Top
Yılmaz Karakoyunlu

Yılmaz Karakoyunlu

ykarakoyunlu@htgazete.com.tr

05/01/2016

Tanınmak güzel iştir

 

Tayyip Bey, çok geniş bir kitlenin eleştiri oklarına hedef olmasına rağmen, 2015 yılının en tanınan kişisi oldu.

Eğer bir ülkede, bir siyasi kimlik tanımlaması (cumhurbaşkanı), o ülkedeki en önemli siyasi iktidar tanımlamasının (başbakanın), anket katsayısının neredeyse üç katından daha fazla tanınıyorsa, halkın sosyolojik algılarında olgunluk dışı bazı değerlendirmeler var demektir.

Ünlü bir alaturka şarkı gibi... “Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına...”

Üç önemli gündem simasının tanınırlık katsayılarını yazıyorum.

Recep Tayyip Erdoğan:

Yüzde 25.7

Ahmet Davutoğlu:

Yüzde 9.8

Prof. Dr. Aziz Sancar:

Yüzde 8.5

***

Bu istatistik, Türk okuyucusunda hangi etkileri yaratır? Eğer toplumun en fazla ilgilendiği alan siyaset ise, iktidar partisini yöneten birinci ve ikinci isimlerin (yani Tayyip Bey ile Ahmet Bey’in) tanınırlık anketlerinde, birinci ve ikinci sıralarda yer alması, hiçkimseye şaşırtıcı gelmez. Siyasette kural şudur:

Menfaati kim sağlıyorsa, itibarı gören o olur... Yani, kimden çıkar umuyorsan, onu seviyor görünmen doğaldır: Fakat bu eğilim kalıcı değildir...

***

İşte bu arada Prof. Dr. Aziz Sancar’ın yarattığı gerçeklik etkisi devreye girer. Bu kadar kısa sürede, bu kadar yüksek tanınırlık oranı ile sıralamanın üçüncüsü olmak, tek kelime ile Türk halkının bir “iftihar” arayışı içinde olduğunu gösterir...

Evet! Türk milleti “iftihar etmek istiyor” ve “iftihar” arıyor...

Örneğin, Fatih Terim’in yönettiği milli futbol takımımız bize bu iftiharı veremiyor... Bırakın iftiharı; artık hayalini bile kuramıyoruz. Hadi canım deyip geçmekteyiz... Sanat dünyamızda da büyük bir iftihar vesilemiz yok... Türk toplumuna çok ters gelen davranışları olmasına rağmen, romancımız Orhan Pamuk’u yücelttik. Nobel ödül törenine büyük gazeteci ordusuyla katıldık. O bizi ödülüyle onurlandırdı; biz de onu, vesile buldukça onurlandırıyoruz. Tarihte, siyasette, bilimde, iktisatta, sosyolojide, dünya çapında öne çıkmış bir değerimiz yok mu?

Bu değer öylesine var ki, biz sadece malımızı pazarlamıyoruz. Örneğin, yurt dışı gezilerinde Nobel ödüllü yurttaşlarımızı refakatinde götürmeyi cumhurbaşkanına önerecek, Ak-Saray danışmanları yok mu?

Mesela, İlber Ortaylı hocamızı neden aday göstermiyoruz? Kendisini sık vesilelerle televizyon ekranlarında izliyor; aydınlanma ihtiyacının ve aydınlatma üslubundaki derinliğin seçkin örneği olarak kendisine hayran kalıyoruz.

***

Yılın en itibar kazanan kadrosu sınıflandırıldığında, eğer Tayyip Bey ve Ahmet Davutoğlu, Ak Parti’nin tanınırlık katsayısının iki katı ise, parti şahsiyeti değil, kurucu ve yönetici kadronun temayüzü önemsenmiş demektir. Tayyip Bey’i bir kenara bırakıyorum; çünkü onun siyaseten tanınırlık katsayısı, AK Parti’nin tanınırlığının iki katından fazla... Ama Davutoğlu da, AK Parti’nin tanınırlılığının iki katı kadar itibar görüyor. Demek ki Türk demokrasisinde partiler ve fikirler değil, şahıslar önemlidir. İşte bu yüzden sağlam bir demokrasi sistemine sahip olamıyoruz...

***

Yine hayret veren bir noktadayız. Türkiye’de yine en fazla değer kazanan ve tanınan kişi sınıflandırmasında, Aziz Sancar ilk üçün arasında yer aldı. Dikkat! Aziz Sancar, AK Parti’nin tanınırlık katsayısından daha yukarıda bir oranda iltifat gördü...

Alın size ulusal iftihar başlığı arayışımızın bir başka kanıtı ve uğurlu örneği daha... Bu örnek Aziz Sancar’dır... Tanınmak güzel iştir. Birinci melese, layık niteliklerle tanınır olmaktır... İkinci mesele, o tanınırlığa layık niteliklerde olmaktır.

***

Bu istatistikleri ANDY-AR kurumunun açıkladığı belgelerden aldım. Kendilerine teşekkür ederim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları