Top
08/08/2013

Bayram tatili tavsiyeleri

DRESDEN nasıl müttefik güçlerin bombalamasına kendini hazırladıysa, Bodrum da öyle hazırlanıyor bayrama.
"Evler bile doldu" diyor dostlarım, kendilerine pansiyon ve otel soran eş dostlarına.
Nüfusun 10 misline çıkması kesin gözüküyor.
Bu benim için bir korku senaryosu; çünkü insanlardan pek hoşlanmam. Benim için Bodrum'da en mutlu olduğum yıl, 29 Ekim'de denizde yüzdüğüm yıldı. O yıl güzeldi; çünkü denizden çıktığınızda insanla karşılaşmıyordunuz.
Kalabalık şimdiden bastı beni. Bu yüzden kafa dinleyebileceğim yerlere kaçıyorum fırsat olunca. Size de söyleyeyim, yapabilirseniz yapın.
Mazı Köyü'ne ve sahiline gidin, ayrıca Çökertme de harika bir koy. Bodrum henüz gelişmeden, bugünkü postmodern halini almadan nasıl tatil yapılıyordu merak ediyorsanız oralara muhakkak gidin.
İsteyen yanında Halikarnas Balıkçısı'nın hayat hikâyesi kitabını da götürebilir.
Mazı'da şaşırdım; çünkü ben Rana'yla birlikte buraya 15 yıl önce tekneyle gelmiştim. Sahildeki işletmeci arkadaşlar hatırladı, sohbet ettik. Kıyıya biraz yüksekten bakan restoranda ise harika buğulama lagos yedik. Öğle vakti rakı içmedik desem sahtekârlık olur.
Ama benim aklım Çökertme'de kaldı. Mavi yolculuk koylarının bir posta kartı görüntüsü var Çökertme'de.
Aklım oradaki sahile sıfır, haydi doğrusunu söyleyeyim neredeyse denizin içinde olan lokantada kaldı.
Oraya yaz bitmeden mutlaka gideceğim, ayrıca düşünebileceğiniz en güzel konumlu pansiyon da Çökertme'de. Orada bir kasım ayında bulunmak artık hayallerimi süslüyor.
İnsansız yaşam biçimi arayışlarımın sonuçları bunlardı. Ama insanlardan kaçış maalesef yok. Onlar şimdi kesinlikle Yalıkavak'a gelecekler. Gelmekle de kalmayacaklar, yeni marinamızda piyasaya çıkacaklar. Bu piyasa Türkiye'de "Ölmeden önce yapılacak 100 şey" listelerine girmiş durumda.
Geçen akşam marina o kadar kalabalıktı ki mobil telefonlar çalışmamaya başladı. Baz istasyonu kapasitesini aşmış. "Aramayıveririm" diyebilirsiniz ama esnaf da zor durumda kaldı; çünkü artık yazar kasalar posla bağlantılı, bir tanesi çalışmayınca diğeri de çalışmıyor.
Adım attığınız her yeri restoran dolu olan mekânda bu bir mini felaket demek, yani anlayacağınız marinaya acilen yeni ve daha kapasiteli bir baz istasyonu gerekiyor.
Birkaç gün önce "Eğer marinada geziyorsanız ve yemek yiyecekseniz mutlaka Huysuz Aşçı'yı seçin" diye yazmıştım. "Kısa yazmışsın, biraz daha aç meseleyi" diye mesajlar aldım. Haklısınız, biraz daha açmalıyım içeriği.
Huysuz Aşçı, aşkla yemek pişirilen bir mekân. Sahibi ve işleticisi İpek Hanım gerçekten sevgiyle pişiriyor yemeklerini, bu da sonuçlarda kendini belli ediyor.
Türk mutfağının en fazla ihtiyacı olduğu şeyi yapıyor Huysuz Aşçı, modern yorumlarla pişirilen ve sunuşa hazırlanan yemekleri şık bir ortamda tattırıyor insanlara.
Güzel ve içi dolu bir şarap kavı da oluşturmuş, ortam zaten çok nezih; böylece sakin ve güzel bir yemek deneyimi yaşıyorsunuz.
Benim gibi değilseniz, insanlardan hoşlanıyorsanız, böyle bir tuhaflığınız varsa mutlaka deneyin derim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp