Top
29/04/2020

Türkiye’nin normalleşme takvimi

Tünelin ucunda ışık göründü. Mayıs ayıyla birlikte Avrupa’da bazı ülkeler normalleşme takvimini uygulamaya koydu. Devlet, dört aşamalı bir normalleşme takvimi üzerinde çalışıyor.

Normalleşmenin birinci adımını hazırlık aşaması oluşturuyor. Bu süreç önümüzdeki hafta, 4 Mayıs Pazartesi günü başlayacak. Ramazan Bayramı’ndan sonra, 26 Mayıs’ta sona erecek. Hazırlık aşamasında normalleşmeye kademeli bir geçiş öngörülüyor. Marketlerin, berberlerin, AVM’lerin belirli kısıtlamalar kapsamında açılması gibi. Şehirlerarası seyahatlerdeki kısıtlama buraya dahil değil.

DİĞER ÜÇ AŞAMA

İkinci aşama 27 Mayıs-31 Ağustos 2020 tarihleri arasını kapsıyor. Şehirlerarası seyahat kısıtlamasının kaldırılacağı, uluslararası seyahatlerin kademeli olarak açılacağı, belirli kriterler kapsamında yaz tatilinin gerçekleşeceği ama okulların kapalı olacağı dönem. Üçüncü aşama 1 Eylül’den başlayıp yıl sonuna kadar devam ediyor. 31 Aralık 2020’de sona erecek olan dönemde okullar açılacak, kamu tam kapasite olarak çalışacak.

Dördüncü aşama 1 Ocak 2021 tarihinde başlayıp, gelişmelere göre ucu açık olarak devam edecek. Bu aşama büyük ölçüde COVID-19 aşısı ve ilacının bulunup bulunmamasına göre geçerli olacak. Eğer virüs ortadan kalkar ya da aşı bulunursa belki hiç ihtiyaç kalmayacak. 2021 yılı ona göre planlanacak.

EKONOMİDE BİR İVME YAKALANMASI HEDEFLENİYOR

HAZİNE ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, koronavirüsle mücadele sürecinde işletmelerimize 200 milyar dolar kaynak aktarıldığını açıkladı. Türkiye bu süreçte üretim durmasın, işsizlik olmasın diye çaba gösterdi. Şimdi ise çarklar dönsün, üretim başlasın, tüketim harekete geçsin diye çalışılıyor. Koronavirüsle birlikte ekonomiler dibe vurdu. Ama geleceği kim iyi planlarsa, bu krizi fırsata çevirecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomide hızlı bir çıkış yakalanabileceği düşüncesinde olduğu ve “Buradan bir ivme yakalayabiliriz” dediği söyleniyor.

Dün Berat Albayrak’ın başkanlığında finansal istikrar ve kalkınma komitesi toplantısı yapıldı. Bugün de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katılımıyla sözleşmeli tarım lansmanı yapılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazine’ye ait atıl arazilerin tarıma açılmasına ciddi destek veriyor. AK Parti MYK toplantısında “Evinizin önünde küçük bahçeleriniz varsa onları ekin. Bir karış toprağı değerlendirmemiz lazım” demiş.

EN ÇOK NEYİ ÖZLEDİK?

KORONAVİRÜS günlerinde evlerimize kapanmışken, tarihimizde hiç yaşamadığımız kadar sokağa çıkma yasağına maruz kalmışken, sosyal mesafe kuralı yaşam tarzımız haline gelmişken en çok neyi özledik? Kimi dostlarıyla sabahlara kadar sohbet etmeyi, kimi denizin kenarında şezlonga uzanıp güneşlenmeyi, kimi şöyle acılı bir kebap yemeyi özlemiştir.

Tabii ki herkesin özlemleri farklı farklı. Merak ettiğim birçok sorunun cevabını bulduğum bir araştırmayı sizinle paylaşmak istiyorum. Areda Survey isimli araştırma kuruluşu bu çalışmayı 24-26 Nisan tarihleri arasında, Türkiye genelinde 1800 kişi üzerinde yapmış.

En çok da sevdiklerimize sarılmayı özlemişiz. Halkımızın yüzde 25.3’ü “Sevdiklerime doya doya sarılıp kucaklaşmayı özledim” diyor. Hele gençler!

Sokağa çıkma yasağının hafta sonu rutinine dönüştüğü bir dönemde haliyle ikinci sırada dışarı çıkıp özgürce dolaşma özlenmiş. Yüzde 23.3 oranıyla ikinci sırada. Sizi oranlara boğmayayım ama aile ve akraba ziyareti üçüncü sırada. Bu da aile bağlarımızın güçlü olduğunu gösteriyor.

KEBAP MİS GİBİ KOKUYOR

Arkadaşlarla vakit geçirmeyi, pikniğe, sinemaya, kafeye, restorana gitmeyi, sokaktan simit alıp yemeyi, midyeyi özlememizi anlıyorum. Kuaförün, berberin en yakın akraba kadar özlendiğinin farkındayım. Ama işe gitmeyi de okula gitmeyi de özlemişiz. Ben demiyorum, araştırma onu gösteriyor.

Halkımız dışarı çıktığında en çok neyi yemek, içmek istiyormuş? Burnunuza mis gibi kebap kokusu geldi mi? Geldi geldi. Çünkü ilk sırada “Dışarı çıktığımda kebap yiyeceğim” demişiz. Şimdiden afiyet olsun. Biz diğer başlıklara bakalım. Dönere ayrı bir başlık açmış halkımız kebaptan hariç olarak. Demek ki bu milletin bir döner sevgisi var ki hiçbir şeyle kıyaslanmaz.

LAHMACUNUN TAHTI SARSILDI

İtiraf edeyim, bir şey beni şaşırttı. Lahmacun çok sonralarda geliyor. Köftenin, kelle paçanın, kokorecin hatta mangalda ızgaranın bile gerisinde. Lahmacunu neden özlemedik? Koronavirüs günlerinde evlerde son sürat lahmacun pişirmeye koyulduğumuz için olmasın? Antep lahmacununun tahtını sarstık...

HAYAT TARZIMIZI DEĞİŞTİRECEK

Büyük bir felaketten sonra hani “Vallahi de billahi de bir daha bunu yapmayacağım” deriz ya, araştırmada da koronavirüsten sonra hayatımızda yapmak istediğimiz değişiklikler yer alıyor.

İlk sırada sağlıklı yaşama özen göstermek geliyor. Şaşırtıcı değil. Onu “Aileme daha çok zaman ayıracağım” seçeneği izliyor. “Aile kuracağım” diyen de çok. Hani boşanma oranları artıyor deniliyor ya, bizim halkımıza tam tersi etkisi olmuş. Koronavirüs salgını insanların merhamet duygularını güçlendirmiş. Üçüncü sırada yardım ve hayır işlerine daha fazla zaman ayıracağım şıkkı geliyor. Tabii sadece zaman değil, para da ayırmak gerekiyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp