Top
Ayşe Arman

Ayşe Arman

aarman@hurriyet.com.tr

30/06/2019

Onur Haftası’nda Selin Ciğerci’yle kadın kadına... Kendimi bildim bileli yanlış bedendeyim

Onur Haftası’nda Selin Ciğerci’yle kadın kadına... Kendimi bildim bileli yanlış bedendeyim

* Nasıl bir hikâye seninki?

- Roman olur, film olur... Öyle bir hikâye. İçinde başkaldırı var, acı var, mutluluk var, bol gözyaşı var. Özüne kavuşmak için çabalayan bir kadınım ben. İstanbul’da dünyaya geldim. 1984’lüyüm. Babam Konyalı, annem Kastamonulu. Muhafazakâr bir aile...

* Orta halli mi?

- Aslında gecekonduda büyüdüm. Ama Zeytinburnu’nda bir sokak bizimdi. Dedem köyden gelip bütün sokağı satın almış, herkes bizim kiracımızdı. Ama neticede gecekondu sokağı. Fakat babam çok çalışkan bir adamdır, tekstil işiyle uğraşıyordu. Kocamustafapaşa, Laleli filan derken, büyük firmalarla ortak oldu. Sonra o şirketlerin başına geçti. Sonunda zengin olduk.

* Kardeş?

- Bir erkek kardeşim var; Kaan. Benden beş yaş küçük.

* Mutlu bir çocukluk mu?

- Tabii ki hayır. Yanlış bedene doğmuş biri nasıl mutlu olabilir ki? Ruhum kadın olarak dünyaya gelmişti ama erkek bedenine hapistim. İşin kötüsü  yakışıklıydım. Kadınlar hep ilgilendi benimle, bu da ayrı dertti. Hiçbir zaman fazla feminen olmadım.

* Adın neydi?

- Hasan. Ama insanlar beni ‘Bebek Okan’ olarak tanıdı. Türkiye’nin ilk sosyal medya fenomenlerinden biriydim. Hiçbir şey yapmadan ünlü oldum. Asuman Krause’nin bir yarışma programı vardı, ona katılmıştım. Yakışıklı olduğum için birdenbire ünlü oldum.

* Hasan’ı neden Okan yaptın?

- Babamın kulağına gider diye korktum. Bir de sosyal medyada daha havalı olsun diye Okan’ı tercih ettim.

* Yanlış bedende dünyaya geldiğini ne zaman fark ettin?

- Kendimi bildim bileli farkındaydım. En fenası, o yanlış bedeni taşımakla yükümlüydüm. Sadece göğüslerimi yaptırıp saçımı uzatıp, kadın gibi görünerek yaşamak da istedim. Kesmedi bunlar beni. Aynaya baktığımda komple kadın olmak istedim. Bedenimde erkekliğe dair hiçbir iz olsun istemedim. 20 yaşına kadar bu hayalle yaşadım. Ameliyat olmaya ruhen hazırdım, hiç tereddüt yaşamadım. Sonra da evden kaçtım.

* Nasıl yani? Ailen baskı mı yaptı?

- Tam öyle değil. Bir dediğim iki edilmiyordu. Arabam vardı. Hiç kimsede kredi kartı yoktu, bende vardı. Artık ailecek Ataköy Konakları’nda yaşıyorduk ama babam bana bekâr evi açmıştı Yeşilköy’de.

* Eeeee?

- Ama işte bülbülü altın kafese de koysan “Özgürlüğüm” diyor. Zaman içinde travesti, trans birey arkadaşlarım oldu. Onların cesareti, kendilerini gerçekleştirmek için verdiği mücadeleler, tüm toplumu karşılarına alma pahasına özlerine dönmek için gösterdikleri çabaya çok sayı duyuyordum. Cesaret isteyen bir şey bu. Onları küçümseyeceğimize alkışlamamız gerekiyor. Benimse param vardı ama mutsuzdum. Sonunda bu ikiyüzlülük canıma tak etti. Babamın yaşadığı şoku anlatamam! İnanılmaz bir kıyamet koptu. “Ben kararımdan vazgeçmeyeceğim, bırakın mutlu olduğum gibi yaşayayım!” dedim. Annem, “Yapma ne olursun!” dedi. Babam, “Allah belanı versin! Sakın bir daha bu eve girme! Def ol git” dedi ama ekledi: “Kredi kartını da bırak. Arabanın anahtarını da...”

Onur Haftası’nda Selin Ciğerci’yle kadın kadına... Kendimi bildim bileli yanlış bedendeyim
Zaten kadındım, görüntüde de kadın olmak istedim. Nasıl mutluyum anlatamam. O zamanlar aynaya baktığımda iğreniyordum kendimden.

Gündüz tezgâhtarlık, gece taksicilik yaptım

* Sonra?

- Üzerimdeki eşofmanlarla evi terk ettim. Ertesi gün baktım, cep telefonum da iptal olmuş. Bir arkadaşımın evine yerleştim. Dördüncü gün artık misafirlik bitmeye başlıyor. “Bir şeyler yapmam lazım!” dedim. Nişantaşı’nda bir yerde tezgâhtarlık, gece de korsan taksicilik yapıyordum. Altı ay boyunca o arkadaşımda kaldım. Evi küçücük, misafirleri var. Yatak odasında da birileri oluyor. Ben kapı girişinde ayakkabılarla beraber oturuyordum. Geceleri işe çıkıyorlardı. Ben onları alıp götürüyordum, şoförlüklerini yapıyordum, bana günlük 50-100 lira para veriyorlardı.

* O sırada ‘geçiş’in hangi noktasındasın?

- Peruktu, lazerdi mazerdi derken, yavaş yavaş kadına benzemeye başladım. Ailemden asla haber alamıyordum. Babam herkesle konuşmuş. Kimse bana para gönderemiyordu. Ama benim geçişimi tamamlayabilmek için paraya ihtiyacım vardı. Bunu ilk kez söylüyorum, mecburen Taksim-Şişli hattında çalışmaya başladım. O yolda gördüğünüz insanlardan biri bendim yani! Kendimle gurur duymuyorum ama başka çarem yoktu. Çünkü param yoktu.

Sonunda kardeşimin düğününe birlikte gittik

* Sonra ne oldu?

- Kazandığım parayla önce göğüslerimi yaptırdım. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Sonra kendime bir ev tuttum. Gece 12 dedi mi, yollara çıkıyordum. Kızacaklar bunları anlattığım için ama gerçek bu. Sonra bir gün erkek kardeşimin bir arkadaşı beni görüyor, “Ya abini gördük, ablanı mı diyelim... Siz niye onu yollarda çalıştırıyorsunuz?” diyor. Ve kardeşim çıktı geldi.

* N’aptı?  

- Bence üzüldü halime. Kardeşiz biz, atamazsın, satamazsın. Annemin de haberi olmuş, o da iki gözü iki çeşme ağlıyor. Bana dediler ki, “Bu hayat olacak şey değil! Sonunda başına bir şey gelecek. Kop bu insanlardan, bu çevreden, biz sana başka bir hayat kuralım. Dileğin gibi yaşa. Ama söz ver bir daha sokaklarda çalışmayacaksın!” Ve erkek kardeşim bana Ataköy’de bir ev kiraladı, dayadı döşedi. Bu arada babam hiçbir şey bilmiyor. Henüz komple cinsiyet değiştirmemiştim, sadece göğüslerimi yaptırmıştım ve saçlarım uzundu. Sonra erkek kardeşimin evlenme sürecinde gelinimiz babama, “Artık barışın, düğünümüz de var! Aile arasında küslük olmaz” diyor. Babam da mırın kırın ediyor ama çok da itiraz etmiyor. “Gelsin elimi öpsün, barışalım ama düğüne doğru düzgün giyinsin!” diyor. Gelinim Sinem de biraz çekinerek, “Babacım o iş olmaz. O artık bir kadın!” diyor. Sonra babamın yanına gittim el öpmeye...

* Baban n’aptı seni görünce?

- Yine kıyamet koptu! Bin türlü hakaret. “Ben böyle mutluyum!” dedim. “Sen benim neler yaşadığımı biliyor musun? Ben senin evladınım. İstesen de istemesen de öyleyim. Kimseye zararım yok. Senden hiçbir şey istemiyorum, para da istemiyorum. Bırak dilediğim bedende yaşayayım!” dedim. Ama tabii zor oldu beni kabul etmesi. Annem-babam beş vakit namaz kılar. Bayağı mutaassıp bir ailenin çocuğuyum. Hiç alışık olmadıkları şeyler. Onları da anlıyorum. Zannediyorlar ki doktora götürünce ben iyileşeceğim, doktor bir hap verecek, ben kadın olma hayallerimden vazgeçeceğim. Sonunda çok gözyaşı döktük karşılıklı ama ben ailemle barıştım. Erkek kardeşimin düğününe hep birlikte gittik.

* Peki ameliyat süreci?

- Bir gün evde oturuyorum, futbol menajeri bir arkadaşım beni Türkiye’nin en ünlü futbolcularından biriyle tanıştırdı.

* Şu anki sevgilinle mi?

- Yok canım, daha eski. O zaman Gökhan yok hayatımda. O ünlü futbolcuyla âşık olduk birbirimize. Ve birlikte yaşamaya başladık. İşte o benim hayatımı değiştirdi.

* Nasıl yani?

- Ameliyatımı, her şeyimi o yaptırdı! O dönem gazetelere haber de olmuştuk. Ama ortalıkta görünmüyorduk, kendi halimizde evimizde yaşıyorduk. Hayatta en çok istediğim şeyin cinsiyet değiştirme operasyonu olduğunu biliyordu. Sonunda yurtdışından doktor getirtti. Biliyorsun, bu ameliyatı olmadan önce heyet raporu gerekiyor. Bu süreç de yaklaşık bir yıl sürüyor. Yani pembe kimlik almak öyle kolay değil. Her şeyini araştırıyorlar. Hormon dengeni, psikolojini, hazır olup olmadığını... Tüm bunlardan sonra heyet “Cinsiyet değiştirme ameliyatı olmasında sakınca yoktur” dedi. Ve ameliyatı oldum. Hayallerim de gerçek oldu.

Onur Haftası’nda Selin Ciğerci’yle kadın kadına... Kendimi bildim bileli yanlış bedendeyim
Mutaassıp bir ailenin çocuğuyum. Zannediyorlar ki doktor bir hap verecek, ben kadın olma hayallerimden vazgeçeceğim. Çok gözyaşı döktük
karşılıklı.

Annem aynı çocuğu iki kez doğurdu

* Bu kadar hazırdın yani...

- Ayol ben doğuştan hazırdım! Kaşımı aldırmaya korkarım ama onu kestirmeye korkmadım! “Narkozsuz bile ameliyat yapabilirsiniz, yeter ki kesin, kurtulayım!” dedim.

* Erkek egemen dünyada erkeklik organından vazgeçmek, bir iktidardan da vazgeçmek anlamına geliyor...

- Bazıları için öyle olabilir. Ama ben gram tereddüt etmedim.  Zaten kadındım, görüntüde de kadın olmak istedim. Şimdi nasıl mutluyum anlatamam. O zamanlar aynaya baktığımda iğreniyordum kendimden. Şimdi hayatıma erkek girmesin, ona bile razıyım. Ben kendimi seviyorum, aynaya baktığımda anaç birini görüyorum. Çapkın bir kadın hiç olmadım. Harika Avcı’nın gençliğine benzetiyorlar, eriyorum mutluluktan.

* Selin ismini kullanmaya ne zaman başladın?

- Ameliyatın ardından.

* Neden Selin’i seçtin?

- Annem koydu! Aynı çocuğu iki kez doğurdu.

SALI: “Yüzüne asit atılan Berfin’e 100 bin lira destek olmak istediğimi söyledim. Sözüm söz. Parası bende saklı. Adına bir vakıf kuruluyor, o vakfa avukatı dediği anda yatırabilirim.”

FOTOĞRAFLAR: Emre YUNUSOĞLU 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp