Top
16/08/2010

Fehmi Koru ve yaşam tarzı-2

BU köşede 16 Temmuz 2010’da “Fehmi Koru ve yaşam tarzı” başlığını attığım bir yazı yazdım. Yazıda Fehmi Koru‘nun aslında Türkiye’deki her türlü tartışmanın temelinde yatmakta olan hayat tarzı farklılıklarına ve bazı kesimlerin kendi hayat tarzlarını korumaktaki duyarlılıklarına sonunda direkt olarak el atmaya başladığını, bunun da güzel bir gelişme olduğunu yazmıştım. (İnternet sitemizdeki yazı arşivimde var, arzu ederseniz okuyabilirsiniz)
Benim için Fehmi Koru önemlidir. Başta iyi bir yazar olduğunu düşünüyorum ayrıca dini duyarlılığı olup da seküler yaşamın duyarlılıklarını da bilip modern yaşamın gereklerini yerine getiren bir yazar o.
Aynı meseleye farklı yönlerden yaklaşmaya başladığımızı görüyorum uzun süredir.
O dindar olan ama dinle ilişkisi olmayıp da inanca saygısını yitirmeden yaşamaya çalışan insanları anlamaya çalışıyor.
Ben de seküler gelenekten gelip de inanca saygıyla yaklaşan ve inancın modern dünyamızdaki yerini düşünmeye çalışan bir insanım.
Bu tür, dolaylı da olsa diyalogların Türkiye’ye büyük yararı olacağını düşünüyorum. Hatta bunun yazarlık hayatımda vermiş olduğum en önemli mücadele konusu olduğunu da söyleyebilirim.
İnanıyorum bu diyaloğun önemine. Büyük ve güzel Türkiye’nin geleceğinin bu tür diyaloglar sonucunda çıkacak uzlaşmalar üzerine kurulacağını biliyorum.
Fehmi Koru, Taha Kıvanç
imzasıyla 14 Ağustos 2010 tarihinde bu konuda bir yazı daha yazdı başlığı “Çeşitlilik iyidir, tekdüzelik ise kötü”.
Aslında yazının başlığı, ana fikri tamamen anlatıyor ya ben yine çok önemli bulduğum bu yazıyı biraz daha detayıyla aktaracağım size.

TÜRKİYE BÖYLE BİR ÜLKE İŞTE
Fehmi Koru
‘ya “Türkiye böyle bir ülke işte” demek vesilesini sağlayan konu, yazarın ramazan vakti biraz da serinlemek için bir AVM’ye gittiğinde orada gördüğü manzara.
Benim tam sevdiğim yazı türü onunki; gündelik yaşamdan çıkarak bazı teorik sonuçlara varan bir yazı.
Fehmi Koru
gündüz vakti AVM’nin en üst katından bakmış içerdeki tüm lokantalar tıklım tıklım dolu, iftara daha çok var.
Hepimizin hemen aklına gelebilecek konuyu hissetmiş yazar ve diyor ki “Kınadığım hoş görmediğim sanılmasın” diyor açıkça.
Çünkü biliyor ki aynı lokantalar iftar vakti gelince bu sefer de orucunu bozmak için gelenlerle dolup taşacak ve hatta AVM’de ibadetlerini yerine getirmek isteyecekler için bir mescit de hazırlanmış.
Devam ediyor Fehmi Koru, “Bu ülkede inançlarını her şeyin önüne koyan kişilerin varlığını, hayatlarında dine yer vermeyenler artık anlamaya başlıyor, buna karşılık dini konularda hassas olan insanlar da kendileri gibi olmayanların da gönüllerince serbest yaşayabileceklerini kabulleniyor”.
Emin olun bu satırları okuduğumda çok heyecanlandım ve çok duygusallaştım sanki yazarlık hayatımın en büyük ve zorlu mücadelesinin sonucunun önemli bir yazar tarafından yazıya dökülüşünü gördüm gibi hissettim. Konuya en son 12 Ağustos tarihinde “Annemin ölümünden 19 yıl sonra bana sürprizi” yazımla tekrar girmiştim. Orada sonucum Türkiye’nin de ailem gibi olması arzusuydu. Evet, şimdilerde bu arzumun gerçekleşeceğine çok daha güveniyorum.
Fehmi Koru
‘nun da dediği gibi “Türkiye böyle bir ülke işte” ve biz bu ülkeyle iftihar ediyoruz, bunun için bu ülke çok daha iyisini çok daha güzel bir geleceği çok daha büyük olmayı kesinlikle hak ediyor.

BU GERÇEĞİ GÖREMEYENLER VAR
Ancak bazen bu gerçeği göremeyip de hayatın içinde kurulmuş dengeleri bir taraftan yana bozmaya çalışanlar var.
Fehmi Koru
ile hayatın bu en önemli meselesi üzerine anlaşırız ben onun bu yazısına hiç düşünmeden imzamı da atarım da referanduma yaklaşımımızda yine aynı nedenlerden dolayı farklılaşıyoruz.
O evet oyunu kullanacak ve hemen her gün bunun gerekçelerini anlatıyor.
Ben oyumu henüz belirleyemedim çünkü hâlâ daha Fehmi Koru‘nun evet denilmesi için öne sürdüğü gerekçeler arasında katıldıklarım var, ama ben aynı zamanda onun son yazısına attığı başlık gibi “çeşitlilik iyidir, tekdüzelik ise kötü” diye düşünüyorum.
Ve referandumda evet oylarının oranı onların dediği gibi yüksek çıkarsa hayatta tekdüzeliğe doğru gideceğimizi düşünüyorum.
Hatta Fehmi Koru‘ya da bana da “Türkiye böyle bir ülke işte” dedirten güzelliklerin gücü mutlaklaştırılmış bir iktidar tarafından sona erdirileceğinden korkuyorum.

ARAP DÜNYASININ TÜRKİYE ALGISI
Fehmi Koru
‘nun yazısında ilginç bir detay da vardı. Yazar aynı AVM’de dolaşmakta olan Arap turistleri de izlemiş onların gündüz vakti dolup taşan lokantaların görünümüne tepkilerini merak etmiş.
Tabii ki bir tepki görememiş.
Aynı turistler iftar vakti İstanbul’da dolaşsalardı yine kalabalıkların coşkuyla eğlenerek ramazanı yaşadıklarını göreceklerdi.
Zaten o turistler kendi ülkelerinde bulamadıkları bir hayat tarzını görmek için buralara geliyorlar, kendi açılarından bir ütopya olan bir tarzı doğal olarak yaşatmakta olan bir ülkeyi biraz olsun yaşamak istiyorlar.
Arap dünyası ile ilgili yapılan “Türkiye algısı” konulu çalışmalar, o ülkelerde kararlı militanlar dışındaki sıradan insanların Türkiye’yi çok sevdiklerini ve Türkiye’de modernlik anlamında kurulan dengelere hasretle baktıklarını gösteriyor. Her birisinde temelde seküler duyarlılıkların belirleyici olduğu Türk televizyon dizilerinin bütün o ülkelerde olağanüstü ilgiyle izlenmesi bunun göstergesi ayrıca.
Emin olunuz ki o ülkeler ne yapsak da Türkiye gibi olsak diye düşünüyorlar; bu durumda bizde de bazılarının ne yapsak da Arap ülkeleri gibi olsak diye düşünmeleri hem bir vakit kaybı hem de tarihi bir yanılgıdır.
Ben şimdi açıkça söylüyorum, bugünkü dengelerini bozmadığı takdirde Türkiye İslam âleminin lideri olacaktır, Batı âlemi de bizi yanında tutmak için çırpınacak. Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda lideri olacak insanında büyük bir vizyon olması gerekiyor, bilmem anlatabiliyor muyum?

Tabloid New York’u özledim
BEN biraz rutinden bunaldığımda hemen New York Post Gazetesi ’ni internetten okuyup keyfimi bulurum. Tabloid türü gazeteyi hazırlamak işi zekâ ister. Attığınız manşetle insanlara hem haberi vereceksiniz hem de eğlendireceksiniz. Tabloid gazeteler yayınlandıkları şehrin nabzını en iyi tutan ve en iyi anlatan gazetelerdir. New York Post Gazetesi de türünün en iyilerindendir. Bu gazete şehir de üstsüz dansözlerin sahne alığı kulüpte başı kesilmiş bir ceset bulunduğunda bunu manşet yapmış ve “Headless Body Found İn A Topless Bar” başlığını atarak anın da tarihe geçmiştir. ( “Üstsüz Barında Kafasız Bir Vücut Bulundu ” manşeti olayı hem direkt anlatıyor ayrıca bu barlara ancak kafasızların gittiğine de göndermede bulunuyor) Dün yine okudum gazeteyi ve yine şehirde bütün gün konuşulacağına emin olduğum bir haber gördüm. Oğlan çocuklarına tacizden hapiste bulunan bir Yahudi din adamı, hapishanede dini kurallara uymadığı için (Kosher) yemek bulamıyormuş ve dışardan hapishaneye uygun yemek getirtiyormuş. Gazete bu adama “SİCKORAB Bİ ” diyor ve Yahudilerin çok güçlü olduğu şehirde konuşulacak haberle yine bir tabloid gazetecilik başarısına imza atıyor.

Haberal’la görüşen AKP’li kim?
MEHMET Haberal
‘la hapishanede görüşen AKP’li bir isim olduğu söylendi ama isim henüz açıklanmadı. Ben sık sık başvurduğum casus gibi düşünmek yöntemiyle, yani açık istihbaratı kullanarak bir isme ulaşmaya çalışıyorum bugün; yarın olması gereken ismi yazacağım haberiniz olsun.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp