Top
Yılmaz Karakoyunlu

Yılmaz Karakoyunlu

ykarakoyunlu@htgazete.com.tr

29/12/2015

Siyaset ve isabet

 

Siyasette fikirlerin her zaman çok sağlam gerekçeli ve makul ölçekli taleplerle öne çıkılması ve ikna edici niteliklerle sunulması istenir.

Talep, mahiyette makul görünse bile, siyasette mümkün olmayabilir...

HDP, 7 Haziran seçimlerinde bütün Türkiye’yi değil, bütün siyaset zeminlerini ve ilgilerini şaşırtan bir sonuç sağlamıştı. Tam 80 milletvekili ile Meclis’e gelmiş, AKP’nin en üst düzey yöneticilerinin bile gözünü korkutmuştu.

Bu umulmaz sonucun tesiriyle, HDP etrafında siyaset yapanlarda hayret verici bir politika şımarıklığı görülmeye başlandı. 1 Kasım seçimlerinde 21 milletvekilini kaybetti.

Çünkü beş aylık dönemde sergilediği manzarayla kendisi etrafında oluşan merak/güven ilişkisi olumlu bir seyir yaratmamıştı.

***

Şimdi benzer bir manzara daha sergiliyor.

Nedir bu şaşırtıcı manzara sergilemek merakı?

Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi (DTK), tıpkı HDP’de seyrettiğimiz heyecan yaratmaya meraklı bir siyasi semptom (araz) teşhiriyle bir bildiri yayınladı. Adını da “Demokratik Özerklik Bildirgesi” olarak açıkladı.

Bu bildiri belli ki uzun süreden beri bu bahislerde kafa yormuş bir kadronun, uzun tartışmalı müzakereleri sonunda hazırlanmıştır.

Madde başlıkları geniş tutulmuştur. Örneğin, siyasal içerikli talepler yoğunlaşması olarak işlenmiştir.

Ekonomik, mali, ticari ve kültürel değerlere fazla ağırlık verilmemiştir.

Dokunduğu konular; içerik zenginleştirmesi yerine, ifade cazibesi olarak ele alınmıştır.

Genel ilgi alanı yaratma ve genişletme hedefinde; çok cazip bir siyaset lisanı ve muhtevası içermemekte, ama merak uyandırmaktadır.

***

Peki, bu bildirgenin Türk siyasi ortamında (dağınıklığında) etkin bir yeri var mı?

Yoksa bu bildirge, biraz biçimlendirilerek ve derinlik kazandırılarak, iz bırakacak bir tartışma zemini oluşturabilir mi?

Hayır, oluşturamaz: Çünkü bu bildirge, demokratik zeminler hedefinde ve düzgün ülkeler talepleri doğrultusunda, içeriği bulunan bir girişim örneği değildir.

Buna rağmen böyle bir talep tarifine ve ısrarına göz yumulabilir mi?

***

Peki, HDP bu bildirge içeriği karşısında yürütmekte olduğu parlamenter siyasette, nasıl bir demokratik manzara sergileyebilir?

HDP’nin 7 Haziran’dan bu yana sergilediği siyaset; her eylemde (ve her zuhurda), her konuda kendi eylemini ve kadrosunu tartışmasız haklı gören bir ısrar(neden inat demiyoruz) sergiliyor.

Bu uygulamada başarılı olduğu kabulü varsa, siyaseten dikkat çeken bir üslup değişikliğiyle, bu varsayımı kanıtlaması beklenir.

Bildirgeyi okudum.

Bu bildirge bizim 1960’lı yıllarda başladığımız ve 1980’li yıllarda artık terk ettiğimiz planlama üslubunda hazırlanmış.

Demek ki deneyimli bir kadro var.

***

Bunu niçin yazıyorum?

HDP, Meclis görüşmelerinde sürekli suçluyor ve sürekli suçlandığı varsayımı ile her eyleminde ve sözünde en haklı tarafın kendisi olduğu ısrarını sürdürüyor.

Aklına hiç doğru dürüst bir bütçe tenkidi yapmak gelmiyor. Bu etkinliğe bu ölçekte bigâne kalınca, kamuoyunda HDP’nin bu bahislerde hiçbir kabul ölçeğinde, bilgi ve deney birikimi olmadığı öne çıkıyor.

Yani, memleket meselelerinde, HDP’nin hazırlıksız olduğu kanaati oluşuyor.

Biraz da haksız bir kanaat oluşuyor.

Bu zaafın ileriki seçimlerde, kendisine kaça patlayacağını da kestirdiklerinin örneğini görmüyoruz...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları