Top
17/02/2023

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında çağdaş sanatta büyük atılım olacak

Türkiye’nin varoluşsal önem taşıyan seçimi için çok az kaldı.

Eğer Türkiye, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında bireylerinin kendilerini korkmadan, beyinlerine oto sansür uygulamadan, kendilerini çok daha özgür ifade edebilmelerine imkan tanırsa demokratik bir ortamda başlangıç yapabilir. Bu durum gerçekleşirse çok değil, birkaç yıl içinde ülkemizde çağdaş sanatta müthiş bir patlama yaşanacağına ve Türk sanatçılarının dünya çağdaş sanatında yeni bir ekol, yeni bir okul oluşturacak kadar büyük işler yapmaya başlayacaklarına inanıyorum.

Bu sonuca nasıl ve neden vardığımı kısaca anlatmama izin verin. Ülkemizin düşünen, güzel insanları tarafından hayli sıcak ve harika duygularla karşılanan kitabım “Kütüphanemdeki Sesler”de çalışmanın sonuna kadar çağdaş sanatın eserlerine pek ısınamadığımı, çoğunluğunu anlayamadığımı ve bu yüzden sanat anlayışımın ağırlıkla 19’uncu yüzyılda kaldığını dile getirmiştim. Lakin kitabın sonuna doğru bazı modern çalışmalara baktığımda yapılan işin anlamını, o anda tam anlamasam da esere bakınca elimde olmadan içimden büyük yazar Geoff Dyer’in cazın ruhunu anlattığı kitabına koyduğu başlık gibi “Ama Güzel” demeye başladım.

Kitabın sonunda da dediğim gibi beynimin modern sanatı anlamaya başlayacak kıvama gelmeden durulmayacağını söylemiştim.

Nitekim bu da oldu ve modernizmin bizlere ilk bakışta saçma anlamsız gelebilecek eserlerini bile anlayabilmek için kaynak toplamaya başladım. Çok sevdiğim Raffi Portakal’dan bana bir kitap önermesini rica ettim. Will Gompertz’in muhteşem kitabı “Pardon Neye Bakmıştınız?”ı bu sayede keşfettim ve toplamaya başladığım çalışma kaynaklarının başına koydum.

Eğer siz de benim gibi modern sanatı biraz anlamaya başlamak istiyorsanız bu çalışmayı hemen okumalısınız.

Şimdi gelelim yazımın başında Türkiye’de bahsettiğim ortam oluştuğu takdirde kısa sürede modern sanatta büyük atılımlar olacağını neden söylediğime?

Gompertz bahsetmiş olduğum kitabının 148'inci sayfasında şöyle diyor:

“Felaket doğuran ayaklanmalar ve zemin kaydıran olayların da büyük sanat eserlerinin doğumunu hızlandırma eğilimleri vardır. Modern sanatın devrimle ve savaşla hemhal olmuş bir ülkeden, Fransa'dan, doğmuş olması rastlantı değildir. Aynı zamanda gelenekten bir sonraki kopuşun (yani temsili sanatın terkinin S.T) benzer şekilde isyankar liderlerin alevlendirdiği iç huzursuzlukların ortasında kalmış avangard entelijensiyaya (aydınlar topluluğu) sahip bir ülkede (Burada yazar Sovyetler Birliği olmak yolunda olan Rusya’yı kast ediyor. S.T ) gerçekleşmesi de rastlantı değildir."

Tabii Türkiye’mizde çok şükür büyük bir savaş ve ayaklanma yaşamadık. Ama son yıllarda Atatürk’ün kurduğu büyük cumhuriyetimizde zemin kaymalarının yaşanmış olduğu da kesindir. Bu ortam, ülkede dünya ölçeğinde önemli olacak bir modern sanat patlaması yaratacak düzeydedir. Dediğim gibi yaklaşan seçimde umduğum olursa ve bizler çok daha özgür çok daha demokratik bir gelecek olacağını görebilirsek ikinci yüzyılımızda Türkiye’nin dünya sanatına damgasını vuracağını göreceğiz, ben buna eminim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp