Top
Soli Özel

Soli Özel

sozel@htgazete.com.tr

13/03/2009

Önem, değer ve işbirliği

TÜRKİYE konumundaki bir ülkenin vatandaşlarının gece-gündüz "biz ne kadar önemliyiz" sorusunu sormalarına gerek yok.
Türkiye önemli bir ülke.
Hasımlarının dikkate almaları gereken, mütefiklerinin birlikte iş yapmak isteyecekleri bir bölgesel güç. Üstelik geçmişe göre önemi arttı. Zira bir yandan dünyanın en zorlu ve sorun çıkaran bölgelerinin ortasında. Özgün nitelikleriyle etrafını etkileme imkanına sahip.
Tüm bu nedenlerle ABD gibi bir dünya devi Türkiye ile işbirliği yapmayı Türkiye'ye rağmen veya Türkiye'siz iş yapmaya tercih edecektir. Başkan Obama'nın zorlu bir dış politika gündemi var. Siyasi tercihlerini tam kesinleştirmiş değil. Uzlaşma, diyalog ve barışçı yöntemleri ön plana çıkaran bir yaklaşım benimsiyor. İran'ın nükleer silahlanma programından vazgeçmesi, Afganistan'ın istikrara kavuşması, Irak'ta ABD çekildikten sonra barışın korunması, İsrail-Filistin çatışmasında barışa ulaşılabilmesi temel hedeflerinden.
Enerji güvenliğini sağlamak, Rusya ile daha denk ve uyumlu bir ilişki içine girerken, güney Kafkasları Moskova'nın etkisinden kurtarmak da. Bunları gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği belli değil.
ABD bu konularda Türkiye'yi yanında görmek istiyor. İşbirliği sonucunda Amerikan çıkarlarının korunacağına inanıyor. Türkiye'nin çıkarlarına yarayan sonuçlar alınacağını da söylüyor. Türkiye'nin Batı güvenlik sistemi içinde, Batılı siyasi ve toplumsal değerlere sahip, insan hakları ve basın özgürlüğüne saygılı bir ülke olarak gelişmesini sürdürmesini istiyor.

HÜKÜMET KETUM

Dün Radikal gazetesinden Murat Yetkine verdiği sövleşide Amerikan Büyükelçisi James JerYrey az rastlanır açıklıkla bu ve diğer beklentilerini ortaya koymuş. Jeffrey'e göre "Obama yönetimi Türkiye'ye olağandışı ilgi gösteriyor". Gene Obama yönetiminin yaklaşımı "Türkiye'nin ('Suriye ve İran'al ve bazı sorunlara yaklaşımıyla paralellik taşıyor. Dolayısıyla Türkiye ve ABD arasında bir sinerjinin mümkün olabileceğini düşünüyoruz." Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Gül'ün İran seyahatinin ve temaslarından çıkardığı sonuçların, muhataplarından aldığı mesajların Amerikan yönetimince merak edildiğine kuşku yok.
PKK ile mücadele konusunda Jeffrey askeri alanda her türlü desteğin süreceğini taahhüt ederken meseleyi halletmede "bizim de paylaştığımız anlayışa göre bu konu geniş işbirliği öngören bir strateji gerektiriyor. Askeri yönleri, diplomatik yönleri, GAP projesi gibi, PKK'nın propagandasını elinden alan TRT-Şeş gibi sosyal yönleri bulunuyor... Dil ve ifade özgürlükleri alanında mesela. Mesela bazı grupların siyasi hayata katılımının sağlanması alanında...Türkiye bir şey yapmak istiyor ve bu PKK ile mücadeleye yardımcı olabilir."
Bu söyledikleri Cumhurbaşkanı Gül'ün Tahran yolunda "Kürt meselesini içeride çözmeliyiz, önemli gelişmeler olacak" mealindeki sözlerine de uygun. Amerika açısından Irak'ta Kürtlerin bölgesel siyasi egemenliğinin korunması Türkiye'de ise demokratik istikrar ve vatandaşlık hakları bağlamında Kürt meselesinin çözülmesinden yana bir tavır ortaya çıkıyor.
ABD her platformda Türkiye'den beklentilerinin ne olduğunu açıklarken hükümet bu işbirliğinden ne beklediği konusunda hayli ketum. Kamuoyu Türkiye'den istenebilecekler hakkında hazırlıksız. Dış politikaya sıfır toplamlı oyun diye bakma eğiliminde. İşbirliği gereklerini baskı sonucu verilmiş taviz diye görmeye yatkın.
Ortaklığın dayattığı taviz ve işbirliği gerekleri ile ben tek başıma oynarım iddiası arasındaki gerginlik çok uzun sürdürülebilecek bir gerginlik değildir.




Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları