Top
Akif Beki

Akif Beki

abeki@hurriyet.com.tr

24/06/2017

‘Utanmaz Adam’ nasıl unutulur arkadaş?

‘Türk edebiyatının gelmiş geçmiş en iyi 100 romanı’ seçildi.

Listede Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan tek eser yok.

Bir ‘Utanmaz Adam’ da mı girmez seçkiye?

Hani şu... “Çaldım. Dolandırdım. Sağdan soldan sızdırdım. Karşıma hiçbir dava çıkmadı. Çünkü yere vurduklarım, benden mücrim mahkeme kaçkınlarıydı. Yakalarını adalete teslim etmeden, beni ele veremezlerdi” diyen Avnüssalah’ın eşsiz özgüven hikâyesi. Ve kısa sürede bir dürüstlük abidesi mertebesine yükseliş macerası.

Bozuk düzenlerde servetin ancak hile hurdayla, çarpma çırpmayla ele geçirilebileceğini gösteren bir dolandırıcılık entrikası.

Toplumsal ödül-ceza çarklarının sahtekârlığı, yüzsüzlüğü, pişkinliği, riyakârlığı nasıl ödüllendirdiği, saygınlık ve itibar kazandıra kazandıra düzenbazlığı nasıl teşvik ettiğinin romanı.

Ahlaksızlığı başarı sebebi gören, yoldan çıkmış bir toplumsal düzende yolunu bulan kahramana kıyılır mı?

Bir ‘Hakka Sığındık’ da mı yer bulamaz kendine?

İspanyol nezlesinin yoksul tabakayı kırıp geçirdiği Cihan harbi yıllarında üfürükçü hokkabazların kurduğu vurgun düzeni. Halkı soyup soğana çeviren vurguncuları anlatan başyapıt.

İttihat dönemi kaparozcularının tiksindiren yağmacılıklarının yanında... Abdülhamid devri soyguncularının evliya gibi insaf sahibi kaldığı bir ahlaki çöküşün hikâyesi.

BİR EDEBİYAT CİNAYETİ

Göz göre göre hakkının yenmesine gönlüm razı olmadı.

Oysa 100 yıl önce kara mizahına ne doladıysa bugünün gerçeklerine de uyuyor.

Bir Avnüssalah’ı alın getirin, günümüz ‘utanmaz adamlar’ı arasında dolaştırın, bakın bakalım hiç acemilik, hiç yabancılık çekiyor mu?

Koyun adını Bay Muvaffak, salın sokağa. Aynı ilgiyi, itibarı görmezse!...

Devrin en makbul tipiyle yarışır, alt edemez belki ama altta da kalmaz.

Yok arkadaş, Gürpınar’a iadeiitibar istiyorum.

Gerçi Everest Yayınları, büyük ustanın eserlerini, dil sadeleştirmeleriyle yeniden basıyor. Hakkını teslim açısından bu sevindirici.

Ama “Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu’na bilmem kaç çalışmasını alan Selim İleri’ye kırgınım.

Benim gibi, o da acıklı gülünçlükler romancısının bir hayranı. Külliyatını hatmetmiş, halk işi ama özgün kara alaycılığından etkilenmiş, esinlenmiş bir edebiyatçı.

 ‘Melek Sanmıştım Şeytanı’ ya da ‘İki Hödüğün Seyahati’ öyküleri, bugüne de hitap etmez mi?

‘Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ı, ‘Gulyabani’yi, ‘Cehennemlik’i, ‘Efsuncu Baba’yı, ‘Evlere Şenlik-Kaynanam Nasıl Kudurdu’yu,  ‘Kokotlar Mektebi’ni, ‘Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür’ü, ‘Kaderin Cilvesi’ni, ‘Can Pazarı’nı, ‘Namuslu Kokotlar’ı...Bugün de al başucu kitabı yap, rahmet okutmaz mı?

HOR GÖRMESİN KALEM ERBABI

Harcıâlem, basit, kolay okunuyor diye edebi değeri küçümseniyor, es geçiliyor.

Yok sayılması, Türkçeye kattıklarına büyük haksızlık.

Ama asıl haksızlık, Gürpınar’ın keskin hicvinden, acı kahkahalar attıran trajikomik kahramanlarından mahrum bırakılan yeni nesillere.

Ölümsüz roman kişilerinin diri diri gömülmesineSelim İleri’nin içi el vermemeliydi.

Yere göğe koyama, kelam borcunu gizleme, Suat Derviş’le Refik Halid’den övgü dolu sözlerle yücelt, takdirini esirgeme...

Fakat gelmiş geçmiş en iyi romanlar arasında tek eserini anma, önerme, hatırlatma. Reva mı?

HADİ GÜRPINAR’I UNUTTUNUZ, UNUTULACAK ADAM MIYDI ‘UTANMAZ ADAM’

Onun kadar zamana yenilmeyen, onun kadar her devrin heykeli dikilecek adamından kaç karakter abidesi var edebiyatımızda?

Nasıl gözden kaçar, nasıl ihmale gelir?

NOT: Yukarıdaki anlatımda Gürpınarvari abartı ve ironiye başvurulmuş, son ihmalkârlığını telafi amacıyla Selim İleri’nin enfes takdimlerinden yararlanılmıştır. Hürriyet Pazar jürisinin de üstadın da alınmasını gerektiren bir durum yoktur. Fakat Gürpınar’a haksızlık yapıldığı da inkâr edilemez bir gerçektir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp