Top
Sevilay Yılman

Sevilay Yılman

sevilayyilman@htgazete.com.tr

13/02/2023

Hadi artık ayağa kalkın!

Bildiğiniz gibi depremin yaşandığı bölgedeydim.

Felaketin boyutlarını yerinde gördüm ve elimden geldiğince de aktarmaya çalıştım.

Ben gibi yüzlerce arkadaşım da aynı şeyi yaptı.

İşin şovunda, reklam devşirme derdinde olanlar da vardı kuşkusuz ama bu ülkenin habercileri olarak yapılması gerekeni fazlasıyla yerine getirdiğimize inanıyorum.

En azından yaşanan felaket dolayısıyla oluşan kaos ortamının çarçabuk atlatılması yani krizin doğru yönetilebilmesi adına iyi işler çıkarttığımızı düşünüyorum.

Bitti mi peki? Her şey yoluna girdi mi?

Elbette ki hayır!

Daha yeni başladık demek bile mümkün çünkü o ilk günlerde ki akut dönem atlatılmış olsa bile gerçek şu ki: Ülke olarak önümüzde devasa bir problem var.

13 milyonluk bir nüfusu kapsayan ve toplamda 10 ilimize etki eden aynı gün yaşanan iki büyük sarsıntının yarattığı tahribatı düzeltmek, eski haline döndürmek çok çok zor olacak ama şundan eminim ki: OLACAK!

Çünkü biz çok güzel bir milletiz.

Aramızda çürükler olabilir, vicdansızlar, kayıtsızlar, ruhsuzlar vesaire ama ben şunu bir kez daha anladım ki: "Bu topraklar üzerinde yaşayan insanların büyük çoğunluğunun 'kötü gün dostluğu' kavramına olan bağlılığı, feraseti bambaşka!"

Dayanışmaya, bir ve beraber olma ile ilgili öyle hikayelere, öyle anlara şahit oldum ki bu süreçte…

Bir kez daha, “İyi ki bu toprakların evladı olarak dünyaya gelmişim, iyi ki ben Anadolu’nun bir parçası olmuşum.” dedim!

Kızsak da birbirimize…

Öfkelenip, atar gider yapsak da…

Gerçek şu ki: Genlerimizde çok özel bir duygusallık, insanlık var.

Kumbarasındaki paralarını depremzedelere bağışlayan minicik yavrularımız var ya bu topraklarda!

Kötü gün için biriktirdiği çeyrek altınlarını, elektrik olmadığı için sobasını, azıcık daha iyi ısıtır diye yün yorganını sırtlanıp deprem bölgesine gönderen nenelerimiz var!

Gözünü kırpmadan bütün imkanlarıyla destek veren mert işadamlarımız var!

Biliyorum, psikolojik olarak sadece depremi yaşayanlarımız değil hepimiz çok zor durumdayız.

Haklıyız da…

Çünkü böylesi bir felaketi yaşayabileceğimizi hiç kimse tahmin etmiyordu.

Bilim insanları çok uyardı, evet ama onlar bile aynı bölgede 11 saat ara ile iki çok büyük sarsıntının yaşanabileceğini öngöremediler.

Dünya kara tarihinin yaşadığı en büyük felaket!

Ve ne yazık ki çok ağır hasar verdik.

Daha az olabilir miydi?

Tabii ki olabilirdi.

Ama aç gözlü müteahhit ve bu aç gözlülüğe ortak olan yönetenler tayfası sayesinde olamadı.

Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum ama hepsine de huzurlarınızda şu sözü veriyorum: "Asla kanınız yerde kalmayacak! Bu namussuz, açgözlülerden hesabını soracağız!”

Ancak şu da olmamalı!

Karamsarlık…

Ona da yer YOK artık!

Sırf bu hesabı sormak için bile kendimizi toparlamalıyız ve bu kabus gibi günlerin aşılması için ayağa kalkmalıyız!

Lütfen,ümit var olun.

Evet, çok kötü bir atmosfer içindeyiz. Ekonomik olarak ülke zaten çok zor bir durumda bunu da biliyorum ama biz de öyle bir dayanışma ruhu var ki!

En kötü ekonomide bile olsak vız gelir tırs gider.

Bakın 1 hafta oldu; o, korkunç sallantıların üzerinden geçen zaman ama dünyanın bağışı toplandı.

Dünyanın desteği yapıldı.

O nedenle içim rahat!

Düşünün seferberlik ilan edilmedi ama bu topraklar üzerinde yaşayan Türk, Kürt, Ermeni, Yahudi, Çerkez, Roman veya dindar ya da değil milyonlarca insanın kalbi hiçbir çıkar gözetmeden, hiçbir hesap kitap yapmadan sadece bu felaketin biran evvel aşılması için seferber oldu.

Yemin ediyorum ve tüm samimiyetimle söylüyorum; Biz bu felaketin yarattığı tahribatı bu toprakların geninde bulunan bu ferasetle çok çabuk atlatacağız.

O yüzden lütfen umutsuz olmayın…

"Ne yapacağız? Nasıl toparlayacağız? Toparlayacak mıyız?” paniğini yaşamayın!

Sakin olacağız ve o çürük binalarda yitirdiğimiz kurbanların hesabını sormaya and içip, depremin olduğunun sabahından bu yana olduğumuz gibi bir olup, iri olup, diri olup bu kötü günleri başımızdan en kısa sürede def edeceğiz!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp