Top
18/07/2013

Amerikan tabloidi

ELE alacağım farklı iki konuyu tek bir başlıkta nasıl birleştiririm diye düşünürken usta romancı James Ellroy'un Kennedy cinayeti ve sonrasındaki derin devlet çalışmalarını ele aldığı "American Tabloid" ve onun devamı olan "The Cold Six Thousand" adlı kitapları aklıma geldi ve ilk kitabın başlığının bu yazıya iyi gideceğine karar verdim.
Tabloid gazetelerin hâlâ var olma şansının olduğunu söylediğim ve Rahmi Turan'ın çıkaracağı gazeteyi ele aldığım yazıya meslektaşlardan birçok olumlu olumsuz tepki aldım. E-mailler ve özel mesajlarla iletilen bu tepkilerden anlıyorum ki, gazeteciler arasında tabloid kavramına karşı yanlış anlamaktan kaynaklanan bir önyargı var.
Tabii ki yayıncılığını yalanlar, saçmalıklar ve dedikodular üzerine kuran tabloid gazeteler var. Ama bir de İngiliz/Avustralya ekolü olarak nitelendirebileceğim tabloid yayıncılık türü var.
Benim yandaş olduğum yayıncılık türü bu ikincisidir. O ekol "kampanyacı tabloid" olarak bilinir. Ne yapar bunlar? Bir sosyal sorunu ele alıp o sorunu en çarpıcı, duygulara direkt hitap eden ve hikâyeyi bireyleştirerek anlatan türde haberler ve çok çarpıcı başlıklarla yayınlarlar, o sorun hakkında sonuç alıncaya kadar günlerce sosyal kampanya sürdürürler.
Bunlar ayrıca ülkenin tartışılan her konusu hakkında aynı derecede çarpıcı şekilde hazırlanmış sayfalarla çıkarlar ve insanla-duygularına hitap ettiklerinden daima etkili sonuçlar alırlar.
Bu gazeteler sadece sosyal olayları değil, siyasi konuları da aynı şekilde şahsileştirirler ve bu hikâyelere daima bir insan yüzü koyup duygulara hitap ederek çarpıcı başlıklarla verirler. Siyaseti insani yüzüyle görürler.

Amerika'da zenciyi vuran kişinin jüri tarafından serbest bırakılmasından sonra olaylar çıktı. O ortamda New York Daily News, İngiliz türü tabloid gazeteciliğe örnek oluşturabilecek bir ön sayfayla yayınlandı.
Bu çarpıcı kapağa iyi bakarsanız, gencin vurulduğu gece üstünde bulunan türde kapüşonlu kıyafet üzerine birtakım sivil hak savunucularının isminin yazıldığını görürsünüz. Yani vurulan genç, Amerikan zencilerinin özgürlükleri için mücadele etmiş geçmiş kahramanlarla özdeşleştiriliyor.
Bu örnek, yanlış tavır alındığında, haksız olunduğunda bile tabloid gazeteyle çok etkin yayıncılık yapılabildiğini gösteriyor.
Burada yanlış bir tavır var; çünkü o gencin özgürlük savaşçılarıyla zerre kadar ilgisi yok.
Ben daha da ileriye gideceğim ve o gencin ölümünden bizzat zencilerin sorumlu olduğunu söyleyeceğim.
Onlar şimdi sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi, fırsat çıktı diye ırkçılık diye bağırarak sokaklara döküldüler.
"Sen de ırkçısın" basitliğine girmeden önce diyeceklerimi bir okuyup biraz düşünün, sonra karar verirsiniz.
Kapaktaki kıyafete bir bakın. Bu yıllardır beyaza karşı ırkçı olan zenci filmlerinde (bunlara "black exploitation" filmleri denir), rap müzik videolarında esrar satıcıları ve kötülerin, gerçek yaşamda da zenci çete üyelerinin giydiği türde bir kıyafettir.
Bunun tanıtımını bizzat zenciler yaptılar; kötülük yapan zencilerin bu kıyafetle dolaştıkları fikrini popüler kültür ürünleriyle kafamıza onlar kazıdılar.
Gecenin karanlığında ıssız bir sokakta bu kıyafetle zenci bir genci karşısında gören vatandaş, yıllardır kafasına bizzat zenciler tarafından kazınmış olan bütün o olumsuz, korku dolu, şiddet içeren imajları hatırlayıp içgüdüsel korunma hissiyle harekete geçiyor.
Vasata alışmış beyinler, en sıradan lafı bile mutlaka görmek, okumak istedikleri için şunu da söyleyeyim bari: Tabii ki bu gerçek, bir masum insanın sokak ortasında vurulmasını haklı göstermez.
Ama işte bu nedenle jüri oybirliğiyle bu olayda tahrik olduğu sonucuna vardı ve beraat verdi. O adam da ırkçı olduğundan değil, sadece korktuğundan o genci öldürdü
Bu durumun oluşmasında Amerikan zencilerinin büyük sorumluluğu vardır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp