Top
26/08/2013

Başka Bir Okul Mümkün (mü?)

ANNE ve babaların global bir ortak sorunları var: Dünyada mahalle kavramı hızla ortadan kalkıyor. Var olmayı sürdürdüğü yerlerde ise "mahalle", eskiden olduğu gibi çocuklara güvenli bir ortam sunmak yerine potansiyel tehlikelerin olduğu bir yer haline geliyor.
Eskiden mahalleler çocuklara özgür oynama, oyunlarını kendileri kurgulama, hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştirme imkânı veriyordu.
Mahalle ortadan kalınca çocuğun hayatındaki her şey planlı programlı olmaya başladı. Çocuğun gündelik yaşamı belirli zorunluluklar zinciri gibi.
Yine sıkı kurallarla ve onların ödev disiplininden arta kalan az zamanda çocuk bu hayatta belki de en çok ihtiyaç duyduğu şeyleri yapmaya çalışıyor. Ancak mahalleler ortada kalmadığından artık yaratıcı, hayal gücüne dayalı özgür oyun oynama imkânı yok. Oyun zamanını da anne babalar planlayıp düzenlemek zorundalar.
Çocuğa hayal gücüne dayalı oyunlar planlamak ve gerekirse onlarla birlikte oynamak zaten hayatın koşulları altında yorgun olan anne ve babalara zor geliyor. Onlar da kolay yolu seçiyor ve çocuklarını bilgisayar, tablet veya mobil cihazın başına itiyorlar. Önceden planlanmış kurallı ve hızlı oyunları oynamalarını istiyorlar. Onların başına çöken çocuk da neredeyse büyülenmiş biçimde ekrana baktığından ve sessiz kaldığından bu durum anne ve babanın işine geliyor. Bu sadece Türkiye'ye ait değil global bir sorundur.
Böylece bu koşullarda yetişen çocuklar okulda, ders dışında kalan zamanlarında hep kurallı, katı biçimde planlanmış hayatlar yaşayarak büyüyorlar. Dolayısıyla yaratıcı beyinlere sahip olmak imkânından iyice uzaklaştırılmış bireyler olarak hem birbirlerine benziyorlar hem de hayatı doya doya yaşama imkânından uzak kalıyorlar. Bu noktada, "Hayatın tümünün koşullarını değiştiremeyiz ama eğitim sisteminde belki bir şeyler yapabiliriz" diyen insanlar devreye giriyor.
Dünyanın en kaliteli eğitimini veren Finlandiya'da, çocuklar serbest ortamlarda özgür kararlar vererek oyunlar aracılığıyla öğreniyorlar. Önlerine getirilen sorunlara yaratıcı çözümler bulma yöntemini içselleştiriyorlar. O eğitim sisteminden çıkan çocuklar; okul dışındaki yaşamlarında da özgür düşünen, yaratıcı beyinlere ve hayatın önlerine getirebileceği sorunlar karşısında yaratıcı çözümler üretme becerisine sahip oluyorlar.
Bizde okul dışındaki çocukların hayat koşulları malum... Okullarda da yılların alışkanlığıyla oluşmuş, kurumlaşmış katı kurallı ve empoze edici disiplinci yaklaşım hâkim, gerçi bunu kırmak için değerli girişimler yapan eğitimciler var ama onların azınlıkta kalan girişimleri genelde hâkim olan yapıyı kırıp çocukları özgür bireyler olarak yetiştirmelerine imkân vermiyor.
Bu yüzden bana yaz aylarında oradayken Bodrum'da anlatılan bir girişimi heyecanla karşıladım. Bodrum'da, çocukların eğitimini kendilerine sorun yapmış, bu işe kafayı takmış ve bir farklılık yaratılabileceğine inanan bir grup insan bir araya gelmişler ve "Başka Bir Okul Mümkün" (BBOM) adlı bir girişim başlatmış, daha sonra da bu yurttaş inisiyatifini ülke çapında yaygınlaştırmak için harekete geçmişler. İlk BBOM okulu bu eylül ayı içinde faaliyete geçecek. Okulun adını da çocuklar büyüklerin katılmadığı bir toplantıda kendileri koymuşlar. İlkokulun adı "Mutlu Keçi Okulu" olmuş. Bu eğitim anlayışında çocuğun mutluluğu ön planda. Keçi de malum inatçılığıyla meşhur.
Bu yeni okulda, mutlu olması istenen çocuklara hiçbir şeyi dayatmama ilkesiyle yola çıkanlar kendilerine 4 ana çalışma prensibi koymuşlar. Bana gönderilen dosyada bunlar şöyle açıklanmış:
1-EĞİTİMDE ÖZGÜRLÜK: Okul çocukların en temel, en ağırlıklı yaşam alanlarından bir tanesidir. Her birey gibi çocuklar yaşamlarını kendileri belirleme hakkına sahiptir. Bu yüzden BBOM eğitim programı her çocuğun farklı öğrenme hakkı olduğu düşüncesi üzerine kuruludur. Öğretimin her aşamasında çocuklara söz ve seçme haakkı tanınacak.
2- YÖNETİMDE EŞİTLİK: Yönetim ekseninde çocukların, ailelerin, öğretmenlerin ve idari personelin hep birlikte çözümler ürettiği ve yönettiği bir model olacak; iletişimi temel alan demokratik bir yapı temel alınacak.
3- DOĞAYLA DAYANIŞMA: Eğitim felsefesi ekoloji merkezli kurgulanacak.
4- FİNANSMANDA KARDEŞLİK: BBOM okulları aileler ve gönüllüler tarafından kâr amacı güdülmeden işletilecek ve burslu öğrenci sayısı her yıl yüzde 25 artırılacak.
Bütün bu açıklanan amaçlar çok iyi ve güzel de, acaba gerçekçi mi? Yoksa bu yeni girişim de 1968 ruhunu hâlâ taşıyan özgür düşünceli insanların ortak bir hayali olarak mı kalacak?
Bence insanlar yukarıda yazdığım prensipleri okurken dördüncüsüne kadar coşkuyla destekleyecek ancak iş dördüncüye gelince yan çizmeye başlayacak. Finansmanda kardeşlik prensibi, amaç ne olursa olsun insan doğasıyla zor bağdaşan bir şey.
Ama bu yaratıcı insanlar gerçekten özveriyle çalışıyorlar, kendi aralarında bir sorunları yok. Herkes kendi gücü ve becerisi oranında katkıda bulunuyor. Ancak yetmeyebilir.
İlk okul Bodrum'da açılıyor, ama bu işi büyütebilmek için yardımınıza ihtiyaçları var. Yani aynı kafa yapısına sahip olan insanlardan bağış istiyorlar. Ben genelde böyle işlere aracı olmam, ama hedefte eğitim olduğundan bu defa prensibimi bozuyorum. Eğer bağış yapmayı düşünürseniz BBOM Derneği Koordinatörü Feyza Eyikul ile temasa geçebilirsiniz: 0533 3834316 www.baskabirokulmumkun.net

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp