Top
Yılmaz Karakoyunlu

Yılmaz Karakoyunlu

ykarakoyunlu@htgazete.com.tr

02/01/2016

Lütuf ve kahır

 

1960 Mayısı’na kadar devlet ekonomisinde genel manzara keyfilikti.

Manzara deyimi sözcük anlamı itibariyle “bakılan”, “seyredilen” anlamına geliyordu.

Bakan kişiye de “nazır” yani “bakan” denirdi.

Siyasette kullandığımız “bakan” ve bilhassa “başbakan” işte bu seyir eyleminin faili olarak adlandırma örneği oluştururdu.

Bakan kelimesi, siyaset dilimize anayasa dilinin Türkçeleştirilme girişimi sırasında girdi.

Osmanlı döneminde bu kelimenin karşılığı olarak “nazır” sözcüğünü kullanırdık. Örneğin, adliye nazırı, dâhiliye nazırı, maliye nazırı, nafıa nazırı derdik...

Cumhuriyetin CHP yönetiminde nazır sözcüğü yerine uzun süre “vekil” deyimini kullandık. Sonra anayasa dilini Türkçeleştirince vekil sözcüğü yerine “bakan” deyimi geldi.

***

Şimdi bakan diyoruz...

Bakanlar, genel nitelikli kararlarında toplu sorumluluk ve karar oluşturma yetkisiyle donatılmış gibi görünür; ama bakanlar kurulu kararlarının çoğunu okumak gereğini bile duymadan imzalarlar...

Hükümetin karar ve uygulama otoriteleri (yani bakanlar) zam yapma imtiyazını elinde bulundurur.

Neden bu açıklamayı yapıyorum?

Sebebi basit: Bakanlar Kurulu, yılın ilk gününde büyük bir zam furyasını harekete geçirdi. Muhtemeldir ki birkaç gün aralıklarla yeni zam furyaları devam edecektir.

Neden?

Çünkü seçim bitti. Siyasi nimet talebinde istedikleri sonuçları elde ettiler. Şimdi paraya ihtiyaç var. Bu parayı halkın sırtından çıkarmak gerekiyor.

İlk uygulama budur...

***

Türk siyasetinde, “(eğer zaruret varsa) zam yapmayan hükümet yoktur.

Sizin tüketici olarak yadırgadığınız husus, bu zammın, yeni yılın ilk gününde yapılmış olmasıdır.

Hükümetin tereddüt geçirmeden yılın ilk gün zam yapması, ihtiyacın kaçınılmaz noktada olduğunu gösterir.

İşte zam konusunda işin “safha” etkinliğinden “nokta” sıradanlığına indirgenmiş olması, işin önem değişikliğini göstermektedir.

Önümüzdeki dönemde yoğun zamlarla hükümetin halkın huzuruna çıkacak olması beklenmelidir ve yöntemin bu olacağı unutulmamalıdır.

Eskiden (yani özelleştirmeden önce) KİT zamları denilen bir büyük mali ve siyasi afet vardı.

Hatta bu amaçla o zamanlar CHP lideri olarak Ecevit hükümeti (Baykal, Çevikçe, Köprülüler ve Kayra kadrosu olarak) KİT zamlarını örgütlemek amacıyla Fiyat Kontrol Komitesi’nin başına Maliye Müsteşarı Özhan Uluatam’ı getirmişlerdi.

Vazelin (gasolin değil) fiyatını bile bu komite belirlerdi. (Hey gidi günler hey...)

O günden bu güne hükümetin zam yapma geleneği hiç değişmedi ve değişebileceği izlenimi de vermedi.

***

Şimdi, ülkemizin ekonomi yönetiminde çok kesin hatlı ve keskin kararlı tek başına bir iktidar yönetimi var. Bu yönetim koalisyon zorluklarının sınırlayıcılığını önemseyen bir karar üslubu ile ekonominin fiyatlandırılmasını yerine getiriyor.

Bunun anlamı şudur: Artık her zam ihtiyacı duyulduğunda fazla siyasi sıkıntılar hissetmeden gereği yerine getirilecektir.

Bu işe şimdiden alışkanlık peyda edilmelidir.

Neden mi?

Çünkü yakın tarihte siyasi ufukta bir seçim söz konusu değil.

Anayasa değişikliğinde başkanlık sistemi önerisinin genel kabul görmesi de mümkün değil...

O halde sıklıkla ve ağır oranlarda zam tekrarı beklenebilir...

Haydi hayırlısı...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları