Bursaspor maçından sonra Şenol Güneş’i dinledim…

Siz de dinlediniz mi bilmiyorum…

İnşallah gençlerimiz dinlememişlerdir… Bu yazıyı da okumazlar!

Ben inşallah okumazlar diyorum ama şiiri ve konuşmayı övgü ile anlatanlar da olabilir... Şaşırmam…

Spor medyamızın; “akil adam”, “öğretmen”, “kanaat lideri” ve “filozof” olarak nitelendirdiği bir kimseden bahsediyorum(!)

Gelin birlikte okuyalım…

Ben kendi yorumlarımı koyu renk ile yazdım…

Gerisi Şenol Güneş’e ait;

***

Bursalı bir gazeteci;

“Siz Bursa’da çalışırken hakemlerin İstanbul takımlarını kolladığınızı ima ederdiniz, İstanbul’un havası kirli derdiniz, şimdi ne düşünüyorsunuz?” şeklinde hakem hataları ile ilgili bir soru soruyor…

Buyurun Güneş’in cevabının bir bölümü;

Ben tamamını yazamadım. Siz tamamını izleyin hocamızı kızdırmayın...

Arkadaşlar bugüne kadar sustum. Konuşurum ancak Bursa’ya yazık olmasın.

Ben futbol hayatımda en büyük katkıyı Bursaspor'a yaptım. Bugün de bunun meyveleri yeniyor. Kulübün batması demek geleceğinin kararması demektir.

Kulüp batacaktı ben kurtardım. Yıldız oyuncular yarattım, satılmasını sağladım. O anda, Bursaspor alt yapısı, o oyuncuları Bursa’ya transfer eden, emeği olan diğer antrenörler falan hepsi taca gitmiş durumda…

Beni başkaları ile karıştırmayın.

Burada birilerine giydirdi ama kim olduğunu çözemedim.

Bursaspor'u, Bursa'yı seviyorum. Çok temiz bir havası var. Dağ havası var. Hiç de aksini söylemiyorum. Şimdi İstanbul'da söylediğim kirlilik manasını onlar da biliyorlar.

Ben İstanbul’da hava kirli derken Beşiktaş tarafını değil Kadıköy’ü kast ettim.

Unutmayalım soru bir tane ve hakemlerin İstanbul ve Anadolu da farklı düdük çaldığına ilişkin… Bakın nerelere gidiyor;

Bazı şeyleri açmak istemiyorum. Senin kaptanın bana yalvardı bana gelmek için. Bunları gündeme getirmek değil niyetim…

Aslında en çok bu konuyu konuşmak istiyor. 

Hiç konuşmak istemeyen adam hakem hatası konusunu nasıl buraya bağlayarak cevaplar?

Nasıl olurda, “mecbur kaldım konuştum” der?

Senin eski kaptanın bana yalvardı bana gelmek için –“bana” sözcüğünün iki kez kullanılması bana ait değil-

n
• Bir Milli oyuncu için daha aşağılayıcı bir cümle kurulabilir mi?
n
• Bu oyuncu şu anda Beşiktaş’a gitmiş olsa bu cümleyi kurar mı?
n
• Bursaspor’un başında Kadıköy’de maça çıkarken Bordo mavi giyen hocamız;
n

Bu oyuncu Fenerbahçe’de oynuyor olmasa bu cümleyi kurar mı?

***

Unutmayalım, aynı soruyu yanıtlamaya devam ediyor “akil” hocamız;

Ömer Hayyam’ dan dörtlük okuyarak soru soranlara bir ders daha veriyor(!)

Belli ki çalışmış, hazırlamış, okumak için fırsatını kolluyor…

Çalıştığı soru farklı yerden gelmesine rağmen ezberlediği cevabı okuyor;

Yalan doğrudan kaçar. Karanlık aydınlıktan kaçar. Güneş yalnızdır ama ışık saçar. Doğruların kaderidir yalnızlık. Kargalar sürü ile Kartallar yalnız uçar

Türkçe mealini yazayım;

Benim soyadım da, Güneş; Doğruları söylerim, etrafıma ışık saçarım. Karanlığı aydınlatırım… Bu neden ile Kartallar gibi yalnız uçarım. Aslına bakarsan eskiden beri bir Kartalım… (Beşiktaşlıyım)

Ben, Güneş hocama; “Bırak karanlık kalsın, sen aydınlatma geçlerimizi” diyorum…

***

İşte örnek gösterilen teknik adamımızdan bir kesit…

İster siz çocuklarınıza bu örneği anlatın…

İsterseniz bir de;

Aykut Kocaman’ın, “Alex ve Aziz Yıldırım konusunda” sorulan polemik sorusuna verdiği mükemmel yanıtı okuyun…

Örnek alacağınız akil adamınızı sonra seçin.