Top
19/02/2024

Refik Anadol: Yapay zekâ bir tehdit değil

70 milyon ses kaydıLondra’nın dünyaca ünlü galerilerinden Hype Park’ın içindeki Serpentine Gallery’de Refik Anadol’un sergisinde sanatçıyla bir araya geldim.“Echoes of the Earth” (Yeryüzünün Ekosu) isimli serginin bu ön gösteriminde Refik Anadol’un kreatif zekâsı ile yapay zekânın bir araya geldiği eserlerle karşılaştım. Yağmur Ormanları ve Mercanlar projelerinin odağındaki sergi, sanatçının deyimiyle “yarı insan yarı makine eseri” niteliğinde özellikler taşıyor.Karadeniz bölgesi dahil dünyadaki farklı 16 yağmur ormanından 70 milyon ses kaydı ve yarım milyar adet farklı imgeler toplanarak bir data havuzu oluşturulmuş. Google, National Geographic ve Londra’daki Natural History Museum (Doğa Tarihi Müzesi) ortaklığında etik yollarla toplanan datalar 1 yıllık çalışma sonunda sanat eserlerine dönüştürülmüş.Yapay zekâ parfümüTüm bu data havuzunu yapılan yeni araştırmalarla geliştirdiklerini ve “Data Land” isimli bir müze açma hazırlığında olduklarını belirten Refik Anadol, şöyle konuştu:“Dünyanın ilk yapay zekâ müzesini 2025 yılında dünyanın farklı köşelerinde eş zamanlı açacağız. Yapay zekâ hayatımızın her alanını değiştirdi. Bu sergimizde görüntünün ötesinde elimizdeki verileri koku duyusu için de kullanarak sanatı iki boyutlu halden çıkarmayı amaçladık. Yarım milyondan fazla koku molekülü ile çalışarak bu serginin kokusunu tasarlayıp ziyaretçilerin bu duyusuna da hitap ettik.”Yapay zekânın sanatçının kendi zekâsı ile yarışına dair de sohbet ettiğimiz Refik Anadol, “Benim için yapay zekâ demek her gün değişen bir fırça kanvas ve pigment demek. Her sabah yeni bir araştırma ve keşif heyecanı demek. Hiçbir yazılımın veya bilgisayarın bu heyecana ve akla erişebileceğini düşünmüyorum. Bizler en etik yollarla, en legal haklarla doğru dataları toplayarak böylesine bir proje hayata geçirebildik. Genç Türk sanatçılarımızın bu alanda önü çok açık. Eminim özellikle dijital sanatlarda daha birçok Türk ismin globalleşme hikâyesine şahit olacağız” diye konuştu.Çağdaş Türk sanatı ve turizmGeçen hafta yine Londra’daki Pictorum Gallery’de Türk sanatçı Arslan Eroğlu’nun sergisine denk geldim.Londra’da yaşayan uluslararası sanat uzmanı ve danışmanı Canan Utku küratörlüğündeki sergiye İngilizlerin yoğun ilgisini görmek, Türk çağdaş sanatının geldiği noktayı anlamak adına açıkçası gurur vericiydi.Serginin küratörü Canan Utku, yaptığımız sohbette “Londra dünyadan tüm sanat koleksiyonerlerinin buluştuğu bir merkez. Türk sanatçılar, alternatif tarzlar arayan sanat tutkunları, koleksiyonerler ve hatta gazeteciler için burada oldukça dikkat çekiyor. Bu durum Türkiye’nin tanıtımı adına da katkı. Yabancı ziyaretçiler sanatçıların ülkemizdeki galerilerini, atölyelerini, önerdikleri müzeleri, ilham aldıkları güzellikleri yerinde deneyimlemek istiyor” dedi.Açıkçası Türkiye’nin tanıtımı için tarihi ve coğrafi zenginliklerimize ek olarak sanat alanında ürettiklerimiz de birer fırsat. Yurtdışında sergi açan her sanatçı, bir yabancının dikkatini çeken her eser ve sanata dair her sohbet ülkemizin de aslen tanıtımı. Hem de tanıtımın belki de olabilecek en kişisel, en duygusal, en birebir ve en inandırıcı hali.Ülkemize beklediğimiz turist de sanattan anlayan ve sanata yatırım yapabilecek “nitelikli turist” değil mi zaten?
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp