Top
20/01/2012

Emperyal, güçlü Türkiye

EKONOMİK dinamizmi nedeniyle Çin ve Hindistan'ı bile hayretler içerisinde bırakan Türkiye'nin büyük sürpriz yaparak "yapılması imkânsız" diye tanımlanan işi de başararak yerli malı otomobil üretmeye girişmesi, global dünyada derin sarsıntılara yol açtı.
Gelişmeleri yakından izleyen yabancı yorumcular, "Türkler artık sıktılar, imkânsızı başarmaya başladılar. Bu hızla giderlerse otomobilden sonra yerli malı ankesörlü telefon üretimine de yakında geçerler herhalde. Bu da bizi şaşırtmaz" diyorlar.
Dışarıdan gelen övgülere rağmen Türkiye içinde bazı insanların, "Bu nasıl yerli malı otomobil olacakmış ki? Önemli parçaları dışarıdan gelecek ve onları bir araya getiren de yabancı olacak. Sonra kâğıt üstündeki ortağı Türk olduğu için otomobil Türk olacak. Böyle saçmalık olur mu?" diye konuşuyorlar.

TÜRK'ÜN BULUNDUĞU HER YER TÜRK'TÜR
Türk'ün bulunduğu her yerde yapılan üretimin otomatik olarak Türk malı sayılması gerektiğini anlamayan ve bu nedenle Almanya ve Fransa'da üretilen hemen hemen tüm malların da aslında Türk malı sayılması gerektiğini göremeyen bu hainlerin Ergenekon suç örgütüne üye olduklarından şüphe edilmektedir.
Bu suç örgütünün bundan önce üretilen ilk Türk malı otomobil olan Devrim'i de sabote ettikleri ve ona benzin koymayı unutturarak arabayı yarı yolda bıraktırdıkları iddiası ortaya atılmıştır ve bu da özel yetkili savcılık tarafından soruşturulmaktadır.
Bu sefer, yabancılar tarafından üretilecek ikinci Türk malı otomobilin yarı yolda kalmaması için iki önemli tedbir alınmıştır.
AKP gençlik kolundan görevli gençler, benzin pompası nöbetine başlamışlardır ve fabrikadan çıkacak ilk otomobile hemen benzin koymakla görevli olacaklardır. İlk Türk malı otomobilin adı Devrim olduğundan otomobilin bu addan korkup benzinsiz yürüyeceğini sanan o zamanın insanlarına göre bugünün ileri demokrasiye geçmiş insanları çok daha uyanık ve çeviktirler.
Şimdikiler benzin teferruatını artık katiyen atlamazlar. Otomobilin sadece Türkler tarafından üretildiğinde benzinsiz dahi yürüyebileceğine inanan Türkiye'den, arabaya her halükârda benzin koyan ve bu teferruatı atlamayan Türkiye'ye nihayet geldik. Bu da ileri demokrasi denilen şey olmalı.
Ayrıca ikinci Türk malı otomobil fabrikadan çıkar çıkmaz Bakanlar Kurulu'nun da katılımıyla camide büyük bir dua okunacak ve kurbanlar kesilecektir. Benzin teferruatı unutulmadığı ve dua da edildiği takdirde ikinci Türk malı otomobilin yürümesinin neredeyse garanti olacağı düşünülüyor.

TÜRK GİRİŞİMCİNİN DEHASI
Bu arada henüz üretilmemiş olan otomobili yurtdışına pazarlayan yeni Türk girişimcileri de ortaya çıkmıştır. Tüm bilinen mantık kurallarına göre bu yapılan işin imkânsız olmasına rağmen yine de yapılabilmiş olmasını hayretle araştıran yabancı uzmanlar, araştırmalarını yarıda kesmişlerdir.
Çünkü henüz üretilmemiş arabayı yurtdışına pazarlayabilen bu insanların, daha önce Hindistan ve Çin'e ne olduğu ve tam olarak ne işe yaradığı anlaşılamayan bazı maddeleri satıp büyük paralar kazandıkları anlaşılmıştır. (Bunlar yeni burjuvaziyi oluşturuyor.) Yabancı uzmanların, "O işi başaran insan, henüz üretilmemiş arabayı da gayet tabii ki çok rahat satar; bundan daha doğal bir şey olamaz" diyerek araştırmalarını yarıda kestikleri öğrenilmiştir.

ARTIK ONU KİM TUTAR?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, "Yeni Osmanlıcılık; Emperyal Türkiye'nin Oluşmasında Türk Girişimciliğinin Rolü" adlı kitabı piyasaya yakında çıkıp çok satacak, imza törenlerinde büyük kuyruklar oluşacak ve Davutoğlu'nun, "Keşke diplomatlarımız kuruyemiş satarak Türkiye'yi global dünyaya bağlayan girişimcilerimiz kadar zeki ve çevik olsalardı" diyerek konuştuğuna şahit olunacak.
Kitabının piyasaya çıkmasından sonra bir Ortadoğu turuna çıkan Dışişleri Bakanı, gittiği her ülkede Türkiye modelini anlatacak ve sevgi sloganlarıyla karşılanacak.

O ARABADAN MAKAM ARACI OLUR MU?
Başbakan Erdoğan'ın, milliyetçi bir jest yapmak için ikinci Türk malı otomobili makam aracı yapmak isteği MİT tarafından engellendi. MİT'in raporunda, "Siz çıldırdınız mı, bu araba her an tamamen durabilir ve her an dağılabilir. Ayrıca yolda önünüze çıkabilecek olan büyük-küçükbaş hayvanlar tarafından yenilme tehlikesi de vardır. Bu arabaya binerseniz sizi katiyen koruyamayız" dediği öğrenilmiştir.
Bunun üzerine Başbakan'ın, bir jest yaparak kendisine almayı düşündüğü arabayı anamuhalefet liderine hediye etmesi üzerine köşe yazarları, "Beklenen jest işte buydu. Ülkede özlenen siyasi barış nihayet geldi" diye yazılar yazmışlardır.

ARTIK BUNU DA SATACAĞIZ
Bütün bu gelişmeler olurken AKP hükümeti, kuruyemiş ve ne olduğu belli olmayan mallar ile henüz üretilmemiş araba dışında Türkiye'ye yeni ihracat imkânları açacak başka bir alan daha bulmuştur.
Türkiye dâhiyane bir karar daha alarak Hindistan gibi servis ihraç etmeye başlayacaktır.
Çin'in özellikle kendi adalet sisteminde önemli düzenlemeler yapmak istediğini ve kendi içindeki muhalifleri durup dururken bertaraf etmek arzusunda olduğunu ve bunu kılıfına uydurarak nasıl yapacağını da pek bilemediğini gören Türk hükümeti, emperyal bir ülkeye yakışan bir tavırla bu işi ele almış ve Çin'e, "İsterseniz bu işi nasıl yapacağınızı biz size gösteririz" demiştir.
Çin'in bile bu zor işi nasıl başarabileceğini kendi başına bulamaması, Türk yaratıcılığının ve büyüklüğünün göstergesi olarak kabul edilmiştir.
Böylece henüz üretilmemiş olan otomobil ihracatından bile fazla para kazandırabilecek bir alan daha keşfedilmiş ve Türkiye, Çin'in adalet sistemini yeniden yapılandırma ihalesini kazanmıştır. Bu arada "Türkiye'de olmayan otomobil ihracatından sonra şimdi de olmayan adalet ihracatı başladı" diye yazan bir yazar tutuklanmıştır.
Bu işi çabuk ve en iyi biçimde tamamlamak için Türk hükümetinin kararıyla, ataklıklarıyla ön plana çıkmış olan özel yetkili savcılar özel şekilde Çin'de bir süre görevlendirilmişlerdir.
Bu gelişmeler Çin hükümetinde coşku ve sevinçle karşılanmıştır. "Bu işi imkânsız sanıyorduk, meğerse yapılabiliyormuş. Türkiye'ye ne kadar teşekkür etsek azdır" demişlerdir. Bu gelişmeye Çin'den sonra aynı şekilde sevinen bir de Hindistan olmuştur. Hindistan hükümeti, "Biz Çin'in de demokrasi olarak ortaya çıkmasından ürküyorduk. Bizim elimizdeki demokrasi kartını alıp oynayacaklardı ama şimdi Türkler sayesinde bu olasılık tamamen ortadan kalktı" demiştir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp