün aradı.Ve dedi ki...“Karşıyaka stadı sadece bir stat değildir. Orası İzmirlilerin birlikte spor yaptığı bir spor kompleksiydi. Hepimizin ortak anıları var. Bu kimliğini asla kaybetmemeli.”Yıldırım abi bir uyarı yaparsa daha fazla dikkat ederim.Çünkü o olaylara sadece tek bir pencereden bakmaz.Bazen mesleği bir mühendis gibi yaklaşır.Bazen bir sporcu kimliğiyle olayları yorumlar.Bazen bir kentli, bir sosyolog gibi konulara çözüm getirir.O statta benim de anılarım var.Bugün yazı 50’lerde olan herkes bilir, hatırlar.Gerçekten de Karşıyaka stadı sadece futbol oynanan bir yer değildi. Oradan milli atletlerimiz çıktı.Oradan basketbolcularımız, yelkencilerimiz, voleybolcularımız, yüzücülerimiz; farklı alanlarda görev alan sporcularımız da çıktı.Ama daha da önemlisi...Karşıyakalıların spor yaptığı, spor düşündüğü bir adresti.“Oraya sadece bir futbol stadı yapmayın” der Yıldırım Karakaplan abimiz... Ev sahipleri de mağdurBence bir düzenleme de ev sahipleri ve kiracılarla ilgili konuda yapılması gerekiyor.Bazı davalar iki, üç yıl bazen de daha fazla sürüyor. Devletlerin hayatında on yılların önemi yok ama bir insanın hayatında bir yıl bazen çok uzun bir süre...Ve insanlar yaşadıkları olaylara göre hayatlarını şekillendirebiliyor ve değiştirebiliyorlar.Bu davaların sonuçlandırılmasıyla ilgili mutlaka yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var.Sadece kiracılar değil, ev sahiplerinin de mağdur olduğu bir gerçek...
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp