Top
Yılmaz Karakoyunlu

Yılmaz Karakoyunlu

ykarakoyunlu@htgazete.com.tr

23/12/2015

Tablo veya fotoğraf

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ünlü fotoğraf sanatçısı Ara Güler’i Ak-Saray’a davet ederek, tarihe (geleceğe) iz bırakacak tespitleri için fotoğraflarını çektirmiş.

Bu işlemden ötürü Ara Güler’i kınayanlar olmuş. Bu ayıplamanın fazla yoğunluk kazanmış olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Ara Güler’in eyleminde ve istek doğrultusunda cumhurbaşkanının fotoğraflarını çekmesinde tek bir hata görmüyor ve eylemini ayıplamıyorum.

Aksine önemli bir meslek ve yurttaşlık hizmeti yaptığını düşünüyorum.

Kendisini kutluyorum...

 

Sadece Ara Güler’i değil; cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da bu girişimi için kutluyorum. Ve usta bir sanatçının maharetini kullanma konusunda verdikleri kararın isabetini, takdir ettiğimi belirtmek istiyorum...

 

Ama farklı bir önerim var. Bunu biraz ayrıntılı olarak işlemek arzusundayım...

Mustafa Kemal Çankaya’da yaşarken, cumhurbaşkanlığı konutunda, ülkenin cumhurbaşkanının bir tablosunun bulunması önerisini çok yerinde bulmuş ve bu öneriyi gerçekleştirecek ressamın, kim olması gerektiğinin araştırılmasını istemişti.

Böylece Mustafa Kemal, bir yandan objektiflerin saptadığı fotoğraflarını çok önemserken, diğer yandan da portesini yapmaları için ülkenin en seçkin portre ressamlarına poz vermekteydi.

Çankaya’ya yerleşmesinden daha önce de Mustafa Kemal’in tabloları yapılmıştı. Atatürk’ün ilk portresini yapan ressam Mihri Rasim Hanım’dır. Mareşal üniformalı bu portre yurtdışındadır ve muhteşem bir sanat ve hayranlık duygusunun sergilediği bir ihtişamın manzarasıdır. Bir kıyafet ve bir rütbe, bir kumandana ve devlet başkanına ancak bu kadar yakışabilirdi.

Mustafa Kemal bu portreyi Yugoslav Kralı Alexander’a hediye etmişti. Ve Kral Marsilya’da bir suikasta kurban gidince bu tablonun varlığı, yürek yakan ıstıraplı bir macerayla tarihe karıştı. (Bence Mustafa Kemal’in en muhteşem tablosu buydu...)

 

İkinci portre, Avusturyalı Vilhelm Victor Krausz’un yaptığı Mustafa Kemal portresidir. (Yıl 1916, Çanakkale Anafartalar). Aynı ressamın Türk Bayrağı önünde Frak giyinmiş olarak poz verdiği portresi de müthiş bir zarafet ve onurlu bir güzellik simgesidir.

İbrahim Çallı’nın, Nazmi Ziya’ın, Feyhaman Duran’ın tabloları, benim gençliğimde her vesile ile ve bilhassa cumhuriyet bayramı törenlerinde mutlaka sergilenirdi. Büyük takdir görürdü. Saygı görürdü. Sevgi ve şükranlı günlerin hatırası olarak yüceltilirdi.

Ne muhteşem günlerdi onlar...

Sonra İnönü’nün, Çallı tarafından yapılan portresi, bu geleneğin sürdürüldüğü en güzel eser oldu.

Sonraki cumhurbaşkanlarının portreleri bu geleneği sürdürmedi. Sadece Kenan Evren oto-portresiyle dikkat çekmek istedi; o kadar...

 

Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın takdirlerine sunmak istediğim bir önerim var:

Ülkemizin değerli ressamlarına, geçmişin siyaset ve devlet hizmetinde iz bırakmış cumhurbaşkanlarımızın tablolarını yaptırabilir.

Bunu yaptırabilecek tek kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır...

Koskoca Ak-Saray içinde bu tabloların sergileneceği bir galeri zemini mutlaka bulunabilir.

Tabloların yapılışıyla ilgili bir hassas önerim var: Sakın hayatta olmayan cumhurbaşkanlarının fotoğraflarını tabloya dökmek gibi, sıradan bir uygulamaya gidilmemelidir.

Hayatta olanların poz vermeleri mutlaka sağlanmalıdır.

Hayata veda edenlerin ise, bütün fotoğraflarının değerlendirildiği ve ressam ruhunda yarattığı duyarlı izlenimleri esas alan bir portre çalışması yapılmalıdır.

Yoksa bu girişim, tek ressamın tek fotoğrafını esas alan meclis başkanları tablo galerisinin sessiz ve sevimsiz duruşlarını andırabilir.

 

Yurttaşlarımız, ülkenin cumhurbaşkanlarının portrelerini, ülkenin sanatçılarının fırçasından geleceğe bir emanet olarak bırakılmasını şükran ve hayranlıkla takdir edecektir.

Bu heyecan ve şükranın fırsatı da ancak sizin takdirinizle mümkün olur; sayın cumhurbaşkanım...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları