Top
Ahmet Hakan

Ahmet Hakan

ahmethakan@hurriyet.com.tr

07/08/2015

Tayyip Erdoğan takıntısına neden olanları açıklıyorum

EĞER bu memlekette yaşayanların bir bölümünde "Tayyip Erdoğan takıntısı", hatta "Tayyip Erdoğan nefreti" varsa...
Buna neden olan kişiler vardır.

 

*

 

İşte o kişilerin temel özellikleri...
Tek tek sayıyorum:

 

*

 

-Memleketin önemli ya da önemsiz tüm kararlarının yegâne merci olarak Erdoğan'ı görenler.
-Erdoğan olmadan şuradan şuraya gidemez hale gelmiş olanlar.
-Erdoğan'ın önünde Erdoğan'a tek bir laf edemez hale gelmiş olanlar.
-Yapılan bütün iyi işleri Erdoğan'dan, bütün kötü işleri iç ve dış düşmanlardan bilmeyi alışkanlık haline getirenler.
-Bir tek kişinin her şeyin ama her şeyin belirleyicisi olmasına imkân ve fırsat verenler.
-Geldiği makamı, kendi bireysel liyakatiyle değil de, Erdoğan'ın himmetiyle elde ettiğini düşünenler.
-Erdoğan'a "insanüstü" roller biçenler.
-"Ben Şems'im o da Mevlana" diyenler.
-Erdoğan adına tetikçilik yapanlar.
-İşte bütün bu tipler, toplumun bir kesiminde Erdoğan takıntısına, hatta Erdoğan nefretine yol açıyorlar.

 

*

 

Oysa...
-Eleştiri mekanizmasını çalıştırsalar...
-Doğruya doğru yanlışa yanlış deseler...
-Biraz kişilik sahibi olsalar...
-Kendi liyakatlerinden emin olsalar...
-Gerektiğinde "Burada duralım paşam" demeyi becerebilseler...
-Kendi görev ve sorumluluklarının gereğini yapabilmeyi bilseler...
-Biraz cesur olsalar...
Toplumun bir bölümünde Erdoğan takıntısının, hatta Erdoğan nefretinin oluşmasına süper darbe vurabilirler.

 

*

 

Ve fakat...
Nerede onlarda o yürek?
Erdoğan'dan kaçacak.

 

 

 

Soruyorum: Öcalan niye devreye sokulmuyor?

 

 

-KOBANİ olaylarının önü alınamayınca...
-Şehit cenazeleri gelince...
-Ölüm oruçlarında canlar yitmeye başlayınca...
-Silahlar, bombalar konuşmaya başlayınca...
Ne yapıyordu hükümet?

 

*

 

Şunu yapıyordu:
Öcalan'ı devreye sokuyordu.

 

*

 

En yatıştırıcı,
en etkileyici, en toparlayıcı figürdü Öcalan.
Bir sözüyle ortalığı yatıştırıyor, eylemleri bitiriyor, çatışmasızlığı sağlıyor, herkesi evine döndürüyor, ölüm oruçlarını sona erdiriyordu.

 

*

 

Bugün...
Askerlerimiz şehit
oluyor, anaların yürekleri yanıyor, ateş düştüğü yeri yakıyor, bombalar patlıyor, ateşkes bozuluyor, çatışmasızlık bitiyor. Fakat bizim hükümetin aklının ucundan bile Öcalan'ı devreye sokmak geçmiyor.

 

*

 

Kısa bir süre öncesine kadar bölgede mantar tabancası patlasa...
"Aman Öcalan, yandım Öcalan" diye İmralı'ya koşanlar...
Nice koçyiğitler şehit olurken...
Öcalan'ın Ö'sünden bile söz etmiyorlar.

 

*

 

Ne iş yahu, ne iş?
Ne işler dönüyor?
Ne işler çevriliyor?
Bize bir söyleyin hele.

 

 

Kedim Sekter'in hususiyetleri

 

 

 

-BEN oynayacağım zaman benimle oynamıyor.
-Ben oynamayacağım zaman benimle oynamak istiyor.
-Minnet duygusu sıfır...
-Bazen çok kötü bakıyor.
-Mutlu olup olmadığını asla belli etmiyor.
-Çok sık küsüyor. Küstüğünü arkasını dönerek belli ediyor.
-Raftan kitap düşürmeyi, kapalı kapıların ardını pek seviyor.
-Bebek sesiyle sevme gösterilerine asla yüz vermiyor.
-Kimseye güvenmiyor. Bana bile.
-Gel desem gelmiyor, git desem gitmiyor.

 

 

Başbakanlığın yeni logosunu beğendim

 

 

HÜKÜMETİ biraz eleştirip biraz övdüğünde...
Hem hükümetçiler hem de hükümet karşıtları aynı tepkiyi veriyorlar:
"Ne o? Denge mi yapıyorsun?"

 

*

 

Her iki tarafa da "He... Denge yapıyorum" diye cevap vererek asıl konuya geçiyorum:

 

*

 

Uzmanlık görüşü değil de bir vatandaş görüşü olarak belirtmeliyim ki...
Yeni başbakanlık logosunu pek beğendim.
En azından eskisine bin basar. Yapanların dimağlarına, ellerine sağlık...

 

 

'Bici bici'ye çağ atlatmışlar

 

 

 

ADANA'nın meşhur "bici bici" tatlısı vardır.
Adanalılar kızmasın ama ilk gördüğüm ve tattığım anda bu tatlı için "Ne manasız şey" demiştim.
Buz parçalarının üzerine gül şerbeti döküp azıcık da nişastayla servis edilen "bici bici", Adana'nın sıcağında çok iyi gidiyormuş. İşi bilenler böyle diyor.
Neyse...
Bir tartışma açmak niyetinde değilim.
Sadece yepyeni bir "bici bici" yorumundan söz etmek istiyorum.

 

*

 

Big Shefs adlı yüzde yüz yerli kafe zinciri, "su muhallebisi, gül şerbeti, bir top kaymaklı dondurma"dan oluşan bir tatlıyı "bici bici" diye servis ediyor. İşi bilenler "Bu ne? Bunun 'bici bici' ile ne alakası var" derken, işi bilmeyenler "Bici bici bu muymuş, aman pek de güzelmiş" diyorlar.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp