Top
Cengiz Semercioğlu

Cengiz Semercioğlu

csemercioglu@hurriyet.com.tr

01/05/2020

1 Haziran’da açılacaksa, 3 Temmuz’da kapansın

Dün de yazdım ben bu konuyu...
2 haftalığına okul açmanın kimseye bir faydası yok.
Çocukların hazırlığı, okula adaptasyonu derken iki hafta bitecek zaten.
Bu sürede de hiçbir şey öğrenmeyecekler ve virüs konusunda gereksiz bir risk alınmış olacak.
“WhatsApp Anneleri” gruplarından da biliyorum, “2 haftalık okula çocuk göndermem” diyen veli sayısı hiç az değil...
O yüzden bu yılı zorlamanın anlamı yok, artık oturmaya başlayan uzaktan eğitim 19 Haziran’a kadar uzamalı ve öylece okullar kapanmalı.
İlla çocuklar eğitimde geri kaldı diyerek okulları açmayı düşünüyorsak benim bir önerim var...
19 Haziran değil, 3 Temmuz’da kapansın okullar. 1 Haziran’da açıldıktan sonra 5 hafta eğitim demek bu, en azından okulları açtığımıza değer...

Takipçi: 2 Demet: 0

Demet Akalın çıkışlarından birini yaptı ve canlı yayında su içenlere tepki gösterdi...
Oruçlu olduğunu belirterek, “Tutmasan da oruçlu olanlara saygı gösterin, canlı yayında su içmeyin” dedi.
Bunun üzerine bir takipçisi şunu yazdı Demet’e;
“Senin oruç tutman kimseye sorumluluk yüklemez. Su da içer, yemek de yer. İnsanlar açlıktan intihar ederken sen çocuğuna minibüs satın alan insansın. Duyarlıymış gibi yapma komik oluyorsun.” Hatırlarsanız kızına doğum gününde üzerinde kocaman Hira yazan pembe bir minibüs almıştı Demet Akalın...
Takipçisinin tweet’ine “Sen iyi okumamışın! Su içebilir ama canlı yayında konuk oluyorsa içilmez. Konuyu minibüse getirmen senin komikliğin!” diyerek yanıt verdi Demet Akalın.
Kullanıcı belli ki magazini takip eden bir çetin cevizdi ve bu yanıt üzerine bir füze daha gönderdi;
“Peki insanlar karantinadan çıkamazken, eve ekmek götüremezken senin kebapçıyı eve çağırmanı ve bunun reklamını yapmanı ne yapacağız? Hani saygı!” dedi.
Sosyal medya kullanıcısının bu yanıtı sosyal medyada çok sayıda destek gördü ve gündeme oturdu.
Sonuçta sivri diliyle bilinen Demet Akalın üst üste 2 gol yiyerek maçı tamamladı.

İki çocukla karavan olur mu?

Pek çok kişi gibi benim de düşündüğüm konuyu dün Hürriyet manşetine taşıdı: Karavan tatili...
Bu yaz şöyle kiralasam bir karavan diyorum; Saroz’dan başlayarak, Asos, Dikili, Urla, Kuşadası, Didim aksam tıngır mıngır sahilden aşağıya doğru...
Sonra düşünüyorum iki çocukla küçücük bir aracın içinde kafayı yer miyiz yemez miyiz acaba diye...
Kiralık karavanları bile incelemiş durumdayım. Yol falan değil ama şu her gün yemekti bulaşıktı fena gözümü korkutuyor.
Var mı 5 ve 8 yaşında iki küçük çocukla karavan deneyimi olan?
Paylaşsa benimle de havalar tam ısınmadan vazgeçsem bu sevdadan...

Hekimoğlu’nun atası...

Rus edebiyatı meraklılarına yeni okuduğum bir kitabı tavsiye edeyim; “Genç Bir Doktorun Anıları”...
Kiev’de tıp eğitimi alıp, yazarlıkta karar kılmış Mihail Bulgakov’un devrim yılları Rusya’sını anlattığı çok çarpıcı bir kitap.
Uzak bir kasabada yeni mezun olmuş bir doktor, bir yandan soğuk hava şartları ve altyapı yetersizlikleriyle boğuşur, bir yandan da batıl inançlı, laftan anlamaz hastalarıyla...

1 Haziran’da açılacaksa, 3 Temmuz’da kapansın

Teoride zehir gibi ama pratiği zayıf bir doktorun karşılaştığı ilk vaka ve hastalar karşısında yaşadığı zorluklar.
Son derece yalın bir dile sahip kitap ama duygusu o kadar güçlü ki ne yapacağını bilmeyen genç doktorla ampute ameliyatına girdiğinizde sizin de eliniz ayağınıza dolaşıyor... Bizde “Hekimoğlu”, “Mucize Doktor”, yurtdışında “Dr. Who”, “Dr. House” var ya, tüm o doktor dizilerinin atasıdır bu kitap...
Not: İngiliz Sky Arts 1 kanalı, 2012’de kitabın 4 bölümlük mini dizisini çekmiş zaten. “Mad Men”in sevilen aktörü Jon Hamm ile Harry Potter Daniel Radcliffe oynuyor dizide... İlk fırsatta bu diziyi de izleyeceğim.
(Genç Bir Doktorun Anıları, Mihail Bulgakov, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 157 Sayfa...)

Sokakta son durum

Bugün 1 Mayıs, üç günlük sokağa çıkma yasağının ilk günü.
Geçen hafta 4 gün olduğu için çok zorlanacağımızı sanmam.
Ancak sıkıntı sokağa çıkma yasağı olan günlerde değil zaten, diğer günlerde...
İşte havanın 20 derece olduğu çarşamba günü, kurallara sıkı sıkıya uyan Cihangir sokaklarından son durum...
◊ Herkes dışarıda yürüyüşteydi...
◊ 45 gündür kapalı olan semtin bir-iki kahvecisi dükkanı açmış ‘take away” servis yapıyordu.
◊ Kahvesini alan Firüzağa Camii’nin önündeki kapalı çay bahçesinin önüne çökmüştü...
◊ Bir iki kafenin önünde toplanan arkadaş grupları vardı.
◊ Gratis kepenkleri açmış dükkanı temizleyip havalandırıyordu, kapısında hemen üç beş müşteri toplanmıştı.
Kısacası 45 gündür hiç olmadığı kadar hareketliydi çarşamba günü Cihangir...
Havalar ısındıkça insanları evde tutmak çok daha zorlaşacak. Ama bu sadece bizim değil dünyanın da sorunu.
Neyse ki pazardan itibaren sıcaklıklar düşüp yağış başlıyor İstanbul’da.

1 Mayıs

Bugün 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü... Eskiden olduğu gibi yine insanların yan yana olduğu, gülüp oynadığı, halaylar çektiği, türküler şarkılar söylediği... Sarmaş dolaş olduğu...
Kavgasız gürültüsüz bir şekilde kutlansa ne güzel olur değil mi? Neresinden baksan nostalji...
Emek ve
Dayanışma Gününüz kutlu olsun.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp